Faşizm HDP şahsında tüm muhalifleri ezmek istiyor

HDP’nin AKP-MHP faşizmi tarafından terörist ilan edilmesi anlamlıdır. Tüm egemenler ve faşist güçler kendilerine karşı etkili mücadele eden güçleri böyle damgalarlar.

AKP-MHP faşizmi şahlandırdığı şovenizm ve HDP düşmanlığı ortamında CHP ve Millet İttifakı yapan siyasi güçleri HDP üzerinden vurmaya çalışmaktadır. Türkiye’de yarattığı Kürt ve HDP düşmanlığı üzerinden böyle bir kampanya yaparsa oylarını artıracağını düşünmektedir. Tüm faşistlerin muhaliflerini sindirme, susturma ve ezme politikasını şimdi AKP-MHP faşizmi uygulamaktadır. Aslında dünyada hiçbir faşizm rakiplerini tasfiye etmek için bu düzeyde şovenizme ve savaş politikasına sarılmamıştır. AKP-MHP faşizmi 21. yüzyıl koşullarında tüm faşist deneyimlerden yararlanarak muhaliflerini tasfiye etme politikası izlemektedir. Özelikle iktidarı kaybetme korkusu sarınca bu saldırganlığını, faşizmin karakteri olan yalan ve demagoji söylemini daha da artırmış bulunmaktadır.

AKP-MHP faşizminin şu anki esas hedefi HDP olmuştur. Hem Kürt özgürlük mücadelesine ve demokrasi güçlerine karşı savaş yürüttüğü için HDP’yi hedeflemekte; hem de HDP’nin barajı aşmasının iktidarının sonunu getireceği için HDP’ye yönelik saldırılarını artırmaktadır. Tüm demokrasi güçleri ile AKP-MHP faşizminden zarar gören tüm toplumsal kesimler bu gerçeği iyi görmelidir. Bu çerçevede faşizme karşı mücadelenin nirengi noktası HDP’ye sahip çıkmak haline gelmiştir. Zaten AKP-MHP faşizmine karşı en dinamik mücadele veren siyasi ve toplumsal kesimler HDP etrafında toplanmış bulunmaktadır.

Ya AKP-MHP faşizminin şovenizmi şahlandırma politikasına boyun eğilecek ya da bu politikaya karşı çıkılarak faşizmin sonu yakınlaştırılacaktır. Bu da HDP’yi sahiplenmek ve 24 Haziran seçiminde barajı güçlü geçmesini sağlamakla mümkündür. HDP ne kadar güçlü konumda olursa faşizme karşı bütünlüklü mücadele daha etkili hale gelecektir. Bu yönüyle faşizmle hesaplaşma esas olarak HDP etrafında gerçekleşecektir.

HDP’nin AKP-MHP faşizmi tarafından terörist ilan edilmesi anlamlıdır. Tüm egemenler ve faşist güçler kendilerine karşı etkili mücadele eden güçleri böyle damgalarlar. Yüksek Seçim Kurulu’nun seçime girmesine izin verdiği bir partiye ve onun cumhurbaşkanı adayına ‘terörist’ muamelesi yapılması birçok gerçeği açığa çıkarması açısından iyi irdelenmelidir. AKP-MHP faşizminin en temel korkusunun HDP olduğu açığa çıkmıştır. Çünkü HDP, Kürt Özgürlük Hareketi’nin ve Türkiyeli demokrasi güçlerinin onlarca yıllık mücadeleyle yarattıkları demokratik siyasi birikimin legal alandaki temsilcisi haline gelmiştir. Faşizme karşı mücadelenin temel mevziisi şu anda HDP’dir. Bu durum faşizme karşı mücadele etmek isteyenlerin nerede toplanması ve nasıl tutum takınması gerektiğini ortaya koymaktadır.

HDP’nin ideolojik yaklaşımları ve siyasi görüşü ortadadır. Bu açıdan sadece faşizmi hedeflediği, faşizme karşı en etkili mücadele odağı haline geldiği için değil; programından dolayı HDP’nin desteklenmesi gerekir. Özellikle Alevilerin hiçbir koşul koşmadan desteklemeleri gerekir. Sadece AKP’nin iktidar olmasını engelleyecek güç HDP olduğu için değil; Alevilerin kimlik ve inanç özgürlüğü en iyi biçimde HDP programında ifadesini bulduğu için HDP’yi desteklemeleri gerekir. Tüm farklılıkların eşit ve özgür yaşayacağı demokratik ulus anlayışı tam da tüm Alevilerin destekleyeceği anlayıştır. HDP ya da başka bir güç bu anlayışta olmasa da Alevilerin böyle bir ulus anlayışını ve siyasi projeyi sahiplenmeleri kendilerinin varlıklarının gereğidir.

HDP’nin ‘terörist’ ilan edilmesi Türkiye içindeki tüm farklı siyasi görüşlerin, etnik ve inanç toplulukların ‘terörist’ ilan edilmesidir. Çünkü HDP bu kimlikleri sadece bir demagoji ve propaganda argümanı olarak ifade etmiyor; tümünü demokratik ulusun eşit ve özgür öğeleri olarak görüyor. Onların kendilerini örgütlemeleri ve kendi yaşamları ile ilgili kararları kendilerinin vermesini öngörüyor. Özcesi tüm kimlikler demokratik ulus içinde bir birini tamamlıyor ve bir bütün olarak demokratik ulusu güçlü hale getiriyor. Türkiye açısından en güçlü uluslaşma bu uluslaşmadır.

Tüm demokrasi güçleri bilmelidir ki HDP’yi ‘terörist’ ilan etme, HDP’yi baraj altında bırakma karar ve politikasının dışa vurumudur. Bu açıdan 24 Haziran seçimi kritik bir eşiğe gelmiştir. Ya HDP’yi güçlü sahiplenilerek AKP-MHP faşizminin yeniden iktidar olma saldırısı boşa çıkarılacak ya da bu politika boşa çıkarılmayarak faşizme mahkûm olunacaktır. Bu açıdan bu seçim demokrasi güçleri açısından bir varlık yokluk sorunu haline gelmiştir. Kürtlerden daha fazla demokrasi güçlerinin geleceğini ilgilendiren bir seçimle karşı karşıyayız. Kürtler zaten en ağır saldırı altındadır; AKP-MHP faşizmi kazanırsa bu savaş daha da şiddetlenecek ve derinleşecektir. Ancak demokrasi güçleri ve farklı topluluklar için tümden ezilme ve silinme durumlarıyla karşılaşılabilinir. Demokrasi güçlerine ya teslim olacaksınız dayatması yapılacak ya da onların üzerine de, Kürtlerin üzerine gidiş gibi gidilecektir.

Tüm bu gerçeklik AKP-MHP’den zarar gören tüm siyasi güçlerin HDP’ye yönelik bu saldırıları boşa çıkarmada üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelerini zorunlu kılmaktadır. Çünkü HDP baraj altında kalırsa kendileri de AKP-MHP faşizminin zulmü altında kalacaklardır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika