Erdoğan yine ev satma derdinde

Erdoğan yine bir dizi ekonomik paket açıkladı. Bu defa yoksulluğa dikkat çekti ama onu da sosyal yardımla çözeceklerini söyledi. Diğer yandan yabancı yatırımcı bulamayan iktidar, yine inşaat sektörünü canlandırmaya yönelik adım attı.

Ekonomideki kriz özellikle dar gelirli grupları gün geçtikçe daha da etkiliyor. Zira bu durum AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da bir süredir kabul ediliyor. Önceki gün kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, konut alımına dair paketleri anlattı Erdoğan. Ama konuşmasında 2.5 milyon aileye de elektrik faturası için destek verdiklerini söyledi. Temmuz ayında ise enflasyon farkı artışlarının yapılacağını ifade etti ve geçim sıkıntısına da dikkat çekti.

Erdoğan daha önce de asgari ücrete enflasyon artışı yapacaklarını açıklamış, fakat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin buna dair çalışmaları olmadığını kaydetmişti. Erdoğan’ın yeni açıklamalarından sonra ise Türk Bakanı Vedat Bilgin, sadece emekli maaşları ve 3600 ek gösterge hakkında bir çalışma içerisinde olduklarını söyledi ama genel anlamıyla taban olan asgari ücrete iyileştirme hakkında bir bilgi vermedi. Bilgin’in Erdoğan’ın açıklamasına ilişkin işaret ettiği şey, sadece her yıl Temmuz’da memur ve emeklilere yapılan enflasyon farkı çalışması oldu.

SOSYAL YARDIMLA BİAT SAĞLIYOR

Öte yandan Erdoğan’ın açıklamasın hemen ardından konut fiyatlarına verilecek düşük faiz açıklamaları yapıldı. Konut fiyatları ise daha yükseğe sıçradı. Erdoğan’ın bu açıklamalarını iktisatçı Özgür Müftüoğlu’na sorduk.

Müftüoğlu, Erdoğan’ın yoksulluğu kabul ettiğini ve buna sosyal yardımla çözüm bulmaya çalıştığına dikkat çekerek şunları anlattı: “O konuşmada önemli noktalardan bir tanesi elektrik faturaları için 2,5 milyon aileye destek verdiklerini açıklaması oldu. Bu şunun da kabul edilmesi anlamına geliyor: Müthiş zamlar yapılıyor ve toplumun çok büyük bir kesiminin bunu karşılayabilmesi mümkün değil. Ama bunlar AKP'nin aslında her zamanki politikası. Sorunları sosyal yardımlarla çözmeye çalışıyor ve kendisine biat ettiriyor. O iki buçuk milyon aile ya seçilmiştir zaten ya da takibi yapılıyordur bir şekilde.”

İNŞAAT DİNAMO SEKTÖR

Erdoğan'ın bir diğer açıklaması, inşaat alanına dair paketlerdi. İnşaat sektörünün Erdoğan için önemli olduğuna değinen Müftüoğlu şunları söyledi: “İnşaat sektörü dinamo sektörü. Yani Almanya’da nasıl otomobilse burada da inşaat öyle. Çünkü birçok yan sektör ile ilişkili. Fayansından tut çimentosuna, camından tut musluğuna ve lavabosuna kadar. Bunun bir de ev eşyası kısmı da var. Çünkü evi alan içine eşya da alır. İnanılmaz yaygın bir sektör, yani inşaat deyince sadece müteahhitler anlıyoruz ama yelpaze daha geniş. Dolayısıyla aslında bunlar bir taşla birçok kuşu vurma derdinde.”

TÜCCAR DOLARI 20 LİRADAN HESAPLAYIP FİYAT KOYUYOR

Erdoğan aynı konuşmasında stokçuluk yapanları da işaret edip fiyatların böyle arttığını söylemişti. Adalet Bakanlığı Erdoğan’ın açıklamaları çerçevesinde stokçuluğa yönelik yeni ceza düzenlemesi geleceğini açıkladı. Bu meseleyi de sorduğumuz Özgür Müftüoğlu, AKP’nin sorumluluğu kendi üstünden attığını ama piyasanın fiyatlandırmayı farklı yaptığını söyleyerek açıkladı: “Şimdiye kadar zaten sorumluluğu hep başkalarına attılar. Önce salgın şimdi Ukrayna savaşı ekonomiye sebep olarak gösteriliyor. Üçüncü bir şey olarak da fiyatlar yükseliyor diyorlar. Mesela Merkez Bankası'nın son raporunda da var, enflasyonun nedeni ile fiyatların artması diyor. Fiyatlar durduk yere Türkiye'de artmıyor ki.

Son TÜFE Ve ÜFE rakamlar ortada. ÜFE’deki artış elbette maliyetlere yansıyacak. Çünkü ithal ediyorsun her şeyi. Dolayısıyla döviz artışı da ona denk geliyor. Dolar 18 lirayken benzin şu kadardı, dolar düştü, benzin hala şu kadar deniyor. Sadece benzin için değil her şey için durum benzer. Ama şu var tüccar malı satarken döviz kurunu 20 liradan hesaplıyor. Çünkü en ufak hamlede oraya çıkabileceğini görmüş. Bunu tüccar savunmak için değil durumu anlatmak için söylüyorum elbette. Tabii ki fiyatları olağan, olması gerekenin üzerinde satıyorlar. Fırsatı bu şekilde buluyorlar. Kalkıp size şu cezayı vereceğiz demekle de olmuyor, çünkü Türkiye’de hiçbir alan denetlenmiyor. Serbest piyasanın bile serbesti bir sistem var burada. Dolayısıyla bu sadece hedef şaşırtma.”

SALGIN -SAVAŞ SUÇLU HEP DIŞARIDA

Özgür Müftüoğlu’nun son gelişmelere dair yorumları AKP- MHP iktidarının neden yeniden iç piyasaya yöneldiğini gösteriyor. Müftüoğlu’nun açıklamaları üzerinden kısaca bu noktayı hatırlamak gerekirse: Ekonomi alanına dair bir dizi açıklama yapan iktidarın tek yeni söylemi yoksulluğun arttığını kabul etmeleri oldu. Ama AKP-MHP hükümeti bu durumu kabul etse de sorunun esas kaynağını sürekli olarak dış meselelere bağlıyor. Ne savaş ne de neoliberal politikalarının iflas ettiğini kabul etmiyor.

Zira yeni açıklanan paket ile de aynı politikaları sürdüreceklerinin sinyalini veriyor. İnşaat sektörünü canlandırmak ve de halkı borçlandırarak 20 yıllık politikanın devamını sağlayacakları aşikar. Peki, iktidarın öne sürdüğü ana sebepler nelerdi? Kısaca hatırlayacak olursak: Dövizin TL karşısında ilk değer kaybettiği yıllarda AKP’nin ekonomi düşmanı faiz lobisiydi. Ekonomik krizin ilk yıllarında faiz üzerine odaklanan politikalar bunu son kerteye kadar yükseltip indirmekten ibaret bir rota izledi. Sonrasında AKP’nin düşman kontenjanına Covid-19 salgını girdi. Tüm dünyayı etkileyen durumda bu argüman kullanılmaya başlandı. Son sebep ise Ukrayna-Rusya savaşı oldu.

ERDOĞAN BAŞA DÖNDÜ

Dünyada neler olduğuna bakarsak, ekonomistler hem salgın hem de savaştan dolayı kapitalizmin ciddi bir tedarik krizine girdiğine işaret ediyor. ABD’de ve Almanya’da rekor enflasyon oranları kaydedildi. ABD Merkez bankası FED yıllar sonra faiz artırımı ile para politikalarında sıkılaşmaya gideceğini açıkladı. FED’in faiz artırımı önümüzdeki aylarda da devam edecek. Bu da dünyadaki yatırımcıların ABD’ye yönelmesi ve gelişmekte olan ülkelerden çıkması anlamına geliyor. Doların da değeri dünyadaki diğer para birimlerine göre artacak. Elbette daha kırılgan olanlar dolar karşında daha da değer kaybedecek; TL de bunlardan biri.

Doların TL karşısında FED faizlerine oranla artmamasını birçok ekonomist yapay bir baskılamaya bağlıyor. Bu yapay baskılamanın bir süre daha devam edeceği ama çok da uzun süremeyeceği görüşündeler. Zira uzun zamandır 14 lira olarak seyreden dolar 15 TL seviyesine doğru yavaş yavaş gelmeye başladı.

Öte yandan Erdoğan’ın kavgalı olduğu Arap coğrafyasına ve Suudilere ziyareti de bu ekonomik parametreler karşısında kaynak bulma çabası olarak dünya basınında sıkça işlendi. Yine Erdoğan’ın eli boş döndüğü ise bu yorumların başındaydı. Başa dönecek olursak; hem Özgür Müftüoğlu’nun AKP’nin iç piyasayı hareketlendirmeye yönelik adımlarına ilişkin yorumları hem de dünyadaki rüzgar Erdoğan’ı başladığı yere döndürüyor, yani ev satmaya.