Halkın gözlerinde umut oldu
Dürüst, sade ve olgun kişiliğiyle yoldaşları tarafından sevilen Dijwar Tolhildan, cesur ve yiğit bir savaşçıydı. Savaş tünellerinin büyük emektarı, halkının gözlerindeki umut oldu.
Dürüst, sade ve olgun kişiliğiyle yoldaşları tarafından sevilen Dijwar Tolhildan, cesur ve yiğit bir savaşçıydı. Savaş tünellerinin büyük emektarı, halkının gözlerindeki umut oldu.
Ateşin ve güneşin çocukları uyanmıştı ölüm uykusundan. Ölü toprağı üzerinden atarak, sömürge zincirlerini parçalayarak, doğdukları topraklara yeniden onuru ve özgürlüğü armağan ediyorlardı. Özgürlük çiçekleri yeniden boy verirken, canları ve kanlarıyla yeni bir diriliş destanı yazıyordu güneşin çocukları. Sırtını dağlara yaslayarak bir halkın onur mücadelesini yürütüyordu gerilla. Zulme başkaldırının, özgür yaşamın adı oluyordu. Gerilla, anaların duası, çocukların ütopyası, yaşlıların gözlerindeki umudu, ateşin ve güneşin çocuklarının kavgasıydı. Güneşe yoldaş olmak ve onun ışığıyla yeryüzünü aydınlatmak demekti gerilla. Kurdistan’da zulme karşı başkaldırmak, katledilen halkı için intikam yeminleri ederek dağlarda yol almak demekti gerilla. Tıpkı Dijwar Tolhildan (Mustafa Yalçınkaya) gibi…
YÜREĞİNDE ÖFKE YARATTI
Dijwar, insanlığın kutsal toprakları olan ve Nemrutlara başkaldıranların kutsal mekanında Urfa’nın Halfeti ilçesinde dünyaya gelir. Özgürlük Hareketi’nin ilk filizlendiği yerlerden biri olması yurtseverliğin köklerini bu topraklarda daha da derinleştirir. Dijwar bu değerlere sahip yurtsever bir ailede büyür. Ailesinden öğrendiği yurtseverlik, onu toprağına daha çok bağlarken, çocukluğunu geçirdiği köyünde toplumsallığın en güzel hallerini yaşar. Kendi diliyle konuşur, kendi diliyle direniş destanları dinler. Sömürge okullarına gidinceye kadar tüm oyunlarını, sevinçlerini kendi diliyle yaşar. Sömürge okullarına gidince dilini konuşamaması ve ana dilinin yasaklanması yüreğinde öfke yaratır. Her şeyi ile ona yabancı olan bu dilde kendisini, toplumunu bulamaz. Kendi dilinde yaşadığı sevinçler, oyunlar bu dilde anlamsızlaşır. Annesinin anlattığı destanların güzelliği, büyüleyiciliği yoktur bu dilde.
KÜRDİSTAN’A OLAN ÖZLEMİ BÜYÜR
İlk kavgası da çatışması da bu dil ile başlar. Bu çelişkiler kendisiyle birlikte her geçen gün büyür. Yüreği okulda anlatılan Türk’ün sahte kahramanlık hikayeleri ile değil, annesinin anlattığı gerçek kahramanlık hikayeleriyle çarpar. O hikayelerde kendini, toplumsallığını bulur. Hikayelerindeki kahramanlar gibi yüreği dağlarda çarpar. Sırtını dağlara yaslayarak büyük bir kahramanlık savaşı yürütüyordu gerilla. Onun kavgası her gencin yüreğindeki ateşi daha da harmanlıyordu. Dijwar da yüreğindeki ateşi büyütenlerdendi. Rojava’da yaşanan devrim, içindeki ateşi büyüttükçe, özgürlüğe ve dağlara olan sevdası daha da büyüyordu. Büyük bir destanın yazıldığı böylesi bir süreçte köşede kalıp beklemek onun için onurunu terk etmekti.
Devrimin ruhu ile çalışmalar yürütür. Yürüttüğü çalışmalar esnasında defalarca gözaltına alınır. Düşmanın baskıları ona geri adım attırmaz ve çalışmalarını aksatmadan sürdürür. Yaşadığı sağlık sorunlarından dolayı dağlarla buluşması çok istese de o süreçte gerçekleşmez. Bir süre Avrupa alanında da çalışmalar yürüterek Avrupa’da yaşayan gençlerin Özgürlük Hareketi’yle buluşmasında rol oynar. Kapitalist modernitenin yarattığı yaşama tanıklık ettikçe köklerine daha çok bağlanır. Avrupa’da geçirdiği her saniye onun Kürdistan dağlarına olan özlemini daha da artırır.
2019’DA ÖZLEMİ BİTER
2019’da özlemi biter ve dağlara doğru yol alır. Dijwar 2019’da buluştuğu dağlara coşkuyla, sevdayla yürür. Dağlara geldiği ilk andan itibaren kendini yeniden yaratmayı ve bir gerilla olarak kendini çabuk geliştirmeyi esas alır. Gördüğü yeni savaşçılar eğitimi onu dağ yaşamına daha çabuk adapte eder. Yeni savaşçılar eğitiminden sonra düzenlemesi Garê alanına olur. Garê alanında çalışmalara dahil olan Dijwar, pratikte kendini çabuk geliştirir. Yürüttüğü tüm çalışmalarda başarıyı esas alır. Çalışmalarındaki hassasiyet, yaşamdaki duruşu yoldaşlarında güven duygusu yaratır. Sadece söz de değil, ruhunda PKK’nin yoldaşlığını yaşar ve gittiği her yerde bu yoldaşlığı yaşatmayı esas alır. Onun için PKK’yi sevmek, Önder Apo’nun militanı olmak ve fedaice yaşama katılmak demektir.
EGÎDÇE YAŞAMAK VE SAVAŞMAK
Mütevazi, sade ve samimi yaklaşımları dağlarla ve yoldaşları ile onu daha çabuk bütünleştirir. Rêber Apo’nun ideoloji ve felsefesi temelinde kendini sürekli olarak derinleştirmeyi esas alır. Kendini Apocu çizgide derinleştirdikçe sistemin yarattığı kişiliği ve onun eril zihniyetini bir bir aşmaya başlar. Kadın arkadaşlarla ilişkisinde her zaman kadın özgürlük çizgisini esas alarak yaklaşır ve yoldaşlık ilişkilerini geliştirir. Dağlarda Egîdçe savaşmak ve Egîdçe yaşamak ister. Bunun için kendini sürekli olarak savaşın yoğun yaşandığı alanlara önerir. Zor alanlarda pratik yürüterek iradesini savaşla daha da bilemek ister. Dijwar, Rêber Apo ile yoldaşlığı kendine esas alarak ve onun yolunda Egîdçe yürümeyi amaçlar. Zor koşulların büyük kişilikler yarattığını bilerek tüm zorlu çalışmalara dahil olur.
UMUT VE ZAFER HEP YEŞERECEK
Savaş tünellerinin yapımında büyük bir inanç ve disiplinle çalışma yürütür. Yeni dönem savaş tarzına yoğunlaşarak bir gerillanın her alanda kendini geliştirerek emek harcaması gerektiğini bilir. Savaş tünellerinde emek harcamak, sürecin ruhunu anlamak ve ona göre bir duruşun sahibi olmak demektir. Büyük bir inançla ve sürekli olarak yoldaşlarına moral vererek, onları motive ederek çalışmalarını sürdürür. Onun yanında yoldaşları yorgunluğu da zorluğu da unutur. En zor işe, en ağır göreve, ilk kendini öneren odur, zorlukları kendine, kolaylıkları yoldaşlarının payına düşüren dağlı bir yürektir. Dijwar, yüreğinde biriktirdiği tüm güzellikleri yoldaşıyla paylaşarak, yüreğini büyütenlerdendir. Onda Apocu ruhun fedailiği büyüdükçe, yaşamdaki duruşuyla yürekleri fetheden bir dağlı savaşçı olur. Sadece yoldaşlarının değil, halkının da gözlerindeki umut ve inançtır. Dijwar gibi büyük savaşçı yürekler oldukça bu topraklarda yeşeren tek şey umut ve zafer olacaktır.