Hadım zaten 2017’de yasalara aykırı diye durduruldu!

“Geçen sene yasalara aykırı olduğu için yürütmesi durdurulmuş bir yönetmeliğin konusu olan ‘hadım’, bugün hükümetin çocuk istismarına karşı en popüler vaadi haline gelmiş durumda!”

Eylül ile Leyla adlı iki çocuğun art arda kaybolması, sonrasında cenazelerinin bulunmasıyla kamuoyunda ‘idam’ ve ‘hadım’ tartışmaları yeniden alevlendi. İktidarın ise yükselen bu seslere verdiği ‘ilk işimiz bu olacak’ yanıtı gecikmedi. Erken seçim öncesi yine şubat ayında gündeme gelen çocuk istismarı üzerine AKP, apar topar bir taslak hazırlamış hatta meclise sunmuştu. Ama meclis kararı seçim sonrasına bırakıldı. Şimdi MHP ile koalisyon kuran AKP yeni bir yasa tasarısını onaylamak üzere. Şubat ayında gündeme gelen ve birçok tepkiye sebep olan tasarı bu defa ‘Kimyasal Hadım’ yani kastrasyonu da içeriyor.

Gazeteci- Yazar Sevda Karaca daha önce hadımın 26 Temmuz 2016’da “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı İşlenen Suçlardan Hükümlü Olanlara Uygulanacak Yöntemleri İçeren Yönetmelik”le düzenlendiğini fakat Türkiye Psikiyatri Derneği’nin açtığı dava sonucu yönetmeliğin yürütmesinin 2017 Ağustos’unda durdurulduğunu hatırlatıyor. Karaca ile röportajın ilk kısmında yasanın içeriğini ve olası sonuçlarını konuştuk.

Erken seçim öncesi AKP “Çocuk İstismarı Yasa Taslağı” hazırlayıp meclise sundu. Fakat gündem nedeniyle yasa tasarısının onayı yeni hükümete kaldı. Şimdiki hükümet de zaten yasayı hazırlamış olan. Kısaca hatırlayacak olursak bu yasa istismar konusunda ne gibi düzenlemeler getiriyor?

Hatırlarsınız, 12 Şubat’ta Adana 3 yaşındaki bir çocuğun bir düğünde istismar edildiği, 15 Şubat’ta da Antalya’da bir babanın 4.5 yaşındaki çocuğunu 1.5 yıldır istismar ettiği haberleri sarsıcı bir biçimde kamuoyunun gündemine gelmişti. Ne yazık ki aslında çok sık rastlanan ama üst üste gündeme gelince infial yaratan bu olaylar çocukları korumayan devlet politikalarına karşı sokaklara taşan tepki eylemlerine neden olmuştu ama bilinçli bir biçimde hükümet daha çok “idam- hadım” ekseninde tepkilerin zeminini değiştirme politikası izledi.

Artan tepkiler nedeniyle Erdoğan talimatıyla bakanlar düzeyinde bir komisyon oluşturuldu. Aslında daha önce de örneğin Ensar Vakfı’na bağlı yurtta çocukların istismar edildiği olay ortaya çıktığında meclis bünyesinde çocuk istismarını araştırmak ve politika önerileri sunmak için bir komisyon oluşturulmuştu. Ancak son komisyon, “gereken her türlü önlemi somut olarak uygulamaya sokmak” gibi iddialı laflarla Bakanlıklar nezdinde kurulunca, kamuoyu büyük beklentiye sokulmuş oldu.

Komisyon, yaptığı yasa çalışmasını iki şeyi öne çıkararak sundu kamuoyuna; “hadım uygulamasını getiriyoruz, küçük yaştaki çocukların istismarına daha ağır cezalar getiriyoruz.” E, hani Bakanlar nezdinde kurulan bu komisyon ağırlıklı olarak önleme üzerinde duracaktı?

Baskın seçim kararından bir gün önce meclise sunulması beklenen yasa taslağı, seçim süreciyle beraber rafa kaldırıldı. Şimdi, Leyla ve Eylül’ün ardından yeniden yükselen toplumsal tepkiyi hem yönlendirmek hem de bastırmak için önümüze sürdükleri “yeni yasa” aslında şubat ayında hazırlıkları az çok tamamlanan yasadan başkası değil.

Peki, yasa tasarısında farklılıklar var mı?

Taslakta çok önemli değişiklikler var. Ama tıpkı seçim öncesinde olduğu gibi, yanlış zeminlerden beslenen tepkilerin üstünde tepinerek, hadım ve idam tartışmaları arasında kaybedilen değişiklikler bunlar. Hadım ve idam tartışmaları, ‘cezaları ağırlaştırıyoruz’ lafları arasında bu yasayla yapılan şey esas olarak çocuk istismarında 12 ve 15 yaş ayrımı yaparak adeta 15 yaşın üstündeki çocukların istismarını meşrulaştırmak. Yasa ‘küçük yaştaki çocukların istismarını ağır cezalarla cezalandıracağız’ diyor; doğru, 12 yaş altındaki çocukların istismarında 40 yıla varan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları öngörülüyor. İstismar edilen çocuk 15 yaşından büyükse, “silah ve tehdit kullanılması” ve şikâyet edilmesi şartına bağlanıyor ceza; o da 2 yıldan 5 yıla kadar hapis... Neye göre, kime göre 12 yaş, 15 yaş kıstası getiriyorsunuz?

Bir başka ciddi sorun; akranlar arasındaki cinselliği tabulaştırırken, hatta ağır cezanın konusu haline getirirken, reşitlerin 15 yaş ve üstü çocukları istismarına ise ‘cinsellik’ atfediyor oluşu.

Tam olarak nasıl?

Düşünün; insan gelişiminin doğal seyrinde yer alan akran cinselliğini ‘ahlaksızlık’ olarak yaftalayıp, 40 yıla varan cezalarla cezalandırıp, 60 yaşındaki bir adamın 15 yaşındaki bir çocuğu istismar etmesini ‘reşit olmayanla cinsel ilişki’ kapsamına sokarak meşrulaştıran bir yasa yapma zihniyetiyle karşı karşıyayız... Bu örneği konuyla ilgili yazdığım bir yazıda da vermiştim; kız arkadaşı ile cinsel ilişkiye giren 15 yaşındaki çocuk 16-40 yıl hapis cezası istemi ile yargılanacak, 15 yaşını dolduran kızına tecavüz eden baba 10-15 yıl hapis cezası istemi ile yargılanacak. 11 yaşındaki öğrencisini öpen öğretmen müebbet hapis cezası ile yargılanırken, 16 yaşındaki öğrencisine tecavüz eden öğretmen 2-5 yıl ile yargılanacak ve bu da şikâyete bağlı olacak.

MEDYA YASAĞININ AMACI KAMUOYUNDAN KAÇIRMAK

Neden?

Çünkü akranlar arasındaki ilişki “ahlaksızlık”, büyüklerin küçükleri istismarı “cinsel ilişki” de ondan! Bu, 12 ve 15 yaşındaki çocukların “cinsel ilişki kurulabilir”, “evlenilebilir” olduğunu mu gösteriyor? Cevap; evet!

Yasanın bir başka ciddi boyutu ise ‘çocukların mağdur olmasını engelleme’ kisvesi altında yayın yasakları getiriyor oluşu. ‘Çocuğun yüksek yararı gerektiriyorsa soruşturmanın başlangıcında olayla ilgili basın yayın, radyo, televizyon, internette yapılan yayınların kısıtlanmasına, yayın yasağı konulmasına, içeriğin çıkarılmasına, erişimin engellenmesine karar verilir’ şeklinde bir madde yer alıyor. Bu yasağın kapsamı, içeriği, süreci ve süresi konusunda bir belirsizlik var. Ama biz biliyoruz ki o belirsizlik, kamuoyunun gözü önünden bu olayları kaçırmaya, ‘hadım da getirdik, cezaları da arttırdık, bakın nasıl da çözdük’ diyebilecekleri kadar az olayın duyulmasına, takip edilmesine neden olacak. Mesela, bir istismar olayının sonrasında ne olup bittiğini, yargı sürecinde neler yaşandığını basın aracılığıyla takip edemeyeceksiniz. Bu yasağın neresinde ‘çocukların yüksek yararı’ var?

Öte yandan bu yasa tasarısında kimyasal hadım da var. Daha önce de çok sık dillendirildi bu…

Evet, bu taslakta hadım olarak bilinen kimyasal kastrasyon da var. Türkiye’de hadım ilk kez yasal düzenlemenin konusu olmuyor, 26 Temmuz 2016’da “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı İşlenen Suçlardan Hükümlü Olanlara Uygulanacak Yöntemleri İçeren Yönetmelik”le düzenlenmişti. İlk ortaya atıldığında ‘tıbbi tedavi’ olarak ifade edildi. Türkiye Psikiyatri Derneği’nin açtığı dava sonucu bu yöntemi düzenleyen yönetmeliğin yürütmesi 2017 Ağustos’unda durduruldu. Yani geçen sene yasalara aykırı olduğu için yürütmesi durdurulmuş bir yönetmeliğin konusu olan ‘hadım’, bugün hükümetin çocuk istismarına karşı en popüler vaadi haline gelmiş durumda!

YARIN: Cinsel suçlar bireysel değil, toplumsal suçlardır