Güzel: Zihin ve ideoloji tecrit ediliyor

HDP Amed Milletvekili Semra Güzel, “Bu tecridi fiziksel bir tecrit olarak değerlendirmiyoruz. Bir beden tecrit altına alınmıyor, zihinsel, fikirsel, ideoloji tecrit ediliyor” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin 2011 yılından buyana uygulandığına dikkat çeken HDP Amed Milletvekili Semra Güzel, “Uzun bir süre ailesi ile de görüştürülmüyordu” dedi.

Görüşmelerin engellenmesine Türk devletinin kendilerince gerekçeler gösterdiğini söyleyen Güzel şöyle devam etti: “Hukuka aykırı bir şekilde, hukuki kılıfa uydurmaya çalışıyordu.”

Uzun süreli tecridin kabul edilecek bir durum olmadığını vurgulayan Güzel, şöyle devam etti: “Tecrit kavramı izolasyon demek, bütün her şeyden, yaşamdan, tüm toplumdan koparmak anlamına geliyor. Tecrit yöntemi aslında işkence yöntemidir. İşkencenin çeşitleri var, fiziki, psikolojik. Bu zamana yayılmış bir işkencedir. Hukuki hiçbir zemini yoktur. İnsan haklarına, evrensel hukuka da aykırı bir uygulamadır. Bu tecridi fiziksel bir tecrit olarak değerlendirmiyoruz. Bir beden tecrit altına alınmıyor, zihinsel, fikirsel, ideoloji tecrit ediliyor.”

2019 yılında DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde tecride karşı bir mücadelenin başlatıldığını dile getiren Güzel “Bu direniş tüm cezaevlerine, Strasbourg, Galler, Hewlêr, Maxmur ve Amed’e yayıldı. Dışarıda da anneler eylemdeydi. Direniş aslında tecridi kırdı, İmralı kapıları aralandı. Biz buradan tekrar barış mesajları aldık, çözüme dair mesajlar aldık. Bunlar sadece Türkiye’ye ilişkin yapılan açıklamalar değildi, Ortadoğu’ya, dünyaya ilişkin açıklamalardı” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bir görüşmesinde, “İlerleyen süreçleri 30-40 günlük zaman belirleyecek” tespitine dikkat çeken Güzel, bu süre zarfında hükümetin tercihini savaştan yana koyduğunu vurguladı.

Öcalan’a yönelik tecridin devam etmesi ile Türk devletinin Rojava’ya yönelik işgal saldırılarını başlattığını da hatırlatan Güzel, şunları belirtti: “İşgal girişiminde başarılı oldu mu, olamadı. Bu işgal girişiminin tek kaybedeni Türkiye oldu diyebiliriz. Rusya’nın oradaki Kürt güçlerini zayıflatmak gibi bir hedefi vardı, Kürt kazanımlarını en aza indirmek, ABD Türkiye ilişkilerinin bozulması gibi bir hedefi vardı.

Rusya kimi hedeflerini belki gerçekleştirmiş olabilir, yine Türkiye orada bir kazanım elde edemedi, pastadan bir pay almak istiyordu. Hem Türkiye’deki ekonomik krizin üzerini kapatmak, hem de ekonomik kazanç elde etmek. Bunu açık ve net bir şekilde dile getirdi. TOKİ, inşaat sektörü. İnşaat sektörünü mültecileri yerleştirerek yapacaktı. Bunu ekonomik kazanç için yaptı. Petrol kaynağı var ekonomik kazanım elde etmek için vardı.”

Türk devletinin bölgedeki Kürt kazanımlarına saldırdığını, Kürtlerin kazanım elde etmesini istemediğini, irade olmasını engellemeyi hedeflediğini de belirten Güzel, “En önemli hedeflerinden biri de sayın Öcalan’ın Rojava’da hayat bulan demokratik ulus projesinin önüne geçmekti. Bu fikriyatı ortadan kaldırmak, halkların bir arada yaşamasını ortadan kaldırmaktı. Çünkü bu proje, ulus devletlerin yaşadığı krize çözüm bulacak bir fikriyattı” diye konuştu.

Tecridin sadece Türkiye eliyle değil, uluslararası güçlerin de eliyle devam ettiğini kaydeden Güzel, şöyle devam etti: “Eğer İmralı tecridi olmazsa, bu fikriyat hayat bulacak. Bu da ulus devletlerin yarattığı krizden çıkma anlamına geliyor. Ama ulus devletler bunu istemiyor.”

CPT’nin Öcalan’a yönelik uygulanan tecrit gündemi ile bir araya gelmesi, İmralı’yı ziyaret etmesi ve bir değerlendirmede bulunması gerektiğini de vurgulayan Güzel, CPT’nin tecride sessiz kalmasını da eleştirdi.