Hamurcu: Gün hesap sorma günüdür!
Hatay deprem kriz koordinasyonunda yer alan depremzede öğretmen Ersin Hamurcu, göç edenlere geri dönme çağrısı yaparak, “Gün enkaz altında bırakılanların, gelmeyen yardımların hesabını sorma günüdür” dedi.
Hatay deprem kriz koordinasyonunda yer alan depremzede öğretmen Ersin Hamurcu, göç edenlere geri dönme çağrısı yaparak, “Gün enkaz altında bırakılanların, gelmeyen yardımların hesabını sorma günüdür” dedi.
Hatay’da depremin üzerinden 45 gün geçmesine rağmen hâlâ yurttaşların temel ihtiyaçları giderilmiş değil. Maraş merkezli ilk iki büyük depremin ardından siyasi parti, demokratik kitle örgütleri ve meslek örgütleri tarafından örülen dayanışmayla gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılayabilen depremzedelerin en önemli ihtiyaçlarının birinci sırasında yine barınma yer alıyor.
HATAY’DA BARINMA SORUNU SÜRÜYOR
Depremlerin ardından bir de sel felaketinden etkilenen illerde özellikle barınma ihtiyacının ne kadar önemli olduğunun bir kez daha ortaya çıkmasına rağmen devlet ve iktidar bu sorunu çözmek için ciddi bir adım atmıyor. Yağmurun etkili olduğu deprem bölgelerinden Hatay’da halkın barınma sorununu çözmek için deprem kriz koordinasyonu çabalıyor. Koordinasyonun içinde yer alan depremzede öğretmen Ersin Hamurcu, ANF’ye konuştu. Samandağ Sutaşı Defne Değirmenyolu ve Antakya Ekinci mahallelerinde sokakta kalan insanlar için konteyner sağlayan Hamurcu, deprem bölgelerinde en birinci sorunun barınma olmaya devam ettiğini vurguladı.
‘YARDIMLARDA CİDDİ BİR YAVAŞLAMA VAR’
Hatay’lı olan Hamurcu, Maraş merkezli ilk iki büyük depremin meydana geldiği günden bu yana halkın ihtiyaçlarını karşılamak için çabalıyor. Hatay’da günlerce adeta cehennemi yaşadıklarını anımsatan Hamurcu, depremin ilk iki günü devlet olsun, AFAD olsun hiçbir yardım gelmediğini, GSM şebekelerinin kesildiğini, insanların kendi tırnaklarıyla kazıyarak enkaz altındaki yakınlarını çıkarmaya çalıştığını hatırlattı. İlk iki büyük depremden üç gün sonra Türkiye halkının seferberlik ilan etmesiyle halkın giyecek, gıda gibi ihtiyaçlarına kavuştuğunu kaydeden Hamurcu, ancak gelinen noktada o yardımlarda da ciddi bir yavaşlama olduğuna işaret etti. Şu anda insanların sadece çadır ve temiz su değil, çok ciddi erzak sıkıntısı da yaşadığına dikkat çeken Hamurcu, dayanışmada sürekliliğin çok önemli olduğunun, bu anlamda deprem bölgelerinde yaşanan mağduriyetin unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.
‘İNSANLAR YAĞMUR VE ÇAMUR İLE CEBELLEŞİYOR’
Birçok mahallede barınmanın ciddi bir sorun olmaya devam ettiğini vurgulayan Hamurcu, depremlerden sonraki ilk haftalara nispeten insanlar çadırlara kavuşsa da hâlâ çok sayıda yurttaşın bu konuda mağdur olduğunu söyledi. Dağıtılan çadırların ise çok kalitesiz olduğunu anlatan Hamurcu, insanların yağmur ve çamur ile cebelleştiğini kaydetti. İhtiyaç sahiplerine evlerinin önünde konteyner sağlamaya çalıştığını belirten Hamurcu, şu ana kadar 10 konteyner dağıttığını, 40 konteynerin daha gelmesini beklediğini aktardı.
‘İNSANLAR MECBUREN GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALDI’
Bu süreçte maalesef çok sayıda insanın Hatay’dan göç etmek zorunda kaldığını hatırlatan Hamurcu, “Barınma, hijyen, sağlık, ulaşım, eğitim olanakları olmadığı için insanlar mecburen göç etmek zorunda kaldı. Çadır kentler ise birbirine bitişik bir şekilde inşa edildiği için en ufak bir salgında insanlar kırılacak. O yüzden çadır kentlere kimse gitmek istemiyor” diye konuştu.
Göç edenlerin de gittikleri yerde barınma sorunu yaşadığına işaret eden Hamurcu, otellere yerleştirilenlerin sezon başlıyor denilerek odalardan çıkarıldığını belirtti. Şu anda barınma, sağlık, eğitimin en önemli sorunlar arasında yer aldığını vurgulayan Hamurcu, insanların zaten salgın döneminde aksayan eğitimden çocuklarının daha fazla uzak kalmalarını istemediği için de başka illere göç etmek zorunda kaldığını ifade etti.
‘İNSANLAR ÖDEDİKLERİ VERGİLERİN, EMEKLERİNİN KARŞILIĞINI ALAMADILAR’
Devlet ve iktidar tarafından yardımların zamanında getirilmemesinin bilinçli bir politika olduğunu düşündüğünü ifade eden Hamurcu, insanların şehir merkezini terk etmesini, bölgenin boşaltılıp, afetin Türkiye’nin gündeminden çıkmasını istediklerini kaydetti. İnsanların bu süreçte çok yalnız bırakıldığını hatırlatan Hamurcu, şöyle konuştu: “Burada özellikle Asi Nehri'nin bu verimli topraklarının üzerinde yaşayan insanların yalnız kaldıklarını, terk edildiklerini, ödedikleri vergilerin, bugüne kadar verdikleri emeklerin karşılığını alamadıklarını düşünüyorum. AFAD arama kurtarma faaliyetlerine ilk iki gün gelmediği gibi, çadır da yollamadı. Şu ana kadar ben mahallelerde doğru dürüst AFAD çadırı görmüş değilim. Önce kayıt yaptırın dediler, insanlar kayıt yaptırdılar; daha sonra Hatay stadyumu gibi çadırların dağıtıldığı merkezleri öğrendiler, ancak bu defa da AFAD yetkilileri, ‘Veremeyiz, muhtarınızla gelin’ koşulunu öne sürdüler. Sadece gözle görünür merkezlere çadır kentler kuruldu.”
‘GÖÇ ETMEK ÇÖZÜM DEĞİL!’
Göç etmenin hiçbir soruna çözüm olmadığını vurgulayan Hamurcu, halka memleketlerine geri dönme çağrısında bulundu. Günün hesap sorma günü olduğunu kaydeden Hamurcu, şunları kaydetti: “Burayı terk etmek çözüm değil. Dayanışma içinde her şeyin üstesinden gelmek için çalışabilir, bir arada durabiliriz. Unutmamak gerekir ki burada bizi sömüren horlayan, gelen çadıra erzaka el koyan güç başka şehirlerde bize neler yapmaz. Ele muhtaç zavallı ezik depremzedeler haline getirir. Doktorlar, öğretmenler çeşitli meslek örgütleri ihtiyaçlarımızı karşılamak için, bize destek olmak için seferber olmuş durumdalar. Durumlar düzelsin, geleceğiz demekle olmaz. El ele verip biz düzelteceğiz. Burası bizimse birilerinin adımıza hayat kurmasını beklememeliyiz. Halihazırda bölgesel okulları açıyor, sağlık noktaları oluşturuyor, konteynerlerimizi yapıyoruz. Hem de bozgunculara, fırsatçılara rağmen. Hep birlikte, hep beraber yapıyoruz, umut dolu yarınımızı düşünerek yapıyoruz. Siz de gelin sizinle de beraber yapalım. Sabırla, inançla gelin bu toprakların bereketine, Antakya'nın tarihine inanarak gelin. Biz kurmaz, biz ayağa kaldırmazsak bu şehri, başkalarını bulacağız döndüğümüzde. Yarın çok geç olacak. Gelin bu oyunu bozalım. Gelin bozgunculardan hesap soralım. Bugün enkaz altında bırakılanların, yapılmayan yardımların hesabını sorma günü. Başka illerde yalnız kalmışken ve kimse sana el uzatmıyorken neyin hesabını sorabilirsin? İnsanların geri dönmesi lazım.”