FT Türk ekonomisinin çöküşünü yazdı: Daha kötü günler yaşanabilir

İngiliz Financial Times gazetesi, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi politikasını sert sözlerle eleştirdi. Gazete, ‘’2001 yılındaki kriz öncesi görülen "eski kötü günlerin" yeniden yaşanabileceği’ yazdı.

Financial Times (FT) gazetesinde yer alan "Akıllı bir otokrat, neyi kontrol edemeyeceğini bilir" başlıklı yazıda, ‘’Erdoğan, küresel finansın seyrinin ne derse ona göre hareket etmeyeceğini öğreniyor. Akıllı bir yönetici, politikalarını da değiştirmeyi bilmelidir’’ denildi.

Gazetenin başyazısında öne çıkan temel başlıklar şöyle:

"Söylemeye dahi gerek yok, Erdoğan'ın otokratik yönetimi altında Merkez Bankası'nın bağımsızlığı düşüncesi de çok uzun bir zamandır geçerliliğini kaybediyor. Hassas konularda karar verme gücü yalnızca kendisinde. Uzun bir zamandır, para birimindeki değer kaybına verilecek en bariz yanıt olan sert bir faiz artırımı seçeneğini hayata geçirmekten kaçınıyordu.

Bu direnç, kısmen ideolojik nedenlerden kaynaklanıyor. Erdoğan, faizi 'tüm kötülüklerin anası ve babası' olarak tanımlıyor. Ancak bu direncin siyasi nedenleri de var. Gücünü pekiştirme planlarının başarıya ulaşması, Kasım 2019'da olması gerekirken 24 Haziran 2018 tarihine çektiği cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin her ikisini birden kazanabilmesine bağlı.

Bu siyasi kumar, liradaki düşüşün hızlanmasıyla birlikte giderek riskli bir hal alıyor. Tüm bu risklerin ışığında harekete geçilmesi şarttı. Esas soru Merkez Bankası'nın 'geç likidite penceresinde' yaptığı 300 baz puanlık faiz artımının yeterli olup olmayacağı.

Bunun alternatifleri Döviz rezervlerini kullanmak ve sermaye kontrollerine başvurmak olur. Sermaye kontrollerine başvurmak ülkeye fon girişini azaltır.

Türkiye'nin Döviz rezervleri Nisan ayı sonu itibariyle 85 milyar dolar olduğundan dolayı ilk seçeneğe başvurmak mümkün görünüyor. Ancak Ağustos 2016'dan bu yana rezervler 17 milyar dolar azaldı. Rezerv kullanımının da bir sınırı var.

Para biriminin zayıflığı, Erdoğan'ın Türkiye'nin finans piyasalarının güvenini kaybetmesine neden olan alışılmadık görüşleri ve dengesiz politikalarına yönelik yüksek sesli bir uyarı oldu.

Finans piyasaları, hapse attığı bahtsız gazeteciler gibi değildir. Beğensin ya da beğenmesin, piyasaların olumlu düşünmesine ihtiyacı var. Bunu geri kazanabilmesinin yolu da gerçekçi ve aklı başında politika yapmaktan geçiyor."