Hamzaoğlu: Barışı halklar getirecek

Bakırköy’de düzenlenen mitingde konuşan HDK Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu, barışın emek isteyen bir şey olduğunu söyledi ve “Barışı halklar getirecek” dedi.

1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İstanbul Bakırköy'de bulunan Özgürlük Meydanı’nda miting düzenlendi. Mitingde Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Sezai Temelli konuşma yaptı. Binlerce kişi Grup Vardiya’nın ‘Umut dimdik ayakta’ ezgisine hep bir ağızdan eşlik etti.

AKP’Lİ BELEDİYENİN İŞTEN ÇIKARDIĞI EMEKÇİLER DE ALANDAYDI

AKP’li Zeytinburnu Belediyesi’nin işten çıkardığı ve 152 gündür belediye önünde direnişte olan Kenan Güngördü binleri selamladı. Güngördü, “Hiçbir baskı ve zulüm barış mücadelesinden alıkoyamaz bizi. Ey yöneticiler bu meydana ses verin, bu ses acının sesidir, barışın sesidir. Sizden korkmuyoruz, sizden korkmadık, diz çökmedik ve çökmeyeceğiz. Kutsal mekanlarımıza saldırıyorlar, tarihimize saldırıyorlar. Herkes saldırılara karşı sessiz. Yüzbinlerce emekçi bir gecede işlerinden edildi. Kimi intihar etti, kimi kader dedi, kimseden çıt çıkmadı. Bir gecede işimiz, ekmeğimiz elimizden alındı. KHK’ler gidecek bizler kazanacağız. Bizler ölümden korkmadık, korkmayacağız. Kapitalizm korkuyor ve saldırıyor. İnsanlar artık ayağa kalkmalıdır. İktidara sesleniyoruz. Bize karşı polisi değil, yargıyı harekete geçirin. Kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz. İnatla barış diyeceğiz” diye konuştu.

Güngördü’nün ardından “Direne direne kazanacağız” sloganlarının kesilmediği mitingde, “Savaş sağlık sorunudur” dediği için 6 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen HDK Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu bir konuşma yaptı.

HAMZAOĞLU: BARIŞ EMEK İSTER

Hamzaoğlu’nun konuşmasından satır başları şu şekilde:

“Hepimizin dünya barış günü kutlu olsun. Ancak bazılarını rahatsız etti. Birleşmiş Milletler iki defa bugünü değiştirdi. Dünya barış gününde barış çanını çalmakla yetiniyorlar. Bugünde çan çalmakla yetinilmez. Barışı halklar getirecek. Barış bilgisayar oyunu değil. Bir gün silahlar sussa 2004 insanın sakat kalmasını engelleyebileceğiz. Bir günde 179 insanın ölümünü engelleyebiliriz. Savaş karşıtlığı artık bir görev değil, savaş karşıtlığı artık insan olmanın bir özelliğidir. Savaşlarda kaybettiklerimizi geri getirmenin bir imkanı yoktur. Devletlerin hepsi kayıt dışı haline geldi. Ocak 2018’den Temmuz 2018’e kadar 2016 kadın öldürüldü.

Bir an önce Suriye savaşına son verilmeli. Bizler bir an önce oradaki savaşın sonlandırılması için söz söylemeliyiz. Bu topraklara barış gelecekse Suriye’deki savaşa sessiz kalmakla olmaz. Orası içinde barış istemeliyiz. Bu ülkenin insanları etnik kimlikleri, ana diliyle, inancıyla hiçbirinden bir adım geri kalmadan yaşadığı zaman bu topraklara barış gelecek. Toplumsal eşitlik için mücadele etmekte bir görev değil, bir niteliktir.

Barış emek ister. Nasıl ki bu topraklarda müzakere sürecinde halklar dostluğunu, barışı anımsadıysa bundan sonrası içinde yaşasın barış, yaşasın barış, yaşasın barış.”

TEMELLİ: DOST VE DÜŞMAN BİLSİN Kİ MUTLAKA KAZANACAĞIZ

Hamzaoğlu’nun ardından HDP Eş Başkanı Sezai Temelli halkı selamlayarak konuşmasına başladı. Temelli’nin konuşmasından satır başları şu şekilde:

"Dün Amed’teydim. Amed’ten, Botan’dan size selamlar getirdim, direniş, mücadele getirdim. ‘Direnerek kazanacağız’ diyerek mücadelemizi sürdüreceğiz. 79 yıldır dünyanın her yerinde faşizme karşı mücadele sürüyor. Şimdide Kürdistan’da, bu coğrafyada barış mücadelesi sürüyor ve sürecek. Dost ve düşman bilsin ki mutlaka kazanacağız.

Bu faşist rejim çaresizlikten ne yapacağını bilmiyor. Sanıyor ki alanları kapatarak bu mücadeleyi durduracak. Selam olsun Cumartesi Anneleri’ne, Barış Anneleri’ne. Tam da mücadelenin kendisidir Cumartesi ve Barış annelerinin mücadelesi. Barış sevgidir, barış emektir, barış gelecektir. Bizim sevgimizi, emeğimizi, geleceğimizi çalmak istiyorlar. Vermeyeceğiz; Musa Anter, Vedat Aydın gibi… Bunu böyle bilsinler.

1 Eylül Dünya Günü'nde savaştan, ölümden konuşuyoruz. Barış ancak bizim mücadelemizle, direnişimizle, kararlı yürüyüşümüzle mümkündür. Onun için tek adama karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Emekçiler, kadınlar, Kürt halkı, Türk halkı, bu ülkede mağdur olmuş tüm kesimler bu mücadeleyi büyüteceğiz.

Bu savaş tecrit ile başladı, tecridin son bulması ile bitecek. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit bir savaş politikasıdır. Bugün Türkiye iki fotoğrafa çok iyi bakmalıdır. Biri 2013 ile 2015 yılları arasında Sayın Öcalan’ın ördüğü fotoğraf ile diğeri de 2015 Suruç ile günümüz arasını ören hükümetin oluşturduğu fotoğraftır. İki fotoğraf Türkiye’yi çok iyi özetliyor. Onun için tecride bir an önce son verin.

Savaş her yerde. Savaş işimizi, geleceğimizi çalıyor. Savaş çocuklarımızı çalışıyor. Onun için tecride karşı çıkmak geleceğimize sahip çıkmaktır.

Tüm siyasi tutsaklar onurumuzdur, yoldaşımızdır. Binlerce siyasi tutsak adına buradan selamlarımızı Edirne’ye Selahattin Demirtaş’a, Kandıra'ya gönderiyoruz. Onlar özgür oluncaya kadar bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.

Bu zulüm, bu savaş her yerde. Koçer Özdal ellerinde kelepçe ile vefat etti. Binlerce hasta tutsak var. 350’si ölüme terk edilmiş. Bu iktidar onların bedeni üzerinden intikam alıyor. Bir an önce tedavileri yapılmalı, özgürlüklerine kavuşmalılar.

O kadar şiddetten medet umar hale gelmişler ki cenazelere bile saldırıyorlar. İnsanlar cenazelerini istediklerini gibi defin etmesine izin vermiyorlar. İşte Nusaybin’de yaşanan durum. Ailenin cenazesini nereye defin edeceğine bile izin vermiyorlar. Bu nasıl faşizmdir.

Bugün sadece savaş bölgesindeki insanlar değil, Türkiye’nin her tarafındaki insanlar bedel ödüyor. Ama en ağırını Kürt halkı ödüyor. İşte Efrîn. Efrîn’de ÖSO çetelerinin neler yaptığını tüm dünya izliyor. Bugün Efrîn’de yaşananlara ses çıkarmayanlar İdlib de savaşı derinleştiriyor. Savaşa karşı çıkanlar Silivri’de şarbon olarak sizi bulur, iş cinayeti olarak, kadın cinayeti olarak gelip sizi bulur.

Tüm Türkiye halklarını, demokrasi güçlerini bu iktidarın baskı politikalarına karşı çıkmaya çağırıyoruz. Biz önlerimize örülmüş bu duvarları yıktıkça hangi iktidar karşımıza çıkacak.

Bu yerel seçimler bu işin ikinci turu olsun. Biz yürüdükçe barışın yolu açılır, biz yürüdükçe demokrasi gelir bu ülkeye, biz yürüdükçe tecrit yıkılır.”

Temelli'nin konuşmasının ardından miting, Bajar’ın seslendirdiği parçalar eşliğinde çekilen halaylarla, sona erdi.