HDP’li Sarısaç: Halkını enkazın altında bırakan bir devlet anlayışı var

Milletvekili Murat Sarısaç, depremle birlikte devletin insanları yaşatacak hiçbir politikaya sahip olmadığının çok iyi anlaşıldığını belirterek, bölgelere gelen yardımları engellemesinin Kürtler ve Alevileri göçertme politikasına dayandığını vurguladı.

Depremin yaşandığı Mereş kenti ile Elbistan ve Bazarcix ilçelerinden sonra Hatay’ın Antakya ve İskenderun ilçelerine giden HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç, gördüğü tüm bu yerlerin hemen hemen aynı felakete uğradığını belirtti.

Deprem sonrası gerekli müdahalenin yapılmadığına ve tedbirlerin alınmadığına işaret eden Sarısaç, “Pazarcık’ta da, Elbistan’da da, Maraş’ta da, yine burada da görüyoruz ki, halkını enkazında altında bırakan bir devlet anlayışı var. Çünkü depremde ilk 24 saat çok önemliydi ve ne yazık ki üçüncü güne kadar da insanların kendisi enkazların başında kendi yakınlarını çıkarmaya çalışıyordu. Devlet gelmedi. Devlet orada bir şekilde yoktu” dedi.

SAVAŞ POLİTİKALARI DIŞINDA HİÇBİR POLİTİKASININ OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI

Bunun sebebinin, devletin savaş eksenli, güvenlikçi politikalar olduğunu vurgulayan HDP’li vekil, “Bunun dışında insanlarını yaşatacak hiçbir politikaya sahip olmadığı çok iyi anlaşıldı. Büyük bir mağduriyet yaşanıyor. Deprem bitti ama insanlar dışarıda soğukta kalıyor” diye konuştu.

YARDIMLARI ENGELLEYEREK GÖÇERTİYOR

Çoğunlukla Kurdistan’da yaşanan bu depremde devletin hala bunu kendi lehine çevirme durumu söz konusu olduğuna da dikkat çeken Murat Sarısaç, şunları ekledi: “Pazarcık’ta ve diğer yerlerde bir göçe sebep oldu bu deprem. Bununla ilgili alınmış bir tedbir yok halen. Orada çadırların, gerekli gıdaların olmaması, yaşlı kesim çok olduğu için ilaçların olmaması insanların başka kentlere, başka yerlere göç etmesine sebep oluyor. Burada da (Hatay) insanlar dışarıya akın akın başka kentlere gitmeye çalışıyor ve devlet bununla ilgili bir önlem almazken buraya gelecek yardımları engelleme derdinde. En çok ihtiyaç olan çadırları engelleme derdinde. Bunun da Kürtlerin ve Alevilerin kendi topraklarından, kendi kentlerinden göçertme politikasına dayandığına inanıyoruz. Çünkü nasıl ki sınırlarda göçertme politikası varsa burada da aynı şekilde göçertme politikasına izin veren bir anlayışla karşı karşıyayız.”