HDK: Seçimle iktidarı devretme niyetleri yok

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 10. Dönem 3. Genel Meclis toplantısını gerçekleştirdi. HDK, iktidarın fiili darbe yürüttüğünü belirterek, "Herhangi bir seçimle iktidarını devretmeye niyeti yoktur” dedi.

HDK, 17 Mayıs günü 10. Dönem 3. Genel Meclis toplantılarını tamamladıklarını belirterek, yeni koronavirüs salgını nedeniyle toplantının çevrimiçi şekilde ve güçlü bir katılımlar gerçekleştirildiğini bildirdi.

Açıklamaya göre Genel Meclis, içinden geçtiğimiz sürecin siyasal ve toplumsal muhalefetin önüne koyduğu sorunları tartıştı ve dönemin ihtiyaçlarına yanıt oluşturan kararlar aldı.

Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtlığı Günü’nde gerçekleşen toplantıda HDK’nin LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ve düşmanlığa karşı her alanda mücadeleyi yükselteceği vurgulandı.

SALGIN VE KONOMİK KRİZDE SAVAŞ POLİTİKALARINA HIZ VERİLDİ

İktidarın salgın döneminde toplumun ezilen, sömürülen büyük çoğunluğunu, emekçi sınıfları gözden çıkardığını apaçık ortaya koyduğunu kaydeden HDK, “Salgın ve ekonomik kriz şartlarında Güney Kürdistan'da, Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye’de, Libya'da ve hatta Somali'de izlenen savaş ve işgal politikalarına hız verildi. Bu bölgelerde 200 binin üzerinde cihatçı maaşa bağlandı” dedi.

HDK, “Saray rejiminin Kürt halkına karşı yürüttüğü saldırılara son günlerde Güney Kürdistan'da KDP'nin Zînî Wertê kuşatması eklendi. Bu operasyonun Kürt ulusal birliğine yönelik bir saldırı olduğu ve Türkiye ile ABD'nin bilgisi ve onayı çerçevesinde gerçekleştiği şüphesizdir” diye ekledi.

İktidarın salgının ilk günlerinden itibaren HDP yönetimindeki belediyelere kayyum atama politikasına hız verdiğini de belirten HDK, Kürt halkının iradesini ve haklarını gasp eden AKP-MHP iktidarına karşı mücadeleyi sürdüreceklerini ifade etti.

TECRİDE SON VERİLMELİ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride de dikkat çeken HDK, “Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecrit pandemi sürecinde daha da ağırlaşmıştır. İmralı’daki tecrit ve izolasyon bugün sürdürülmekte olan savaş politikalarından ve baskıdan ayrı ele alınamaz. Toplumsal barışın ancak tecrit sisteminin son bulmasıyla inşa edilebileceği açıktır; bu politikaların derhal son bulması gerekmektedir” diye belirtti.

İŞSİZLİĞE 8 MİLYON DAHA EKLENDİ

Derinleşen siyasi, toplumsal ve ekonomik krizlere dikkat çeken HDK, özetle şu hususlara vurgu yaptı:

“-Salgın öncesinde 4.5 milyon olarak açıklanan resmi işsizlik rakamına salgınla birlikte 8 milyon işsiz daha eklenmiştir. Hükümet işsiz sayısını gizleme gayreti içindedir (...) Tsunami halini almış işsizlikten ve gelir kaybından en fazla etkilenenler ise kadınlar, gençler, göçmenler, engelliler ve ötekileştirilenlerdir.

-İktidar halkı işsizlik ve açlıkla baş başa bırakırken, siyasal, ekonomik ve ideolojik gündemi doğrultusunda adımlar atmayı sürdürmektedir. İnfaz Yasası'nda yapılan adaletsiz ve eşitliğe aykırı değişikliklerden sonra, TBMM'yi sadece iktidarın ihtiyacı olduğunda açmak üzere, salgın bahanesiyle tatile çıkarmışlardı.

-Darbe söylentileri yayan ve kendi yandaşlarını kışkırtan iktidar, muhalifleri tehdit eden Fatih Tezcan ve Sevda Noyan gibi yandaşlarıyla toplumu sindirme peşindedir. İktidar bu çeşit saldırıları sadece kışkırtmıyor; suçluları himaye ediyor ve saldırıların cezasız kalmasını sağlıyor.

MEZARLIK TAHRİBATLARI HAFIZASIZLAŞTIRMA AMAÇLI

-AKP-MHP iktidarı itirafçı ifadeleri ile tutuklanan ve adil yargılanma talebiyle ölüm orucuna başlayan Mustafa Koçak’ın, Helin Bölek’in ve İbrahim Gökçek’in ölümlerinin sorumlusudur.

-Aylardır Kürdistan’da mezarlıklara dönük sistematik saldırılar gerçekleştirilmekte, mezarlar ailelerin gözleri önünde yıkılmaktadır. Mezarlık tahribatları geçmişten bugüne kimliksizleştirme ve hafızasızlaştırma amacıyla devlet eliyle sürdürülmektedir.

-Salgın günlerinde kadına yönelik fiziksel, psikolojik, cinsel şiddet ikiye katlanmış, kadın işsizliği artmış, cinsiyetçi iş bölümü kadınların görünmezleştirilen ev içi emeğinin daha da ağırlaşması ile sonuçlanmıştır (...) Kız çocuklarını tecavüzcülerle evlendirmeyi yasallaştırarak tecavüzleri meşrulaştırmak istemektedirler. Halkların Demokratik Kongresi bu saldırılar karşısında da her zaman olduğu gibi birleşik kadın mücadelesini örmeye ve kadın dayanışmasını büyütmeye devam edecektir.

-Salgın sürecinde ekolojik yıkım şiddetlenmiştir. Her geçen gün yeni tahribatlar gerçekleştirilmekte; Alavara Koyu’ndan Kirazlıyayla’ya, Kaz Dağları’ndan Çıtlık’a devlet ve şirketler eliyle talan ölçüsüzleşirken ekoloji mücadelesi verenler cezalandırılmak istenmektedir.

-Yaşlılara yönelik ayrımcı uygulamalar halen yürürlüktedir. Kullanılan damgalayıcı dil ve uygulanan eşitsiz politikalar sosyal güvenceye sahip olmayanlar başta olmak üzere 65 yaş ve üzeri kişilerin toplumsal hayata eşit katılımına ciddi zararlar vermiş; yaşlıları ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddete daha da açık kılmıştır.

SEÇİMLE GİTME NİYETLERİ YOK, HAYALE KAPILMAMAK GEREK

-İktidar uydurma "darbe karşıtlığı" kampanyasına rağmen, kendisi fiili bir darbe yürütmektedir. Herhangi bir seçimle iktidarını devretmeye niyeti yoktur. Bu nedenle iktidarın seçim veya kriz nedeniyle kendiliğinden çökeceği yönünde bir hayale kapılınmamalıdır. İktidarı çöküşe götürecek olan halkın örgütlü mücadelesidir. Bu mücadeleyi inşa etmek için muhalefet güçlerinin zihninde tam bir berraklık olmalıdır. Bu berraklık zemininde bir irade ve öncülük inşa etmek hayati önemdedir. Demokrasi güçlerinin ittifakını kurmak ve dayanışma ağlarını güçlendirmek sorumluluğumuza bu anlayışla yaklaşıyoruz. Meclisleşme perspektifini daha da öne çıkararak toplumsal mücadeleye hız vermek bugünün en acil görevlerindendir.

-Egemenlerin normali ezilenler için daimî bir sömürü ve ezilme anlamı taşımaktadır. Bizler, Halkların Demokratik Kongresi olarak, egemenlerin normaline son vermek için ezilenlerin gerçek olağanüstünü halini yaratma, yeni yaşamı inşa etme mücadelesini sürdürmeye her koşulda devam edeceğimizi ifade ediyoruz.”