'Faiz artışı sonrası ekonomik durgunluk artacak'

MB, Erdoğan’ın faiz karşıtı açıklamasının hemen ardından beklenenin üzerinde bir faiz artırımına gitti ve ekonomistler, bunun sanayide durgunluğa sebep olacağını söylüyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), uzun süredir beklenen faiz kararını bugün yaptığı Para Politikası Kurulu (PPK) sonrasında açıkladı. Yapılan açıklamada faizin 625 baz puan artırıldığı vurgulandı. Buna göre bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı %17,75’ten %24’e yükseltildi.

Karar öncesi ise AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan sürekli dile getirdiği faizin enflasyona neden olduğu görüşünü yineleyerek, “Merkez Bankası bağımsız ya dolayısıyla o kendi kararını kendi alır, ayrı. Yüzde 50’lere varan faiz oranları isteniyor. Bu gerçek ortadayken faiz denilen bu sömürü aracını kullanmaya asla aracı olamayız, vesile olamayız” dedi. Fakat daha önce örtülü bir şekilde Ağustos ayında faiz artırımı yaptığı söylenen ve Erdoğan’ın uzun süredir dillendirdiği teorisi yüzünden sessiz kalan MB bugün kimilerine göre Erdoğan’a rağmen sert bir artırım yaptı.

'DURGUNLAŞMAYA SEBEP OLACAK'

ANF’ye konuşan Ekonomist Ali Rıza Güngen’e göre ise TCMB zaten 10 Ağustos sonrasında faizi örtük olarak 19,25’e çıkarmıştı. Güngen, bugünkü açıklamanın beklenenin üzerinde bir artış olduğunu söylese de asıl faiz rakamının esasen 625 değil, 475 baz puan olduğunu vurguluyor. “Artışın beraberinde TL’deki değer kaybının bir süre durması beklenebilir” diyen Güngen, faiz artırımın etkisinin ekonomide durgunlaşmaya sebep olacağını da ifade ediyor: “Nisan ayından beri bir durgunlaşma var sanayide, bu karardan sonra bunun pekişmesi yaşanacak.” 

'2018'İN SONUNA DOĞRU DAHA NET YANSIYACAK'

Güngen, şirket iflaslarının ya da işsizliğin hemen hızlı bir şekilde artmasını beklemenin yanlış olduğunu söylerken 2018 yılının sonuna doğru ise bunun yansımalarının daha net bir şekilde ortaya çıkacağını belirtiyor. 

MB’nin bu kararının, Erdoğan’ın faize karşı yaptığı açıklamadan hemen sonrasında gelmesinin ‘Erdoğan’a rağmen’ olup olmadığı sorusuna ise Güngen “Böylesi bir kararın Erdoğan’a rağmen gerçekleşmesi söz konusu değil, böyle bir imkân şu an Türkiye’deki siyasi ortamda yok” cevabını veriyor.

'İYİ POLİS-KÖTÜ POLİS OYNUYORLAR'

HDP Ekonomi ile Sosyal Politikalardan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Günay Kubilay da bu artırımın Erdoğan’ın bilgisi dâhilinde olduğunu söylüyor: “Erdoğan itiraz ederken MB faiz artırımına gidemez. Nitekim daha önce yapmadı. Bu bir şekilde iyi polis-kötü polis oyunu yani uluslararası piyasalara güven vermek için MB’nin ne kadar bağımsız olduğunu göstermeye çalışıyorlar. Her şeyi tekelinde toplamış bir Cumhurbaşkanına rağmen MB’nin bağımsız bir politika izlediği görünümü oluşturuluyor. Ama öyle değil.”

'ÜLKE REEL SEKTÖR KRİZİNE GİRECEK'

Kubilay, yapılan uygulamayla döviz ile enflasyon artışının faizle baskılanması ve finansal krizin ötelenmesinin hedeflendiğini ifade ediyor: “Belki ilk etapta kısa süreli olarak dövizde bir düşüş söz konusu olabilir ama ondan sonrası için hiç de iyimser olamamak gerekiyor. Bir kere ekonomide resesyon denilen durgunluk derinleşecek. Ülke bir reel sektör krizine girecektir.”  

Kubilay, bu reel krizle birlikte işsizliğin dramatik bir şekilde artacağına dikkat çekiyor ve ekliyor: “Bu hayat pahalılığının artması demek aynı zamanda da durgunluğa girmek, mal üretim sürecinin de daralması anlamına gelir. Bu da toplu işten çıkarmaların yolunu açacaktır.”

'ÇÖKÜŞ SÜRECİNİ HIZLANDIRACAK'

Öte yandan borçlanma maliyetlerinin de yükseleceğine dikkat çeken Günay Kubilay, “Bunlar yükselince de içeride kimse bu kadar yüksek bir faizle yatırıma yönelmez. Bu da finansal krizi, banka krizine dönüştürecek bu da reel sektörde ciddi bir krize yönelme potansiyeli demek oluyor. Dolayısıyla da bu çöküşü hızlandıracak bir duruştur ve arkasından da artan bir kaos ve belirsizlik gelecektir” diyor.

Erdoğan'ın zaten Varlık Fonu ve Türkiye’de kalan birkaç kamu işletmesini de kendine bağladığını ifade eden Kubilay, şunları söylüyor: “Bunların tek elde toplanması, faiz oranın artırılması gibi uygulamalarla bir çıkış bulunmaz. Halk deyimiyle söyleyecek olunursa ‘aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık’ gibi bir durum var ortada…”