HBDH: Faşizmin önüne geçmenin tek yolu direniştir

HBDH Yürütme Komitesi: Tecride karşı mücadele, savaşa, katliamlara ve bölgesel saldırganlığa karşı özgürlük mücadelesidir. Bu direnişi büyütelim ve sonuç alıcı bir hamleye, güçlü siyasal bir olanağa dönüştürelim.

Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nin (HBDH) 3. kuruluş yıl dönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yapan HBDH Yürütme Komitesi, “Faşizm yalnızca bu günümüzü değil, geleceğimizi de yok etmek istiyor. Bunun önüne geçmenin tek yolu direniş ve birleşik devrimin örgütlenmesidir” dedi.

HBDH Yürütme Komitesi açıklaması şöyle:

“HBDH, kuruluşunun 3. yılını geride bırakarak, yeni bir devrimci savaşım yılına giriyor. 4. yılında HBDH halklarımızın umudu olmaya devam ediyor.

Türkiye-Kuzey Kürdistan birleşik devrimini büyütme ve zafere ulaştırma yolunda çetin mücadeleler verdik. Dersim'den Serhat'a, Karadeniz'den Amanoslara, Êfrin'den Zap'a, Türkiye kentlerinden sınır boylarına pek çok alanda bedel ödedik, bedel ödettik. Güçlerimiz sürece yanıt olmak için büyük çaba sarf etti. Sürekli bir hal alan askeri operasyonlar ve bombardımanlar altında, gerilla güçlerimiz güçlü vuruşlarla düşmana önemli kayıplar yaşattı. Bu mücadele esnasında başta Yürütme Komitesi, Ortak Komutanlık ve Alt Komutanlık üyelerimiz olmak üzere onlarca savaşçımız, son mermilerine kadar kahramanca savaşarak ölümsüzleşti. Onları saygı ve sevgiyle anıyor, eşitlik, özgürlük ve sosyalizm için dağlarda ve kentlerde direniş bayrağını daha da yükselteceğimizin, savaşımı mutlaka zafere taşıyacağımızın sözünü veriyoruz. Şehitlerimiz ve gazilerimiz, faşist Türk devletinin işgal ve katliam saldırılarına karşı tarihi direnişlerin yaratıcıları oldular; fedai duruşları ve bağlılıkları yolumuzu aydınlatmaya devam edecek.

TARİHİ BİR ADIM

HBDH kendisini katliamlar ve direnişler ayında var etti. Bu tarihi adım aynı zamanda katliamların hesabını sorma, direnişi büyütme ve birleşik devrimimizi başarıya ulaştırma kararlılığının ilanıydı. Gazi, Qamişlo, Beyazıt ve Halepçe katliamlarında şehit düşenleri bir kez daha saygıyla anıyoruz. HBDH'nin 12 Mart 2016 yılında kuruluşunu ilan etmesi tarihi bir adımdır. Birleşik devrimimizin mantığı ve ihtiyaçları açısından olduğu kadar, dönemsel ve güncel siyasal ihtiyaçlar da HBDH'nin gerekli olduğunu gösterdi. Kuruluş Bildirgesi'nde, kendisini ‘faşizme ve egemen sisteme karşı, devrimimizi zafere götürebilmek için, devrimci parti ve örgütlerin politik ve pratik birliği’ olarak tanımlayarak tarihi rolünü vurguladı. Bu hedef ve amaçlarıyla uyumlu olarak bizzat eylemleriyle kendi yolunu açmaya çalıştı. Devrimci örgüt ve partilerin ana gövdesini kucaklaması ve bu bileşimini sürdürmeyi başarması onun iddialarına bağlılığının bir ifadesidir. HBDH ve KBDH, siyasal mücadelede daha büyük, daha etkili, daha sonuç alıcı birleşik mücadele istek ve kararlılığını pratikte daha fazla göstererek ilerleyişini sürdürecektir. Örgütsel bakımdan bütün dezavantajlarına karşın çok güçlü devrimci sıçrama olanaklarının olduğu günümüzde daha etkili mücadele olanağı sunacaktır.

İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, bütün ezilenler;

Faşist rejim, Kürde, Aleviye, işçiye, emekçiye, kadına, gence, ilerici-devrimci ne varsa ona düşman! Faşist zorbalıkla ve işgalci yayılmacı saldırılarla istikrar kurmaya çabalasa da sonuç alamıyor. Devlet yeniden yapılandırılsa da ırkçı karakteriyle bağlı yapısal kriz sürüyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi de rejim krizini çözemedi. Bu krizler giderek mali-ekonomik krizle örtüştü. Erdoğan-Bahçeli ikilisinin ‘beka sorunu’ demeleri boşuna değil. AKP-MHP faşist koalisyonu sıkıştıkça daha fazla yalana ve kara propagandaya baş vuruyor. Faşist terör ve psikolojik savaşla örgütlediği umutsuzlukla sonuç almaya çalışıyorlar. Ama başaramıyorlar.

FAŞİZM ROJAVA’NIN STATÜ KAZANMASINI ENGELLEMEK İÇİN HER TÜRLÜ SALDIRIYI GÜNDEMDE TUTUYOR

Irkçı faşist rejim bütün iç dengelerini, bölgesel ve uluslararası ilişkilerini savaşı tırmandırmaya göre düzenlemeye devam ediyor. Faşizmini, sınırların ötesine taşıyarak her ne yolla olursa olsun Kürtlere statü tanınmamasını hedefliyor. Türkiye ve Kürdistan birleşik devrimini direkt etkileyen bir dinamik olarak, Rojava'nın statü kazanmasını engellemek için işgal de dahil her türlü saldırı olasılığını gündemde tutuyor. Ekonomik krizden çıkış için faşist iktidar, topyekün faşist imha ve işgal saldırılarında ısrar ediyor. Dünyadaki durgunluğun giderek kendini daha fazla hissettirmesi koşullarında, ekonomik krizin uzun süreli olmaya aday olması faşist koalisyonun bütün planlarını daha fazla bozuyor.

Evet, faşizm önümüzdeki süreçte her bakımdan daha fazla zorlanacaktır. Gerçekten de 2019 bütün siyasal ve toplumsal güçler için çok kritik bir yıl olacaktır. Bu yıldaki gelişmeler sonraki yılları da koşullandıracaktır. Faşizm yalnızca bu günümüzü değil, geleceğimizi de yok etmek istiyor. Bunun önüne geçmenin tek yolu direniş ve birleşik devrimin örgütlenmesidir.

Antifaşist, devrimci-demokratik bütün güçler;

2018 büyük bir direniş yılı oldu. 2019 ise direnişi büyüterek faşizmi yenilgiye uğratacağımız bir yıl olmalıdır. Bunun nesnel olanakları fazlasıyla var. Yoğun faşist baskı ve kuşatmaya rağmen, ezilenlerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin direnişi durdurulabilmiş değil. Kitlelerde içten içe tepki ve öfke birikmeye devam ediyor. Ekonomik krizle birlikte mücadeleyi ortaklaştırma zemini daha da güçleniyor.

HBDH'ye ve KBDH'ye ihtiyaç artmaktadır. Birleşik mücadele kanallarının kendisini daha fazla dayattığı koşullarda HBDH'ın ve KBDH'ın varlığı büyük bir kazanımdır. HBDH ve KBDH bir devrimin çekim merkezi olmaya devam ediyor. Bütün ilerici, antifaşist ve devrimci demokratik güçleri etrafında toplayarak direnişi zafere götürecektir. Bunun için direnişi yayalım, örgütleyelim ve sonuç alalım. Milis eylemlerinden, kent ve kır gerilla eylemlerine, açlık grevinden sokak gösterileri ve direnişlerine, işçi grev ve direnişlerinden öğrenci boykotlarına kadar her yerde direnişi ve devrimci kitle şiddetini büyütelim. Ancak bu yolla kitle hareketini başarıya ulaştırabiliriz.

Faşizmin topyekün saldırıları karşısında tek yol birleşik direniştir.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride son verilmesi için Leyla Güven ve siyasi tutsakların direnişleri yeni bir direniş dalgasının ön açıcı güçlü bir hamlesidir. Leyla Güven’in, bu hamleyle özdeşleşen eylemi kadın öncülüğü bakımından da güçlü bir duruştur. Gerek Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a karşı uygulan özel tecridin, gerekse bir bütün olarak devrimci tutsaklara karşı uygulanan tecridin temel amacı öncü güçler üzerinden halklarımızın birleşik devrimci geleceğini ve iradesini teslim almaktır. Tam da bu nedenle tecride karşı mücadele, savaşa, katliamlara ve bölgesel saldırganlığa karşı özgürlük mücadelesidir. Bu direnişi büyütelim ve sonuç alıcı bir hamleye, güçlü siyasal bir olanağa dönüştürelim. Mart-Mayıs döneminin, 8 Mart’tan 12 ve 16 Mart’a, Newroz’dan 30 Mart’a uzanan özel tarihsel günlerinin devrimci görevlerini, dönemin görevleriyle birleştirerek alanları, sokakları, fabrikaları, semtleri, okulları, dağları birer direniş kaleleri haline getirip, mücadeleyi büyütelim.”