Fedailerden Öcalan’a mektuplar

Onlarca gerilla, Öcalan’a bağlılık ve özgürlük istemi ile Uluslararası Komplo’ya olan öfkelerini, fedai eylemlerinin motivasyon kaynağı yaptı. Şehitler kervanına katılmadan önce Öcalan’a mektuplar bıraktı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kalkması ve özgürlüğü için birçok savaşçı, “Önderliğimizin özgürlüğü özgürlüğümüzdür” diyerek, fedai eylemler yaptı. Bu eylemleri gerçekleştiren özgürlük savaşçıları, bıraktıkları mektuplarında Öcalan’a hitaben yazdıkları satırlarıyla Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı açısından nasıl bir anlam atfettiklerini sergiliyor.

Zeynep Kınacı (Zîlan), 30 Haziran 1996’da Dersim’de gerçekleştirdiği fedai eyleminden önce Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yazdığı mektubunda, kendini feda etmenin yeterli olmadığını söyleyip, bunun ötesi de olmadığı için hayıflanıyor. Öcalan tarafından büyük değer verilen Zîlan’ın mektubundan bazı bir bölüm şöyle:

YAŞAM İDDİAM ÇOK BÜYÜK

Bizler sizin bitmez tükenmez emek ve çabalarınıza karşılık canımızı bile versek yeterli değildir. Keşke canımızdan başka verebilecek şeylerimiz olsaydı. Siz yaşamınızla bir halkı yeniden yarattınız. Bizler sizin eseriniziz. Tüm Kürdistan halkının ve dünya insanlığının geleceğinin teminatısınız. Yaşamınız bize sevgi, cesaret, inanç ve onur veriyor. Tüm Kürdistan halkı ve milyonlarca insan size ölümüne bağlıdır. Sizin bu çekiciliğiniz bizi de oldukça etkilemektedir. En zorlandığımız anlarda bizlere olan sevginizi düşünüyor, manevi güç alıyoruz. Şehide en çok bağlı olan sizsiniz. Bu temelde gözümüz kesinlikle arkada kalmayacaktır. Mazlum, Hayri, Kemal, Ferhat, Besê, Bêrîtan, Berîvan ve Ronahî yoldaşların direnişine sahip çıkmak ve onların takipçisi olmak istiyorum. Halkımın özgürlük isteminin ifadesi olmak istiyorum. Emperyalizmin kadını köleleştiren politikalarına karşı bombayı kendimde patlatarak hıncımın ve öfkemin büyüklüğünü göstermek ve Kürt halkının dirilişinin sembolü olmak istiyorum. Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Yaşamı ve insanları çok sevdiğim için bu eylemi gerçekleştirmek istiyorum.

ÖZGÜRLÜĞÜN ALFABESİNİ ÖĞRETTİN

Leyla Wali Hisen (Viyan Soran) 2 Şubat 2006’da Haftanin’de bedenini ateşe verdi. Güney Kürdistanlı Viyan, mektubunda şunları paylaşıyor: Senin ismini duyduğum ve tanıdığım günden beri yaşamı hissediyor, kim olduğumu ve nasıl yaşamam gerektiğini biliyorum. Yani fikirlerin beni bana tanıttı ve anlamlı yaşamayı öğretti. Özgürlüğün alfabesini bana öğrettin. Senin okulunda zorlanmalar yaşamışsam da hiçbir gün ikircikli yaşamadım ve pişman olmadım. Çünkü ben okulunda anlamın, düşüncenin ve insanın gücünü keşfettim. Çok az da anladım ki, mümkün olmayan hiçbir şey yoktur. Ama insanın amacında ciddi olması, ona inanması ve ona ulaşması şartıyla. Bir kadın ve bir Kürt olarak özgürlük bana amaç oldu ve bu amaca yürekten inandım. Bunun için hasretle bir anlığına da olsa seni yakından görmek, kucaklamak, omzunda nefes almak sonra da özgürlük, kadın ve halkıma ilişkin yüreğimdekileri seninle tartışmayı isterdim.

Başkanım! Gerçekleştirdiğim eylemin nedeni senin ve Kürt halkının üzerindeki komployu kabul etmemek ve egemen devletler tarafından size ve Kürt halkına karşı uygulanan haksızlığa karşı başkaldırmak içindir. Bir tek kişi kalsak bile senin ideolojik çizginin ve felsefenin başarıya ulaşacağına dair iddialı ve inançlıyım. Sen artık milyonlarca insanın ve özelliklede kadınların yüreğinde, beyninde ve tüm hücrelerinde yer edinmişsin. Sen tarihe ve topluma mal oldun. Sen her zaman kadınının bağlılığını ve dürüst oluşunu bize tanıttın.

Son olarak görüşme hasretimi, sevgilerimi ve selamlarımı siz emsalsiz insana sunuyorum. Başkanım bunu hiç unutmayın, sizi çok özlüyoruz, sizi çok özlüyoruz. 

DÜNYANIN EN ZOR İŞİNİ BAŞARDIN

Zınar Van, Şubat 2016’da Şemzînan’da fedai eylem gerçekleştirdi. Zınar Van, Öcalan’a hitaben yazdığı mektubunda kendi kendini inkar edip yok sayan bir halk gerçekliğini yeniden ayaklandırarak ölmediğini ispatlamanın, dünyanın en zor işi olduğuna inandığını belirtiyor. Van, şöyle devam ediyor: Bunun için sadece kendi yaşamını feda etmekle de bu günlere gelinemez. Sıra dışı bir iddia, kararlılık, inanç ve büyük bir intikam, öfke... Kendi öz ülkesinde ana vatanında yurtsuz, kimliksiz, dilsiz ve kültürel olarak büyük bir soykırım altına girmiş, yok olma eşiğine gelmiş bir haldeyken, böylesi bir yükü omuzlamak normal bir insanın yapabileceği bir şey değildir.

Önderliğimiz olarak kendini böylesi bir halk gerçekliğinden başta Kürtler olmak üzere tüm insanlığın özgür insan umudu ve ışığı haline getirdin. Amansızca yürüttüğün özgürlük mücadelesi ile kendini birlerden onlara, onlardan yüzlere, yüzlerden milyonlara varan, dünyada özgürlükten yana kalbi atan tüm insanlığın yüreğinde taht kurarak hepsinin özgür iradesi haline getirdin.

DAHA FAZLA TAHAMMÜL EDEMEM

Normal koşullarda uygulanan bir işkence sistemini katbekat aşan İmralı işkence sistemiyle özgür insan hakikati, milyonlarca insanın iradesi, sesi haline gelen yüce Önderliğimiz üzerinde uygulananlara ve yarattığı halk gerçeği üzerine büyük saldırılar geliştirilmesine daha fazla tahammül edecek sabrımız kalmamıştır.

Yeri ve zamanı geldiğinde artık sadece bizim olmayan bu canı, gözümüzü kırpmadan vermeye hazır bir fedai hareket içinde yaşıyor ve mücadele ediyoruz. Bugün, milyonlarca insanın yüreği ve vicdanında yaşıyorsunuz. Bu halk ve hareketin de aynı şekilde sizde ifadesini bulduğu bir hakikattir. Bu nedenle ortada iki ayrı olgu yoktur. Bizler sende ifademizi bulurken, sen de binlerce şehidimizin diğer bir ifadesi, hakikatinin ta kendisisin. Onun için bugün sana karşı yapılan her yaklaşım ve davranış, milyonlarca insana, özgürlükten yana olan onurlu tüm insanlığa karşı yapılmış anlamına gelir. Bu nedenle bu faşist çetelere karşı yapacağımız her eylemi, hem mücadelemizin haklılığından kaynaklı, hem de onurlu her insanın bir görevi olarak ele almak daha anlamlı ve yerinde olacaktır.

İNANÇ VE UMUDUMU YİTİRMEDİM

Seni özgürleşen Kürdistan’da, Amed’in surları üzerinde milyonlarca kişiye seslenirken, bizler de bu kalabalığın içindeyken hep hayal ettim. Kendim bunu görebilecek miyim net bir şey diyemem. Ama bir gün böyle olacağına olan inanç ve umudumu da hiçbir zaman yitirmedim. Sana karşı duyduğumuz özlemin büyüklüğünü bundan sonraki pratiklerimiz ortaya koyacaktır. Böylesi bir özleme neden olan yine bizler, bunu bitirmek de bizim boynumuzun borcudur. Bu duygu ve düşünceleri dile getirirken en içten sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.

YAŞAMIN DERİNLİĞİNİ ANLADIM

Çekdar Xebat, 2016’da Zap’ta fedai eylem gerçekleştiren bir gerillaydı. Bağlılığını tarif etmekte zorlandığını söylediği Öcalan’a yazdığı mektubunda, yaşamın ne kadar derin ve aynı zamanda zevkli olduğunu öğrendiği ifade ediyor. Xebat, şunları yazıyor: Yaşamın, insanın önüne koyduğu o kadar çok sevgi var ki, aslında yaşamın anlamının bu tercihlerde yattığını, değişimin ve yaratmanın güzelliğini anladım. Kötüyü, çirkini, özgürlüğü, şerefi, onuru, düşürülmüşlüğü, cesareti, korkuyu birbirinden ayırt etmek, onlardan doğru olanı tercih etmek, tercih ettiğini etkin hale getirmek büyük bir yürek, üstün bir irade, sonsuz bir inanç ister. İşte bunu her zaman her mekanda gerçekleştiren siz oldunuz. Dolayısıyla tercihiniz benim için gerekleri eksiksiz ve kusursuzca, ince bir ustalıkla yerine getirilmesi gereken kutsal değerler anlamındadır.

BİNLERCE FEDAİ İLE YÜRÜMEK

Sizin yarattıklarınızla yaşamaya çalışırken ne kadar değişmiş ve gelişmiş olduğumu gördüm. Sizden güç alarak kendimde yarattığım her değişimin, hayata yeni bir yaklaşımın başlangıcı olduğunu da gördüm. Ve bu başlangıçlar size doğru bir temelde ulaşmanın, bağlanmanın ve anlamanın yollarını önüme koydu. Onurlu yaşamın ne demek olduğunu fark ettim, öğrendim. Binlerce fedai kahramanla yürümeyi, koşmayı, paylaşmayı, sevgiyi, saygıyı, sohbeti öğrendim Başkanım. Tüm yaşamlarını Önderliğine adamış, Önderliklerine yürekten bağlı binlerce özgürlük fedaisinin, Önderliğe yönelik en ufak onur kırıcı yaklaşımlara karşılık cevabının ne derecede yakıcı ve şiddetli olacağını hesaplamayanların zayıflığının ne olduğunu öğrendim.

Başkanım, sizden öğrendiklerim, sizden daha da öğreneceklerim yanında okyanusta bir damla gibidir. Çünkü sizi öğrenmenin, anlamanın ve sevmenin sonu yoktur.