HBDH Avrupa: Tecride karşı mücadeleyi yükselteceğiz
15 Şubat Komplosu'na karşı açıklama yapan HBDH Avrupa Komitesi, "Tecride karşı mücadeleyi yükselteceğiz" dedi.
15 Şubat Komplosu'na karşı açıklama yapan HBDH Avrupa Komitesi, "Tecride karşı mücadeleyi yükselteceğiz" dedi.
Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Avrupa Komitesi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük 15 Şubat Komplosu'nun yıl dönümü vesilesilye yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, "Abdullah Öcalan yoldaş 15 şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde uluslararası hukuk ve uluslararası sözleşmelerin çiğnendiği koşullarda tutuluyor. AKP-MHP faşist iktidarının emriyle ağırlaştırmış tecridi dün de bugün de HBDH olarak hiçbir şekilde kabul etmedik, etmeyeceğiz. Tecride karşı mücadelemizi yükselteceğiz. HBDH olarak bu tecridi parçalama sözümüzü bir daha yeniliyoruz" denildi.
'ABDULLAH ÖCALAN ŞAHSINDA KÜRTLER VE ÖRGÜTLÜ YAPILAR TASFİYE EDİLMEK İSTENİYOR'
Açıklamada şunlar da kaydedildi:
"İmralı'da özel olarak oluşturulmuş bir yapı, PKK Önderi A. Öcalan yoldaşı tasfiye etme, buradan da Kürt halkının mücadelesini, Kürt ulusal özgürlük hareketinin, gerillasının iradesini kırma, yok etmeyi amaçlanmaktadır. Amaçlanan sadece bu da değildir. Kürt ulusal özgürlük güçlerini, önderliğini tasfiye ettikten sonra Türkiye devrimcilerini, demokratlarını, kadınlarını, Alevilerini ekolojistlerini, işçilerini ve tüm ezilen örgütlü yapılarını dağıtmak, yok etmek olduğu kesindir.
'İKTİDARIN KÂR-RANT HIRSI BİNLERCE KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ'
AKP-MHP faşist iktidarı ekonomik, siyasi, askeri başta olmak üzere her alanda kriz yaşadığı, seçimlere yoğunlaştığı bu süreçte büyük bir felaketle karşı karşıya kaldı. 6 Şubat günü merkez üssü Maraş'ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen ve 10 ili de kapsamına alan deprem sonucu halkımızın binlercesini kaybetmiş bulunuyoruz. En son haberlere göre ölü sayısı 30 bine yaklaşmış, yaralı sayısı ise 80 bini aşmış, 200 bin insanımız hâlâ enkaz altındadır. Gecekondular, apartmanlar, hastaneler ve binlerce bina halkımıza mezar olmuştur. Bu depremin sebebi salt doğal afete yüklenip bu katliamın içinde çıkılamaz. Hele Faşist şef Tayyip’in söylediği ‘kaderde var’ demagojisinin hiç de sonucu değildir. Ölümler ve binaların yıkımı faşist iktidarın rant-kâr hırsından başka bir şey değildir. Hızlı kâr-rant sağlama ve yaşamı hiçe sayma üzerine bir düzen kuran bu iktidar ve patronlar bu ölümlerin başlıca sebebidir.
Saraylarda, patronların yaşadığı villalarda her yönlü önlemler alınırken, yoksulların yaşadığı gecekondularda ve çıkar-rant için yapılan apartmanlarda hiçbir önlem alınmaması ölümleri arttırmaktadır. Faşist AKP-MHP iktidarı, deprem karşısında ilk dört gün hiçbir kurumuyla harekete geçmemiş, devrimcilerin, yurtseverlerin, demokratik kurum kuruluşların dayanışma çabalarıyla sınırlı kalmıştır. İktidar temsilcileri TV'lerde yalanlarını söylemeye devam etmekte. Şimdiden bu depremi yeni kentlere nasıl çevirir, ne büyük ranta çeviririz diye açgözlülüğün hesabı içine düşmüşlerdir.
Devletin hiçbir kurumu ilk birkaç gün arama kurtarma çalışmasına girmeyerek, başlamayarak insanlarımızı ölüme terk etmiştir. Kurdistan halkını ve gerillasını öldürmeye kalkan helikopterler nedense enkaz altındaki insanlarımızın kurtarılması için pistlerinde bekletilmiştir. Büyük orduyla övünen T.C. ordusu yardıma koşacağına, sivil toplumun yardımlarını engellemeye dönük kolluk kuvvet görevini görmüştür. Polisi de ‘yağmacılar var’ adı altında işkenceci yüzüyle deprem alanında hazır ve nazır olmuştur. Tüm bunlar yetmezmiş gibi faşist şef Erdoğan 7 Şubat salı günü TV ekranlarında yaptığı açıklamada 10 ilde 3 ay boyunca OHAL ilan etme kararı aldığını duyurmuştur. Bu duyuruyla IBAN numarası vererek AFAD hesaplarına bağışta bulunma çağrısında bulunmuştur. Peki 30 yıldır toplanan deprem vergilerine ne oldu? Tekrar gönderin biz çalmaya devam edelim demekten başka ne anlama gelir bu çağrı!
'DEVLETİN SUÇ ŞEBEKELERİNE KARŞI HALKIMIZ TEDBİRİNİ ALMALI'
OHAL kararının hemen ardından deprem bölgesinde basına yönelik yasaklar, sosyal medya engellemeleri ve polis tarafından yardımların engellemesi devlet olarak komple cinayet suçuna bulaşmışlardır. Devletin bu suç şebeklerine karşı halkımız mutlaka tedbirlerini almalı, yardıma ihtiyacı olan halklarımıza ne olursa olsun ulaşmalıdır. Acı içinde olan insanlarımız faşist devletin insafına bırakılmamalıdır.
'OHAL YOK SAYILMALI'
Örgütlü demokratik, devrimci,yurtsever, örgütlü güçler OHAL yasaklarını kesinlikle dinlememeli, yok saymalıdır. Halklarımız kendi öz güç ve öz yeterlilik ile dayanışma bilinç-sorumluluğuyla enkaz altında kalan insanlarımızın acılarını sarma yolunu kendi dayanışma gücünden almalıdır. Faşist iktidar düşmanlığını bir daha ortaya koymuş ve onun başı R.T. Erdoğan ve hükümeti, devletiyle bir kez daha halkımızın gözünde teşhir olmuştur. Halkımız bu depremin acılarını, yaralarını dayanışmasıyla saracak ve mutlaka bu düşmanlığın hesabını zamanı gelince soracaktır.
Bu temelde tüm devrimci güçleri, işçileri, köylüleri, gençleri, kadınları öz güç ve öz yeterlik temelinde örgütlülüğümüzü büyütmeye bir daha çağırıyor, depremde zarar görmüş halkımızın acısı acımızdır diyor, yakınlarını kaybetmiş insanlarımıza baş sağlığı dileklerimizi belirtiyoruz.
AKP-MHP faşist iktidarının tüm komplolarına ve saldırılarına karşı 'Açlığa, Faşizme, Yoksulluğa, İşgale Karşı Tek Yol Birleşik Devrim-İleri Daha İleri' sloganıyla direnelim. Faşizmi yıkalım; ileri, daha ileri, diyelim!
24. yılına girdiğimiz komployu mutlaka boşa çıkarmak söz ve eylemimiz olacaktır."