Fetihtepe halkı zorbalığa karşı direnmeye kararlı

AKP’li belediyenin kentsel dönüşüm zorbalığına karşı günlerdir direnen Okmeydanı Fetihtepe Mahallesi halkı, “İmza vereceğimiz vardıysa da bu zulüm sonrası vazgeçiyoruz” mesajını verdi.

AKP’li Beyoğlu Belediyesi’nin kentsel dönüşüm zorbalığına karşı günlerdir direnen Okmeydanı Fetihtepe Mahallesi3550 no'lu ada halkı, hiçbir yere gitmemeye kararlı.

Kentsel dönüşüm konusunda 3’te 2 çoğunluk sağlanmamasına rağmen yaşlı, hasta demeden evlerinden çıkmaları için polis ve zabıta ekiplerinin ev baskınlarıyla elektrik, su ve doğal gazları kesilen mahalle halkı, 9 gündür büyük eziyet yaşıyor.

Bir belediye meclis üyesi tarafından getirilen su tankeri sayesinde su ihtiyacını karşılayan sakinler, her akşam İBB tarafından getirilen gıda yardımıyla karnını doyurabiliyor. Büyük çoğunluğu AKP seçmeninden oluşan mahalle sakinleri, adada rant uğruna kendilerine yaşatılan bu zulme, “Bir daha oy verenin elleri kırılsın” diyerek sitem ediyor. Şehrin ortasında günlerdir ortaçağ koşullarına mahkum edilen Fetihtepeliler, yaşadıkları mağduriyeti ANF’ye anlattı.

Kentsel dönüşüm zorbalığının vurduğu Fetihtepe Mahallesi 3550 nolu adada tedirginlik sürüyor. Tam 9 gündür elektriksiz, susuz ve doğalgazsız hayatlarını idame ettirmeye çalışan mahalle halkı, bu durumun Hasköy’e kadar uzanabileceği endişesini taşıyor. Ellerinde su şişeleriyle tankerin önünde kuyrukta bekleyen sakinler, zamanı geriye sarabilmek, yaşananların sadece kötü bir rüyadan ibaret olduğuna inanmak istiyor.

‘MADEM İŞ İNADA BİNDİ, HODRİ MEYDAN!’

Fetihtepe Mahallesi’nde 1962 yılından beri oturan Hizmet Baylan, polisin mahalleye baskın yaptığından beri sürekli geçmişe gidip anılarını tazelediğini anlatıyor.

Beyoğlu Belediyesi’nin kendilerini tapulu evlerinden zorla çıkartmak istediğine işaret eden Baylan, Fetihtepe’de günlerdir İsrail’in Filistin’e uyguladığı zulmün benzerine maruz kaldıklarını ifade etti. Mahallelerinin polis tarafından basıldığını, kapılarının kırıldığını, mahkeme tarafından yürütmeyi durdurma kararları verilmesine rağmen elektrik, su ve doğal gazlarının kesildiğini belirtti. Başından beri kentsel dönüşüme karşı olmadıklarını ancak durumun bu kadar hoyratça gelişeceğini de hiç düşünmediklerini vurgulayan 67 yaşındaki Baylan, “Bize kentsel dönüşümün rızaya dayalı olacağını söylediler defalarca. Böyle bir zulüm beklemiyorduk. Ben şahsen haklarımı devir konusunda önüme konulan muvafakatnameyi imzalamadım. Çünkü böyle bir dönüşüm istemiyorum. Yapılacaksa yerinde dönüşüm şeklinde olmasını istiyoruz. Burada zengin yok, bu mahalle komple fakir, zulüm yine bizi buldu” diye konuştu.

Evini ve mahallesini terk etmemeye kararlı olan Baylan, “Madem bu iş inada bindi, o zaman hodri meydan. Hele böyle bir kanunsuzlukla bize geri adım attıracaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Elektriğimi, suyumu kesmiş olsalar da ben gitmeyeceğim. Annelerimiz babalarımız senelerce böyle yaşadı, biz de yaşarız, önemli değil ama rant uğruna bu gaspa izin vermeyiz” vurgusunda bulundu.

‘DERT DEPREM DEĞİL RANT’

Mahallede 19 yıldır oturan Bekir Deryal, yıllar önce Fetihtepe’ye gelen Beyoğlu Belediyesi Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın kentsel dönüşümün rızaya dayalı yapılacağı sözünü verdiğini anlattı. Son iki senede Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un konuya dahil olmasıyla her şeyin değiştiğine işaret eden Deryal, “İki sene önce yaptığı toplantıda o da kentsel dönüşümün rızaya dayalı olacağı, dairesi olanlara daire verileceği ve hiç kimsenin mağdur edilmeyeceği sözünü verdi. Ancak sözünü tutmadığı gibi resmen Beyoğlu Belediyesi ile birlikte bize bu zulmü yaşattı. Ortada bir anlaşma da, proje de yok, 3’te 2’si imza vermedi, burada imza veren kişi sayısını toplasalar ancak 160-170’dir, fazlası yok. Riskli alan deniliyor ancak 1999 depremi sonrası zemini en sağlam bölge Okmeydanı çıkmıştır. Yani dert deprem değil rant” dedi. Çocuklarının okula gittiğini ama evde ne elektrik ne su ne internet olduğunu hatırlatan Deryal, “Biz ne yapacağız şimdi? Üç çocuğum var, hepsi okula gidiyor. Derslerini mum ışığında çalışıyor. Cebirle elektriklerimizi, sularımızı kestiler. Hastalarımız var. Yıkanmak için Cemal Kamacı Spor Salonu’na gidiyoruz. Yazıklar olsun, ben bu kadar büyük bir vicdansızlık görmedim. Hangi devlet bunu vatandaşına yapabilir?” diye sitem etti.

‘ÇIKMAYACAĞIZ, DİRENECEĞİZ TABİİ!’

Bu zorbalıktan en çok etkilenenler yaşlı ve hasta olanlar. Ayağı yeni alçıdan çıkartılan ve ancak bastonla yürüyebilen Latife Özcan, geçen Çarşamba günü gelen polis ve zabıta ekiplerinin tebligat dahi yapmadan aniden kapıyı kırdıklarını, ardından elektrik, su ve doğal gazı kestiklerini anlattı. Yürüyemediği için eve tankerden su da taşıyamadığını belirten Özcan, “Ben 60 yaşındayım. Ayağım kırılmış, bastonla yürüyorum, bu halde nasıl su taşıyayım? Eşim rahmetli oldu, oğlum gündüz çalışıyor. Olur mu böyle, bu nasıl devlet? Su yok, ışık yok, yemek yok, hayat yok” diye tepki gösterdi.

Bu mahalleye gençken gelin geldiğini, kayınpederi ve kayınvalidesiyle 60 sene burada yaşadığını anlatan Özcan, kendi tapulu evleri olduğunu ve imza vermediklerini söyledi. Bu iktidarın halka hiçbir değer vermediğinin bir kez daha ortaya çıktığını vurgulayan Özcan, “Tek dertleri para para para. Üstelik bu mahallenin yarısı onlara oy vermiş, yani kendi seçmenini mağdur edecek kadar gözlerini para hırsı bürümüş bunların. Çıkmayacağız, direneceğiz tabii” dedi.

Kanser hastası olan 70 yaşındaki Hamdiye Oruç, yeni ameliyat olduğunu ve bu koşullarda çok büyük sıkıntı çektiğini söyledi. Çocuklarının çalıştığını ve gençlerin yardımıyla eve su taşındığını belirten Oruç, “Defalarca yeni ameliyat olduğumu söyledim ama dinlemediler. Biz burada kiracıyız ve daire sahibi imza verdiği için elektriği, suyu kesip gittiler. Öylece kalakaldık. Eşim vefat ettikten sonra Diyarbakır Bismil’den çocuklarımın yanına geldim. Ama zorla çıkarırlarsa yeniden memlekete döneceğim, ne yapayım” diye konuştu.

SINAVA GİRECEKLER DE MAĞDUR

Yaşlı insanlar kadar gençler de büyük mağduriyet yaşıyor. Özellikle üniversite sınavlarına girecek olanlar. Bu gençlerden biri olan 19 yaşındaki Beyza Demir, birkaç gün sonra sınava gireceğini ama internet olmadığı için çalışamadığını belirtti. “Bu psikolojiyle nasıl sınava gireceğim bilmiyorum” diye sitem eden Demir, “Başarısız olduğum takdirde bunun hesabını verebilecekler mi? Bunu kesinlikle kabul etmiyorum, çok zor durumda bırakıldık. Böyle olmaz, bunu düzgün bir şekilde yapmak zorundalar, böyle insanları mağdur ederek değil” dedi.

‘KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEĞİZ?’

Gülşen Göksel, faturaları ödemesine rağmen yıkımların neden olduğu alt yapı sorunlarından ötürü yaklaşık 2 aydır zaten internetin çekmediğini belirtti. Çocuğunun üniversite sınavına gireceğine ama çalışamadığına dikkat çeken Göksel, “Hem çocuklarınızı okutun diyorlar, hem de böyle mağdur ediyorlar. Başarısız olursa ben ona hiçbir şey diyemem. Ben doğal gaz kullanmıyorum, sırf çocuğum derslerinden geri kalmasın diye eve internet bağlattım. Ama tam 2 aydır internet kullanamıyoruz” dedi.

Günlerdir eve su taşımaktan beli ağrıyan ve büyük bir mağduriyet yaşadığını vurgulayan Göksel, şunları kaydetti: “Birisi evine zorla girince bunun adı haneye tecavüz oluyor değil mi? Ama devlet bunu kendisi yapıyor. Kimi kime şikayet edeceğiz? Elektrik ve su faturalarını biz ödüyoruz, onlar kesiyor. Sen ne hakla benim evime benim iznim olmadan girip elektriğimi, suyumu kesersin? Üstelik imza vermediğimiz halde. Ben yaklaşık 25 yıldır burada yaşıyorum ve burası tapulu evim. Bir de dalga geçer gibi tapulu evlerin karşılığında 1.500 TL’lik kira yardımı yapacaklarını söylüyorlar. Bugün asgari ücret 4.250 TL, hayat pahalılığı almış başını gitmiş. Bu koşullarda bu zulümle evimizi boşaltacağımızı sanmasınlar. İmza vereceğimiz vardıysa da bu zorbalık sonrası vazgeçiyoruz. Gelsinler bir gün bizim yaşadığımızı onlar yaşasınlar bakalım ne oluyor. Biz bunu hak etmedik.”

AV. CİNGİL: İNSANLARIN SAĞLIK VE YAŞAM HAKKI YOK SAYILDI!

Fetihtepe Mahallesi halkının avukatı Onur Cingil ise, 2012 yılında Diyarbakır Sur ilçesi ile ilgili çıkartılan torba yasayla Fetihtepe Mahallesi’nin de “riskli alan” ilan edildiğini belirtti. Ortada proje olmamasına ve halkın rızasını alınmamasına rağmen kentsel dönüşüm yapmak istediklerini hatırlatan Cingil, “Halkın plan projesini bilmediği, sözleşmesinin olmadığı ama kendisine çık kardeşim dedikleri bir süreç yaşıyoruz. En son alt yapı hizmetlerinin kesilmesiyle alakalı bir tebligat gelmişti ve onunla ilgili hukuki süreç başlattık. Yaklaşık 130 civarında davamız var ama bu davalar devam ederken elektrik, su ve doğal gazların kesilmesiyle karşı karşıya kaldık. Bu tebligatı yollayan Beyoğlu Belediyesi ama 3’te 2 çoğunluk yok, plan yok, proje yok. Ellerindeki planlar da defalarca mahkeme kararlarıyla iptal edildi. Hiçbir şekilde hukuki alt yapıları yok ama dayattıkları koşulları kabul ettirmek için zorla elektrik, su ve doğal gazları kesiyorlar” dedi.

Cingil, konu hakkında Beyoğlu Kaymakamı’nı aradığına, ancak kaymakamın, “Ne cüretle beni arıyorsun” diyerek telefonu yüzüne kapattığına dikkat çekti.

Şu ana kadar alt yapı hizmetlerinin kanunsuzca kesilmesiyle alakalı birçok dosyada yürütmeyi durdurma kararı aldırdıklarını aktaran Cingil, mahallede çok sayıda hasta ve yaşlı olduğunu hatırlatarak, bu yapılanın insan haklarına aykırı bir uygulama olduğunun altını çizdi.

Savaşlarda dahi insani ihtiyaçların kesilmediğine işaret eden Cingil, bu yapılanın Avrupa sözleşmelerine, uluslararası hukuka ve anayasaya aykırı bir uygulama olduğunu vurguladı. İnsanların sağlık ve yaşam hakkının adeta yok sayıldığını kaydeden Cingil, bu insanlık dışı işlem hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını aktardı.