HDP açlık grevindeki tutsakların neler yaşadığını açıkladı

HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran, açlık grevindeki tutsakların karşılaştığı hak ihlallerini açıkladı.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü ve MYK Üyesi, Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerinde gelinen aşamaya, açlık grevi direnişçilerinin durumuna ve maruz kaldıkları hak ihlallerine ilişkin yazılı açıklama yaptı.

'DİRENİŞLER BÜYÜYEREK SÜRÜYOR'

İmralı tecridine karşı direnişlere dikkat çeken Başaran, şunları kaydetti:

"Leyla Güven 118, Nasır Yağız 105, cezaevlerinde sayısı 330’un üzerinde tutsak 80, Strazburg’taki aktivist ve siyasetçiler 79, İmam Şiş ise 79 gündür açlık grevindedir. 1 Mart 2019 tarihinde Türkiye cezaevlerinde bulunan binlerce siyasi tutsak, ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması talebiyle süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başlamışlardır. Diyarbakır Milletvekilimiz Dersim Dağ, Bilal Özgezer, İsmet Yıldız, Salih Canseven, Salih Tekin ve Sevican Yaşar da Diyarbakır’da Leyla Güven’in talebini yineleyerek, 1 Mart 2019 tarihinde süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başlamış, Sayın Dağ dışındaki açlık grevcileri gözaltına alınmıştır. Batman’da ise Sedat Akın, Erzurum Cezaevi’nde başladığı açlık grevine, tahliye edildikten sonra evinde devam etmektedir. Türkiye’yi kendi iç yasalarına ve imzacısı olduğu sözleşmelere uymaya davet eden bu haklı ve yasal talebe AKP iktidarı kayıtsız kalmaktadır."

TUTSAK EYLEMCİLER NELER YAŞIYOR?

Açlık grevcilerine yönelik insanlık ve hukuk dışı muamelelerin devam ettiğine vurgu yapan Başaran, şu bilgileri verdi:

"Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde, 16 Aralık 2018 tarihinden beri açlık grevinde bulunan Cihan Tamur ve Şahin Öncü’nün durumu kötüye gitmektedir. Açlık grevcilerinin sohbet hakkı tümüyle kaldırılmış, gazetelere erişimleri sınırlandırılmış, sosyal etkinlikleri kısıtlanmış, radyoları ise toplatılmıştır. Şahin Öncü’nün yürümede zorlandığı, ağzında ağrılar oluştuğu, yüksek ateşin başladığı, dişlerinde şiddetli ağrı ve sızının oluştuğu, mide kasılmaları ve bulantıları yaşadığı, sese ve kokuya karşı hassasiyetinin arttığı, görme bozukluklarının baş gösterdiği, gözlerinin kanlandığı, ayak ve ellerinin uyuştuğu, vücudunda kasılmaların, boynunda tutulmaların oluştuğu, uyumakta güçlük çektiği, ellerinde yaraların oluşmaya başladığı, burnunun zaman zaman kanadığı, hem bağırsak hem de idrar yollarında kanamaların olduğu ve son olarak böbrekleri ve midesinde şiddetli ağrıların başladığı öğrenilmiştir. Öncü’nün yaşadığı bu semptomların diğer açlık grevcilerinde de görüldüğü tespit edilmiştir. Açlık grevcilerinin tutulduğu alanın tıbbı değerlendirmeye ve mevcut sağlık koşullarına uygun olmadığı anlaşılmaktadır.

'KARBONAT, B VİTAMİNİ VERİLMİYOR'

Tokat Cezaevi’nde açlık grevinde bulunan tutsaklara karbonatın verilmediği, tutsaklar hakkında disiplin soruşturmalarının başlatıldığı ve faaliyetlerden uzaklaştırma cezasının verildiği, Yeni Yaşam Gazetesi’nin bir aydır verilmediği, koğuşlarda yapılan keyfi aramalarda tutsakların temizlik malzemelerine el konulduğu, açlık grevcisi Zeki Temel’in grev sonrası idrar yolları enfeksiyonu yaşadığı birebir yapılan görüşmelerde tespit edilmiştir. 

Osmaniye Cezaevi’nde 5 Ocak 2019 tarihinde açlık grevine başlayan Zınar Demir’e ise açlık grevi sırasında elzem olan B vitamini verilmemektedir. 

KANTİN ENGELİ

Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 26 Aralık 2018 tarihinde açlık grevine başlayan tutsaklara karbonat, meyve suyu, B vitamini verilmemekte, tutsakların bu ürünleri kantinden ve revirden temin etmelerine de engeller konulmaktadır. Kantinde gıda maddeleri özellikle açlık grevindeki mahpusların tüketebilecekleri meyve suyu ve meyve çayları ya çok az ya da hiç bulunmamaktadır. Uzun süredir kantinde temizlik malzemesi satılmamakta, açlık grevcileri ve diğer tutsaklar, kıyafetlerini dahi el sabunu ile yıkamak zorunda bırakılmışlardır. 

DİSİPLİN SORUŞTURMALARI, KEYFİ CEZALAR

Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 12 Şubat 2019 tarihinde koğuşlarda bulunan tüm radyolar idare tarafından toplatılarak, tutsakların dış dünyadan haberdar olma haklarına sekte vurulmuştur. Açlık grevindeki tutsaklara, disiplin soruşturmalarının açılmasının yanı sıra, sohbet ve etkinliklere katılma hakları da engellenmektedir. Her bir açlık grevcisi tutsağa, ayrı ayrı cezalar verilmiş, bir tutsağa 2 kere 45 gün etkinliklerden uzaklaştırma cezası verilmiştir. Ayrıca tutsaklara gönderilen ve kendilerinin gönderdiği mektuplar iletilmemektedir. 

Açlık grevcisi İsmet Akın’ın açık yarasındaki akıntının arttığı, önemli derecede hafıza kaybı problemi yaşadığı, gözlerde aşırı kararma, uyuyamama, ani ve şiddetli baş ağrıları, ses ve koku hassasiyetinin artması gibi belirgin ve ciddi sağlık problemleri yaşadığı öğrenilmiştir.

Kayseri 2 Nolu T Tipi Hapishanesi’nde 5 tutsak, 5 Ocak 2019 tarihinden bu yana açlık grevini sürdürmektedirler. Açlık grevcisi tutsaklarda, kilo kaybı, halsizlik, baş ağrısı, konsantrasyonda güçlük belirtileri görülmüştür. Açlık grevindeki tutsaklara, bugüne değin herhangi bir hekim kontrolü yapılmamıştır. Açlık grevine başlayanlar hakkında hapishane idaresi tarafından disiplin soruşturması başlatılmış ve faaliyetlerden uzaklaştırma cezası verilmiştir. Koğuşların havalandırmalarının üstü, hapishane idaresi tarafından tel örgülerle kaplanmıştır. Tutsakların, hava alma ve güneş görme imkânlarının bulunduğu tek alan olan havalandırmanın üstündeki tel örgüler, buz tutmuş ve bu alan tamamen havasız kalmıştır. Tel örgülerin kaldırılmasını talep eden tutsaklardan 56’sına birer gün hücre cezası verilmiştir. Koğuşlara hapishane idaresi tarafından kamera yerleştirilmiş ve tutsaklar 24 saat idare tarafından gözlem altına alınmış durumdadır. Tutsakların, depoda bulunan ve kendilerine ait olan radyoları gerekçesiz olarak verilmemekte, abone oldukları Yeni Yaşam Gazetesi düzenli olarak verilmemektedir. Hapishane içinde diğer koğuşlarda bulunan tutsakların, kendi aralarında mektuplaşmalarına izin verilmemektedir. Aylık açık görüşler, kanunda 1 saat olarak belirtilmesine rağmen, hapishane idaresi tarafından 45 dakika olarak sınırlandırılmaktadır. Tutsakların koğuş içerisinde bere ve eldiven kullanmaları engellenmekte, depoda bulunan ve kendilerine ait olan bere ve eldivenleri almalarına izin verilmemektedir.

GAZETE VE RADYO ENGELİ

Kayseri Kadın Kapalı Cezaevi’nde açlık grevinde bulunan kadın tutsaklara, hapishane idaresi tarafından disiplin soruşturması başlatılmış ve 1 ay faaliyetlerden uzaklaştırma cezası verilmiş, abone oldukları halde Yeni Yaşam Gazetesi ise verilmemektedir. Depoda bulunan ve kendilerine ait olan radyoları gerekçesiz olarak verilmemektir.

Bayburt Cezaevi’nde, 5 Ocak 2019 tarihi itibari ile açlık grevinde olan tutsaklara, B1 ve B12 kompleks vitamin verilmemekte, tutsaklar belli bir süre tekli hücrelerde tutulmuşlardır. 

Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde 20 Ocak 2019 tarihinden beri açlık grevinde bulunan 3 tutsak koğuşlarından çıkarılarak, dar ve ranzalı bir koğuşa alınmışlardır. Yanlarında refakatçi bulunmayan tutsaklar temel ihtiyaçlarını tek başlarına gidermekte güçlük çekmektedirler. 

Çankırı E Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevine giren tutsaklara disiplin soruşturmaları açılmış, tutsaklara, karbonat temin edilmesi ve doktor kontrollerinin sağlanması bağlamında cezaevi idaresi tarafından güçlükler yaratılmaktadır. 

SİNCAN'DA KİRLİ SU

Ankara Sincan Kapalı Kadın Cezaevi’nde 26 Aralık 2018 tarihinden bu yana açlık grevinde olan 3 tutsak kadın, kilo kaybı, baş ağrısı, halsizlik, mide krampları, sese hassasiyet gibi sağlık problemleri yaşamaktadır. Açlık grevcisi tutsakların, Tabip Odası doktorlarının önerdiği kan ve idrar tahlillerinin yapılması amacıyla cezaevi idaresine yazdıkları dilekçelere ilişkin henüz bir adım atılmamıştır. Ankara Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi’nde 2018 yılının haziran ayından bu yana, koğuşlara günlük 30 litre sıcak su, 120 litre soğuk su kotası getirilmiştir. Cezaevinin eskiyen su tesisatı nedeniyle tutsakların tarif ettiği üzere su, kahverengi-kızıl renkli, yağlı, beklediğinde dibine kum biriken, kıyafetlerin rengini değiştirecek kadar yüksek oranda renkli akan, yoğun pas kokulu ve kirlidir. Kota uygulaması nedeniyle sınırlı verilen suyun akıtılarak temizlenmesi de mümkün olamadığından, kişisel temizlik, banyo, genel koğuş temizliği ve çamaşır yıkamak, bu kirli ve sağlığa zararlı su ile gerçekleştirilmektedir. Kirli su nedeniyle tutsakların, vücutlarında çeşitli hastalıklar meydana gelmekte, özellikle deride kızarıklık, kaşıntı, döküntü, sivilce, ciltte kuruma, idrar yolu enfeksiyonu, göz enfeksiyonu, gözlerinde bulanık görme, kaşınma ve kitle oluşması, saç-kaş-kirpik dökülmesi, kıyafetlerin yıpranması/yırtılması ve koğuşun pas kokması gibi sorunlar meydana gelmektedir. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde açlık grevini sürdüren tutsaklar, kirli su nedeniyle ortaya çıkan sağlık sorunlarını yaşamaktadır. Açlık grevindeki tutsakların, enfeksiyondan uzak tutulması kişilerin sağlık durumu için çok önemliyken halihazırdaki bu problem açlık grevindeki kişileri enfeksiyona ve diğer sağlık sorunlarına karşı savunmasız kılmaktadır. Bu cezaevinde, daha önceki yıllarda, toplu yaşamayla bulaşan uyuz ve kirli içme suları ve pis yiyeceklerle bulaşan mikrobik ve bulaşıcı bir hastalık olan tifo yaşanmıştır. 

ETKİNLİK VE SOHBET HAKLARI ENGELLENİYOR

Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsaklara, greve başladıktan sonra “10 gün etkinliklerden uzaklaştırma disiplin cezası” verilmiş, bu cezaya dair yapılan itirazların sonucu beklenmeden disiplin cezası uygulanmaya başlanmıştır. Açlık grevinin ilk günlerinden bu yana açlık grevindeki tutsaklar, etkinliklere katılma ve sohbet hakkından mahrum bırakılmaktadırlar. Açlık grevcilerinin, günlük iaşe olarak verilen tuz, şeker, karbonat ve kuşburnu çayı dışında, meyve suyu ve meyve çaylarına erişimleri, bu ürünlerin kantinde satılmasının sonlandırılması yolu ile engellenmektedir."

'TABLO VAHİM!'

HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran, açıklamasının sonunda şöyle dedi:

"Mevcut tablo, İmralı Ada Cezaevi’nde tutulan Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan tecrit kaldırılmadığı halde açlık grevlerinin yayılacağını ve geri dönülemez hasarların oluşacağını göstermektedir. Karşı karşıya olunan bu vahim tablo ülkeyi yöneten makamlar tarafından derhal görülmez ise, bir arada yaşama olan inancın ve kalıcı barışa dair umutların zarar görmesi kaçınılmazdır."