'Güven'in talebini görmek için insan olmak yetiyor'

Leyla Güven'in açlık grevi eylemine ilişkin konuşan DTK Eş Başkanlık Divanı Üyesi Mehmet Nuri Özdemir, "Bu toplumsal meseleyi görmemiz için sempatizan olmamız gerekmiyor. Bunun için insan olmak yetiyor" dedi.

Türk devletinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde uyguladığı ağırlaştırılmış tecrit devam ediyor. Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde rehin tutulan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevi eylemi 72'inci gününe girdi. DTK Eş Başkanlık Divanı Üyesi Mehmet Nuri Özdemir, Güven'in eylemi hakkında ANF'ye konuştu.

Güven'in, Öcalan üzerindeki mutlak ağırlaştırılmış tecridin kaldırılmasına yönelik açlık grevi talebinin çok net olduğunu belirten Özdemir, bu talebin bir an önce dikkate alınması gerektiğini kaydetti.

'TOPLUMA GÖREV DÜŞÜYOR'

Özdemir, devletin geçmişte de İmralı ile görüşmeler yaptığını bildiklerini söyleyerek, konuşmasına şöyle devam etti: "Ancak şimdiye baktığımızda sürecin sertleşmesi ile beraber orada mutlak bir tecrit yürütülmeye başlandı. Leyla başkan, bu tecridin hem Kürtler hem Türkiye'deki halklar, hem de Ortadoğu toplumu üzerinde geniş anlamda bir gerilime ve siyasi tıkanıklığa neden olduğunu ifade ediyor.

Hukukçuların ve biz siyasetçilerin de bu yönlü temel analizleri var. Dolayısıyla bugünkü açlık grevlerinin, taleplerin tanınmamasından kaynaklı geldiği aşama insani ve ahlaki açıdan kabul edilebilir bir durum değil. Politik ve hukuki olarak gerçekleştirilemeyecek bir talep değil. O yüzden de bugün STK'lere, siyasetçilere ve topluma birçok görevin düştüğünü düşünüyoruz."

'TECRİT, TOPLUMSAL BİR MESELEDİR'

Açlık grevindeki bir kişinin eylemenin kişisel bir tutum olmadığına dikkat çeken Özdemir, "Bu tamamen toplumsal bir meseledir. Bu toplumsal meseleyi görmemiz için ille de sempatizan veya partizan olmamız gerekmiyor. Bunun için insan olmak yetiyor. Dolayısıyla temel çağrımız bir an önce bu tecridin kırılması ve Sayın Öcalan'ın gerek avukatları, gerek siyasi parti temsilcileri, gerekse de ailesi ile düzenli olarak yapılmasının sağlanmasıdır.

Çünkü bizim samimiyetle dillendirdiğimiz halkların kardeşliği söylemi çatırdamakta. Ortadoğu'da her gün halkların iradesinden bağımsız planlamalar yapılıyor. Bu tecridin kırılması ile beraber siyasal anlamda bir takım iyileşmeler söz konusu olabilir. Biz buna dikkat çekmeye çekiyoruz" diye konuştu.

'TALEBİN, DOĞRU ANLAŞILMASI GEREKİR'

"2 yıla yakın bir zaman diliminde Leyla başkan ile çalıştım. Kendisi birey, anne ve bir siyasetçi olarak başkalarının haklarını savunan, onların daha iyi bir noktaya gelmeleri için sorumluluk almış bir insandır" diyen Özdemir, şunları vurguladı: "Her şeye rağmen meseleyi dramatize etmemize gerek yok. Leyla başkanın talebinin doğru anlaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi yasaları bile uygulasa bu tecrit kırılabilir. Tecridin politik bir mesele haline getirilmeden sona erdirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Uluslararası kurumlar her ne kadar açıklamalar yapsalar da, meselenin temel muhatabı buradadır. Asıl muhatabın adım atması gerekir."

Güven'in talebinin bir toplumun talebi olduğunu söyleyen Özdemir, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Barış görüşmeleri yapılırken bu toplumun yüzde 80'i desteklemişti. Eğer siyasetten doğru adımlar atılırsa, bu toplum yine arkasında durur. Çünkü bu toplumun ahlaklı ve vicdanlı bir toplum olduğunu biliyoruz. Ama eğer siyaset kötü yönetilirse, toplumu da kötü bir noktaya taşırsınız. Sayın Öcalan ile daha önce yapılan görüşmelerin hangisi bu ülkeye zarar verdi? Buna bakılarak bile temel referanslar çıkarılabilir. Geçmişe bakarak herkesin nefes alabileceği bir noktaya gelebileceğimizi düşünüyoruz."