Gazetecilik yargılanıyor: Bütün gazeteciler özgür olmalı

Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü.

Gazetecilik faaliyetlerinin yargılandığı Cumhuriyet Gazetesi Davası’nın ikinci duruşması Silivri Yerleşkesinde görüldü. 6’sı tutuklu 20 Cumhuriyet çalışanının yargılandığı duruşmayı izlemek üzere Silivri’ye gelen CHP, HDP milletvekilleri, meslek örgütü, sendika ve uluslararası gözlemciler ile jandarma arasında zaman zaman gerginlik yaşandı. Avukatların ve halkın yerleşke kapısından girmesini saatlerce engelleyen jandarma, gazetecilerin yapmak istediği basın açıklamasına da engel oldu. Engelleme nedeniyle gazeteciler adına basın açıklamasını HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu okud

Kerestecioğlu, “Sadece onların değil, bütün gazetecilerin özgür olmasını istiyoruz. Binlerce gazeteci işsiz kaldı. Sayısız dava ve ev hapsi cezası var. Muhalif gazeteciler ve gazeteler her haber nedeniyle soruşturma ve davalara maruz kalıyor. Gazetecilerin tutuklanmaları arasında yayın politikaları dahi var. Yüzlerce internet sitesi anayasaya aykırı erişim kararıyla engelleniyor. Onlarca gazeteci işsizlik nedeniyle ülkeyi terk etti. Basın özgürlüğü için hakikati dillendirmeye devam ediyorlar. Türkiye’yi aydınlığa çıkartacak olan da hakikatin ışığıdır" dedi.

SUÇLAMALARI REDDETTİLER

İkinci duruşma tutuklu yargılanan Cumhuriyet gazetesinin muhasebecisi Yunus Emre İper'in savunmasıyla devam etti. İper, hakkındaki iddianamede yer alan suçlamaları reddetti.

İper, "Benden FETÖ’cü çıkmaz. Hayat tarzım onlarla asla birleşmez. Tam tersi, onların mağduruyum. Ama nedense bu haksız muameleyle karşılaşanlar hep bizleriz. Beni sorgusuz sualsiz bir yıl içeride tutmanızı FETÖ’den 1 gün tutmanıza tercih ederim” diye konuştu.

Mahkeme tanık olarak dinlenmek üzere Cumhuriyet gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız'a söz verdi.

Yıldız'ın ardından gazetenin haber koordinatörü Aykut Küçükkaya'nın tanık beyanlarına geçildi. Küçükkaya, "İfade tutanağındaki bazı bölümler iddianameye alındığı için sanki soru sorulmadan böyle bir açıklama yapmışız gibi anlaşılıyor. Tutuklu arkadaşlarımız bunu bilmeyebilirler belirtmek istedim" dedi.

KANDİL RÖPORTAJI SORULDU

Mahkeme Başkanı: Ayşe Yıldırım'ın Kandil röportajı ile ilgili ‘Genel yayın yönetmeninin izni olmadan yapamaz’ tespitiniz var.

Küçükkaya: Bir yazar bu kadar önemli bir habere genel yayın yönetmeninin bilgisi, izni olmadan gidemez. Bunu kastettim. Bir yazarın böyle çok önemli bir yere gittiği zaman genel yayın yönetmeninden izin alması gerekir.

Mahkeme Başkanı: Muhabirlerin haberleri süzgeçten geçer mi, doğrudan sayfaya mı girer?

Küçükkaya: Cumhuriyet'te bir muhabirin yazdığı haber gerçekse gazeteye girer. Tabii bu yazıişlerinde tartışılır ve genel yayın yönetmeni de karar verir.

Eski Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Tüfekçioğlu da tanık olarak dinlendi. Tüfekçioğlu, eski ifadesinin üstüne ekleyeceği bir söz olmadığı söyledi.

'ZORAKİ TANIĞIM'

Tüfekçioğlu'ndan sonra Cumhuriyet çalışanı Miyase İlknur tanık olarak dinlenmeye başlandı. İlknur, “Ben zoraki bir tanığım çünkü kendi isteğimde gitmedim. İki kez çağrıldım. Telefonla çağrıldığımda tanıklık yapmayacağımı, gazetede yöneticilik sıfatımın olmadığını, vereceğim bilgilerim duyum ya da yorum olacağını ve hukuki delil olmayacağını zabıt katibine söyledim. Sonra celp geldi. Ben sadece haberlerim olduğu zaman yazı işleri toplantısına çıkan biriyim. Bilgilerim duyum ve yorumlarım. Bunun işe yarayacağını düşünmüyorum” dedi.

Mahkeme başkanının “Duyum ve yorumlar tanıklığın önemli unsuru” şeklinde beyanda bulunması üzerine İlknur, “Duyumlar tahribata ve erozyona da uğrar” dedi.