Günay: Bebekleri tutukluyorlar, tacizciyi koruyorlar

HDP Sözcüsü Ebru Günay, partilerine ve TJA aktivistlerine yönelik baskılara tepki göstererek, 75 yaşındaki annelerin ve 10 günlük bebeklerin de tutuklandığını, buna karşın tacizcilerin korunduğunu belirtti.

Amed’de gündemdeki gelişmelere ilişkin bir basın toplantısı düzenleyen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, özellikle partilerine yönelik artan saldırılara dikkat çekti.

KESİN İHRAÇ TALEBİ

Günay, konuşmasının başında HDP Muş Milletvekili Mensur Işık’ın eşine yönelik şiddetle ilgili Kadın Meclisi’nin talebi üzerine kesin ihraç talebiyle Merkez Disiplin Kurulu’na sevk edildiği bilgisini verdi.

Basın toplantısında HDP’nin “Demokratik Mücadele Programı” kapsamında gerçekleştirdiği etkinlikleri hatırlatan Günay, şöyle konuştu: “Haziran ayında başlattığımız Demokratik Mücadele Programımız tüm engellemelere rağmen büyük bir kararlılıkla sürüyor.”

14 Temmuz 1982’de Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi büyük ölüm orucu direnişinin yıldönümüne de değinen Günay, “14 Temmuz’da, 12 Eylül darbesinin işkence merkezleri olan Amed ile Ulucanlar Cezaevinin önündeydik. Hapishanelerde, mahkemelerde, sokaklarda, karakol ve emniyet müdürlüklerinde, yaşamın her alanında insan hakları ihlallerine, AKP’nin Esat Oktay’ın ruhunu yansıtan işkencelerine karşı sesimizi yükselttik” dedi.

“İktidar da polis gücüyle, bütün engellemeleriyle Ulucanlar ve Amed Cezaevinin önündeydi. Tıpkı 12 Eylül’de işkence edenler ile direnenlerin karşı karşıya gelmesi gibi bizler de onlarla karşı karşıyaydık” diye ekledi.

Günay, “Demokrasi Buluşmaları” kapsamında ise perşembe günü Urfa’da bugün ise Amed ve İstanbul’da etkinliklerin devam ettiğini ifade eden Günay, şöyle devam etti:

“Dün bereketli toprakların merkezi olan Urfa’da, DEDAŞ mağduru olan çiftçilerle, tarım işçileriyle, halkımızla Emek Buluşması gerçekleştirdik. Bugün ise ‘Hep birlikte savaş ve yoksulluğa hayır’ demek için Amed ve İstanbul’da Eş Genel Başkanlarımızın katılımıyla buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Savaşa ve yoksulluğa hayır diyen tüm kesimlerle bir araya geliyoruz, iktidarın savaş politikalarına, Kürt sorunundaki çözümsüzlük ısrarına karşı yaşadığımız coğrafyada barışa giden yolu örmeye çalışıyoruz bunun mücadelesini yürütüyoruz”

27 TEMMUZ’DA İZMİR’DE FİNAL

Günay, Demokratik Mücadele Programı kapsamında İzmir’de Demokrasi Kürsüsü ile final buluşması gerçekleştireceklerini söyledi.

Günay, şunları ekledi: “Demokratik Mücadele Programımız bundan sonra da bütün kararlılığıyla devam edecek. Demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesini yükseltmek için bütün toplumun da bizim de çok fazla gerekçemiz var. 18 Temmuz’da Hatay’da Halklar ve İnançlar Buluşması, 20 Temmuz’da İstanbul’da Suruç Katliamı Anması, Ankara’da Adalet Buluşması, 21 Temmuz’da Kocaeli Dilova’da Emekçilerle Buluşma, 22 Temmuz’da İstanbul’da Gençlik Buluşması, 24 Temmuz’da İstanbul’da Kanal İstanbul Projesine Karşı Ekoloji Buluşması, 27 Temmuz’da İzmir’de Temmuz ayının final etkinliğini yaparak Demokrasi Kürsüsü ile programımız sürecek.”

MÜCADELE PROGRAMI 1 EYLÜL’E KADAR

“Demokratik Mücadele Programı”nın ise 1 Eylül’e kadar süreceğinin altını çizen Günay, bunun üç aylık bir program olduğunu belirtti.

Günay, “Demokrasi gelene dek, halklarımız nefes alana dek, derelerimiz özgür akana dek, buğdayımız, mısırımız özgürce yeşerene dek hepimiz hep birlikte özgürleşene dek, bu mücadelemiz sürecek” dedi.

AKP-MHP iktidarının artan saldırılarına dikkat çeken Günay, 14 Temmuz’da Amed ve Antep’te HDP ve TJA’yı hedef alan operasyonlarda 57 kişinin gözaltına alındığını hatırlattı

BEBEKLERİ DE TUTUKLUYORLAR

Günay şöyle konuştu: “Partimize, mücadele edenlere karşı her gün gözaltı saldırıları yapılıyor. Özellikle kadınların hedefte olduğu bu siyasi soykırım dalgaları bize KCK kumpaslarını hatırlatıyor. Geçmişte AKP-FETÖ ortaklığıyla yapılıyordu bugün AKP-MHP ortaklığı ile gerçekleştiriliyor. AKP kendi kumpasçı davalarını yaratarak içinden geçtiği krizi örtbas edip, zamana yaymaya çalışıyor esasından. 70-75 yaşlarındaki annelerimizi tutukluyor. 10 günlük bebekleri anneleri ile beraber gözaltına alıyor, bebekleri tutukluyor. Tüm arkadaşlarımızın alnı ak, kimse size diz çökmedi, çökmeyecek! Akıl dışı ve gülünç suçlamalarınız bizi bu haklı yolumuzdan, sizi de gidici olmaktan kurtaramayacak.”

Görevi gasp edilerek cezevine konulan Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’ya hapis cezasının Amed’deki bir mahkeme tarafından onaylanmasına tepki gösteren Günay, “Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi tarafından onandı. Bu karar siyasallaşmış yargının AKP’nin isteği üzerine jet hızıyla verdiği kararlara yeni bir örnektir” dedi.

Günay, “Bağımlı yargıçlar tarafından terfi almak için verilen bu kararların er geç bozulacağına ve yasalar ile bu kadar oynayıp keyfi karar verenlerin de bir gün yargılanacağına inanıyoruz. İktidar halka hizmet edenleri cezalandırmaya devam ettikçe, biz de mücadele etmeye devam edeceğiz” diye ekledi.

EKOLOJİK YIKIM VE RANT

Erdoğan’ın Kanal İstanbul projesine değinerek “asrın talan ve peşkeş projesine” dönüştüğünü belirten Günay, Karadeniz bölgesinde yaşanan sel felaketlerine de işaret ederek, “Karadeniz'de yaşananlar kader değil. Bölgede her yıl şiddetli yağışlar olur, bu yağışların felakete dönüşmesi Karadeniz’deki ekolojik yıkımın sonucudur. Doğa intikam almaz. Rantçı iktidarların yarattığı kötülüğün sonuçlarını yaşıyoruz. Taş ocaklarının, dereleri kurutan HES’lerin, sahil yollarının doğaya verdiği zararın bedelini ödüyoruz. Yeşile düşman AKP iktidarının kötülüğüdür söz konusu olan” diye belirtti.

ROJAVA DEVRİMİ

19 Temmuz Rojava devrimini anan Günay, “19 Temmuz günü Rojava Devrimi’nin 9. yılına giriyoruz. 2012 yılında Kobanê’de BAAS rejimi ve selefi grupların dayatmasına karşı halklar kendi yolunu seçerek 3. yolu inşa etmişlerdi. Bu 3. yol hem Esad rejimine karşı, hem DAIŞ çetelerine karşı bütün Suriye halklarının umudu oldu ve olmaya devam ediyor. Bu vesileyle Rojava Devrimi’nin yıl dönümünü kutluyor ve Ortadoğu’daki halklara kalıcı barış getirmesini diliyoruz” dedi.

SAVAŞ KIŞKIRTICILIĞI VE YAYILMACI POLİTİKALAR

Türk devletininin dış politikasını değerlendiren Günay, “Türkiye dış politikası Suriye iç savaşından kısa bir süre sonra adeta Milli Savunma Bakanlığı’nın bir alt birimi haline gelmiş ve bütün faaliyetler militarist enstrümanlarla yürütülmektedi” diyerek Suriye ve Libya’daki duruma işaret etti.

Günay, “AKP-MHP iktidarının yaşadığı krizleri aşmak adına dışarıda yeni savaşlara girişmesi bir çıkmaz ve bataklıktır. Suriye ve Irak’ta olduğu gibi Libya’da girişilen savaş macerası, halklar için büyük bir insani ve maddi kaynak kaybının ötesinde bir sonuç vermeyecektir. Bir an önce bu savaş kışkırtıcılığı ve yayılmacı politikalardan vazgeçilmeli, diplomatik seçenekler öncelenmelidir” şeklinde konuştu.

AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN MESELESİNDE MİNSK GRUBU İNİSİYATİF ALMALI

Ermenistan ile Azarbaycan arasında son günlerde yaşanan çatışmaları da değerlendiren Günay, Türk iktidarının bu sorunda da savaşın tarafı haline geldiğini kaydetti.

Günay, “Buradan tarihi görmezden gelen AKP iktidarına hatırlatmak isteriz, Azeriler gibi Ermeniler de bu coğrafyanın kadim halklarındandır. Türkiye halklarının özlem duyduğu toplumsal barışa Azeri ve Ermeni halkları da hava ve su gibi ihtiyaç duymaktadır. Soğuk savaşın bitiminden bu yana Kafkasya’da devam eden çatışmaların son bulması ve kalıcı barışın sağlanması için Türkiye dahil bütün komşu ülkeler diyalog ve müzakereyi teşvik etmelidir. Bu sorunun siyasi çözümü için AGİT tarafından kurulan Minsk Grubu daha fazla inisiyatif alabilmelidir” şeklinde konuştu.

‘ORTADOĞU VE KAFKASYA’DA BARIŞI İNŞA EDECEĞİZ’

Günay, HDP olarak şunu açık bir şekilde yeniden ifade ediyoruz, AKP’nin savaş ve tehdit politikalarına karşı Türkiye’den başlayan ve Ortadoğu’ya Kafkasya’ya yayılan bir barışı inşa edeceğiz. Önce binlerdik, bugün milyonlar olduk. Yarın barış isteyen ve onu inşa eden on milyonlar, yüz milyonlar olacağız” vurgusunda bulundu.

DEVLET TACİZ VE TECAVÜZÜ ÖRTÜYOR

Günay Şırnak’ta bir kız çocuğuna uzman çavuşun cinsel tacizi konusunda şöyle konuştu: “Sadece son bir hafta içinde Şırnak ve Silopi’de iki cinsel saldırı olayı gerçekleşti. Şırnak Valiliği yaptığı açıklama ile yaşanan saldırıyı örtmekten başka bir amaç taşımamaktadır. Taciz ve tecavüzün bu şekilde rutin bir işlem gibi ele alınması devlet kurumlarının cinsel saldırıya ilişkin bakış açısını yansıtmaktadır. Devlet taciz ve tecavüzü örtüyor, tacizciyi koruyor..”