Yeşil Sol Parti Şişli İlçe örgütü, Ermeni Soykırımının 108. Yıl dönümünde, soykırımın başlangıcı noktası olan ve 250 Ermeni aydının gözaltına alınıp sürgün edildiği Kurtuluş-Pangaltı, eski ismiyle Tatavla’da anma etkinliği düzenledi. Yeşil Sol Parti’nin milletvekili adayı Hasan Cemal’in katıldığı anmada, soykırımda yaşamını yitiren Ermeni aydınların, katledilen Agos Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink ile Sevag Balıkçı’nın resimlerinin taşındı, “1915 O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler” yazılı pankart açılarak mumlar yakıldı.
CEMAL: HRANT DİNK’İN ACISI BENİ ERMENİ HALKININ ACISIYLA TANIŞTIRDI
Ermeni ağıtların çalındığı anmada Yeşil Sol Parti Milletvekili Adayı Hasan Cemal bir konuşma yaptı. “Beni buraya sevgili Hrant Dink’in acısı getirdi” diyerek sözlerine başlayan Cemal, “Sevgili Hrant Dink’in acısı beni sevgili Ermeni halkının acısıyla da tanıştırmıştı. Hrant Dink sayesinde bir yerde bu toprakların hiç iyi olmayan sayfalarını anlamaya başlamıştım. 2017 yılında yazdığım kitap, 1915 Ermeni Doykırımı adını taşıyor ve kitabın yazılışında da dediğim gibi Hrant Dink’in acısı vardı. Bugün Ermeni kardeşlerimin acısını paylaşmak için buradayım” dedi.
TAM 108 YIL ÖNCE BURADA TARİHİN EN UTANÇ SAYFASI YAŞANDI!
Konuşmanın ardından Yeşil Sol Parti Şişli İlçe Örgütü adına açıklamayı Ani Kalk okudu. Tam 108 yıl önce, tarihin en utanç verici sayfalarından birisinin burada yazılmaya başlandığını hatırlatan Kalk, yaşananları şöyle anımsattı: “23 Nisan’ı 24 Nisan’a bağlayan geceydi. Yani 23,5 Nisan’dı. İttihat ve Terakki yönetimindeki Osmanlı hükümeti, bir halkın imhasına yönelik ilk adımı burada attı. Sonradan Kurtuluş adı verilen, gerçek adı Tatavla olan bu bölgeden başlattılar büyük operasyonu. Dönemin başkenti İstanbul'da yaşayan, Ermeni toplumundan yaklaşık 250 aydın, kanaat önderi, yazar, gazeteci, sanatçı ve iş insanının derhal tutuklanması emredildi. Tatavla, bu tutuklamaların başlatıldığı ve en yoğun yaşandığı bölgeydi. Tutuklamalar sonraki günlerde de devam etti. 24 saat içinde İstanbul'daki Ermenilerin önde gelenlerinin dahil olduğu 2 bini aşkın kişi sürgüne gönderildi. Aynı anda Anadolu’nun dört bir yanında, Ermenileri yurtlarından sürmeye yönelik zorunlu tehcir uygulaması başlatıldı. Anadolu topraklarını binlerce yıldır yurt edinmiş kadim Ermeni halkı, kendilerinden binlerce yıl sonra bu topraklara gelenler tarafından yurtlarından koparılıp tehcir adı altında ölüm yolculuğuna çıkarılıyordu.”
TIPKI BUGÜN GİBİ O ZAMAN DA TEK TİP ULUS-DEVLET YARATMAK İSTEDİLER
İttihat ve Terakki hükümetinin çok kimlikli, çok inançlı, çok kültürlü bir ülke istemediğini, onların da tıpkı bugün olduğu gibi Müslüman-Türk tek tip bir ulus-devlet yaratmak istediklerini belirten Kalk, yüzlerce yıl bu topraklarda birlikte yaşadıkları Hristiyanları tehdit olarak gördüklerini söyledi. İttihat ve Terakki önderleri, Birinci Dünya Savaşı’nın yarattığı kaos ortamından faydalanarak 1915 yılında harekete geçtiklerini belirten Kalk, operasyon sadece Ermenilerle sınırlı kalmadığını, Asuri topluluklardan Süryaniler ve Keldaniler ile Pontoslular ve Rumların da bu büyük operasyondan paylarını aldıklarını hatırlattı.
ERMENİLERİN MAL VE MÜLKLERİNE ÇÖKEREK SERMAYE YAPTILAR
Ermeniler, İstanbul’dan ve Anadolu’nun farklı noktalarından kafileler halinde Suriye çöllerine sürgüne çıkarıldıklarını anlatan Kalk, “Kafilelere katılanların büyük bölümü yollarda öldü veya öldürüldü. Zorlu doğa koşulları, saldırılar, açlık, susuzluk, hastalıklar nedeniyle yaşamlarını yitirdiler. Gidenlerin mal, mülk ve arazilerinin üzerine çökenler bunları kendilerine sermaye yaptılar, zenginleştiler. Bu dönemde on binlerce çocuk ailelerinden koparıldı” diye konuştu.
YÜZLEŞME ÇAĞRISI!
1,5 milyona yakın insanın katledildiği bu büyük kıyımı, Birleşmiş Milletler (BM) jenosid yani soykırım olarak kabul ettiğini vurgulayan Kalk, BM’nin, Ermeniler’in maruz kaldığı felaketten hareketle “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi”ni onayladığını hatırlattı. Kalk, Uluslararası Soykırım Alimler Cemiyeti’nin de 2007 yılında, Osmanlı Devleti'nin 1914 -1923 yılları arasında Ermeniler, Asuriler, Pontoslular ve Rumlara yönelik harekâtını soykırım olarak tanımladığını söyledi.
Bu topraklar ırkçılıktan çok çektiğini ve çekmeye de devam ettiğini kaydeden Kalk, bugün bir avuç kalan bir halkın geçmişte milyonlarla var olduğunu kanıtlamaya çalışırken, başka bir halk bugün milyonlarla var olduğunu kabul ettirmeye çalıştığını ifade etti. “Çığlıklarımız aynı tekçi zihniyetin duvarına çarpıyor” diyen Kalk, yüzleşme çağrısı yaptı. Kalk, şöyle konuştu: “Düşmanlık, nefret ve katliam üzerine inşa edilen, hakikatten kaçan, geçmişiyle yüzleşmekten korkan toplumlar, güzel bir geleceğe yürüyemez. Toplumun bir kesiminin sürekli güvercin tedirginliği yaşadığı bir ülkede, huzur içinde bir arada yaşamak mümkün olabilir mi? Bu ülkenin artık kendi tarihiyle yüzleşmesi gerekiyor. Düşmanlaştırma ve nefret politikalarına son verilmesi, ırkçılığa tolerans gösterilmemesi gerekiyor.”