‘Halkımız devrimici halk savaşıyla tüm bu saldırıları boşa çıkaracaktır’

PYD Girê Sipî merkezi eş başkanı Sebri Nebo, DAİŞ’i nasıl ki devrimci halk savaşıyla yendilerse, Türk devletine karşı da zafer kazanacaklarını söyledi.

Türk devletinin son günlerde Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını değerlendiren PYD Girê Sipî merkezi eş başkanı Sebri Nebo, Türkiye’nin bölge halkından DAİŞ yenilgisinin intikamını almaya çalıştığını ifade ederek “Devrimci halk savaşıyla biz nasıl ki, DAİŞ’i yendik, bu günde Türk devletine karşı zaferi kazanacağız. Bunun iyi bilinmesi gerekir” dedi.

TÜRK DEVLETİ DAİŞ YENİLGİSİNİN İNTİKAMINI ALMAYA ÇALIŞIYOR

Uzun zamandır Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye alanlarına yönelik saldırı tehditleri vardı. Son bir kaç gündür de özellikle savaş uçaklarıyla yoğun saldırılar oluyor. Sizce bu saldırıların arka perdesinde ne var?

Son bir kaç gündür Türk devletinin bölgeye yönelik saldırıları yoğunlaştı. Ancak, Türk devletinin saldırıları ve tehditleri her zaman vardı zaten ve işgal planlarını uzun zamandır gerçekleştirmek istiyordu. Geçen süreçte bu işgal planını gerçekleştirmek için, istediği onayı alamamıştı. Ama bu sonda öyle görünüyorki istediği onayı almış. Ancak şunu belirtmek gerekir, bu gün bölgede bulunan devletler özellikle Rusya ve koalisyon başından beri Türk devletinin tüm yaptıkarına karşı sessizler. Bu saldırılardan önce de bölgede Türk devletinin bir çok saldırıları oldu, katliamlar yaptı. Dibis köyünde katliam yaptı, yine Sefawiyê köyünde katliam yaptı. Bu katliam yaptıkları bazı yerler Girê Sipî ile arasında 40-45 km var. Fakat bu katliamlar olduğu zaman bu devletlerin Türk devletine karşı herhangi bir tavrı ortaya çıkmadı.

Son olarak Türk devleti 20 kasım gecesi tüm bölgeye yönelik bir hava saldırısı başlattı. Bu saldırılarda bir çok sivil hayatını kaybetti. Ancak, biz daha önce de dile getirdik. Türk devleti Kuzey ve Duğu Suriye’ye karşı topyekün yok etme savaşı başlatmıştır. Ayrıca bu saldırılar sadece askeri boyutta gelişmiyor. Bir süredir Fırat suyunu kesmesi, yine bu son saldırılarda halkın buğday depoları hedef alınıyor, elektirik santrelleri hedef alınıyor, çocuk hastanesi hedef alındı, Türk devletinin asıl amacı bölgeyi boşaltmak. Aslında Türk devletinin bu planı DAIŞ ile başladı. Başta bu planlarını DAIŞ yoluyla gerçekleştirmek istedi. DAIŞ eliyle bölgeyi boşaltıp kendi işgalini bu şekilde gerçekleştirmek istedi. Ancak, bu planı gerçekleşmedi. Tüm imkanlarını DAIŞ için seferber etmesine rağmen istediği sonucu elde edemedi. Bundan dolayı bu gün Türk devleti bölge halkından DAIŞ intikamını alıyor. Yine bölgeyi boşaltıp istediği şekilde bölgeyi işgal etmek ve bölgede istediği şekilde demografik yapıyı değiştirmek istiyor. Yine Türk devleti içerde çok büyük bir kriz yaşıyor. Seçimler yaklaşıyor, kendi iç siyasetinde büyük bir sıkışmışlık yaşıyor. DAIŞ döneminden bu yana yürtüttüğü dış siyasetinde sıkışmış, bu nedenle her türlü yöntemi kullanarak bölgede özerk yönetim adına geliştirilecek her türlü gelişmenin önüne geçmek istiyor. İstanbul’da gerçekleştirdiği tiyatro bunun sonucudur. Kendine saldırı gerekçelerini bu şekilde yaratmaya çalışıyor.

ULUSLARARASI TOPLUM SESSİZ

Bu saldırılarda Rusya ve koalisyonun rolü nedir?

Bölgede bulunan devletler birebir bu saldırıların ortağıdırlar. Yapılan saldırıların çoğu Amerika’nın üslerine yakın yerlerdir. Derik ve diğer yerlerde Amerika var. Yine Şehba, Kobanê, Eyn İsa bu yerlerde de Rusya var. Hakan Fidan ve Eli Memluk görüşmeleriyle bu plan zaten yapılmıştı. Şam hükümeti de bölgenin boşalmasını istiyor. Şam hükümeti Şehba’daki kamplara ekmek ve ilaç gibi temel ihtiyaçların geçmesini engelliyor. Türk devleti de uçaklarla, havan ve toplarla halka saldırıyor. Bu şekilde ortak alınmış bir karar var. Bu şekilde bölge halkını göçe zorlamak istiyorlar.  Diğer taraftan Türk devleti kendi içindeki mültecileri zorla sınır dışı ederek Efrîn ve diğer işgal bölgelerine gönderiyor. Bu şekilde Türkiye’de halka mültecileri çıkarttığını göstermeye çalışıyor. Ancak Türkiye halkınında şunu bilmesi gerekir.  Erdoğan yıllarca göçmenler üzerinde siyaset yaparak, dış devletlere karşı bunları elinde koz olarak kullandı. Şimdi ise aynı siyaseti Türkiye halkları üzerinde yapıyor. İstanbuldaki patlama bunun göstergesidir. Erdoğan kendi emellerini gerçekleştirmek için yapamayacağı kirli oyun yoktur.

Uluslararası devletler ise Erdoğan’ın tüm yaptıklarına sessiz kalıyorlar. Son yedi aydır, Zap, Avaşin’de yürütülen bir savaş var. Tüm bunlar birbirleriyle bağlantılıdır. Topyekün Kürt halkını yok etme, imha etme hedeflenmiştir. Yine Kuzey ve Doğu Suriye halklarının tümünü yok etmeyi hedefliyor Türk devleti.  Şimdiye kadar Türk devleti binlerce kez kimyasal silah kullandı. Kürtlere karşı Türk devleti şimdiye kadar uluslararası düzeyde yasak olan tüm silahları kullanmıştır. Uluslararası hukuka göre yasak olan ve Türk devletinin de bunda imzası olmasına rağmen, aylardır kürtlere karşı bu yasaklı silahlar kullanılıyor. Ama şimdiye kadar hiçbir uluslararası devlet Türk devletinin bu yaptıklarına karşı ciddi bir tavır sahibi olmamıştır. Çünkü bu devletlerde onun ortağıdır. Onların onayı olmadan zaten Türk devleti bu silahları kullanamaz. Bu silahlar nereden geliyor? Hepsi NATO silahıdır. Türk devleti onlardan almıştır ve tereddüt etmeden kullanıyor.

TÜRK DEVLETİNE KARŞI ZAFERİ KAZANACAĞIZ

Yıllarca DAİŞ’e karşı mücadele eden halk, şimdi Türk devletinin saldırılarının tehdidi altında ve her gün katlediliyor, uluslararası topluma karşı neler söyleyebilirsiniz?

Halkımız içinde şunu söylemek istiyorum. Bu savaş devam edecektir. Halkımız bu devletlerin hiç birinden bir şey ummasınlar. Biz devrimin 12. yılındayız. Bugüne kadar bu devletlerin Kürt halkı ve bölge halkı için yaptıkları hiç bir şey olmamıştır. Uluslararası devletler, kendini insan hakları ve hukuk savunucuları olarak tanıtan devletler vs halkımız bunların hiç birinden bir şey ummasınlar. Tek bir örnek verelim, Önder Apo yıllardır ağır tecrit koşullarında tutuluyor. CPT güya bu hakları savunmak için var olduğunu söylüyor. Ama şimdiye kadar hiç bir şey yapmadı. Önder Apo’nun avukatları şimdiye kadar onunla tek bir görüşme yapamıyorlar. Demek ki her yönden, topyekün bir imha savaşı başlatılmış. Halkımızda bunun farkında olması gerekir. Bizim varlığımız savunmamızdır. Zaten önümüzde tek bir seçenek kalmış. Kendi kendimizi savunmak. Tüm alanlarda, her yerde devrimci halk savaşı temelinde direnişimizi büyütmemiz gerekir. Kendi varlığımızı korumanın tek yolu budur.

Bu anlamda tüm dünyadaki demokrat, aydın ve demokrasi yanlılarına sesleniyoruz. Harekete geçmeleri gerekir. Bu halk tüm dünya adına, DAİŞ gibi bir terör belasına karşı savaştı, tüm halkları bu barbarlara karşı korudu ve büyük bedeller ödedi. Ama bu gün neden bu halka karşı yapılanlara karşı bu kadar sessizler. Bu halkın ödülü bu mu? Bu halkın yaşam yerlerinin bombalanıyor, hastane, elektirik santrelleri ve buğday depoları bombalanıyor, halkın çocukları katlediliyor ama bu devletler sadece bakıyor. Çünkü, bu devletlerin hepsi çıkar devletleridir. Kendi çıkarları için yapmayacakları şey yoktur. Halkların kanı üzerinde kendilerini yaşatıyorlar. Halkımızda bunu iyi bilmelidir. Kendi savunmalarını kendileri yapmalıdır.

Yine biz tüm özgürlükçü, barış yanlısı ve çözüm isteyen tüm kesimlere sesleniyoruz. Bunlara karşı tavır sahibi olmaları gerekiyor. Yine şunu belirtelim tüm bu sorunların, kriz ve kaosların tek çözümünün anahtarı Önder Apo’dur. Önder Apo özgürleşmesi halkların özgürleşmesidir. Önder Apo özgürleşmeden hiç bir çözüm olamaz. Halkımızın da kendini bu savaşa karşı hazır olması gerekir. Devrimci halk savaşıyla biz nasıl ki, DAİŞ’i yendik, bu günde Türk devletine karşı zaferi kazanacağız. Bunun iyi bilinmesi gerekir. Halklar katliamlarla bitmez. Bizler savaş sevici değiliz. Her zaman barış için çağrımız olmuştur. Ancak, eğer devletler bizi yok etmek, imha etmek için üstümüze gelirlerse bizde kendi savunmamızı sonuna kadar yaparız. Bu anlamda biz halklar olarak, Kuzey ve Doğu Suriye’deki tüm halklar olarak kendimizi devrimci halk savaşı için hazırlamalıyız. Dışarıdaki halkımızda sürekli olarak sokaklarda ve meydanlarda olmalılar. Bizler kendi öz savunmamızı ve meşru savunma hakkımızı sonuna kadar yapacağız.