HDP PM, İmralı tecridine karşı ortak mücadeleye çağırdı

HDP PM, İmralı tecridine karşı tutsakların talebini sahiplenmeye ve ortak mücadeleyi büyütmeye çağırdı. HDP, "Demokrasi çağrı belgesini 27 Eylül’de açıklamaya hazırlanıyoruz" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 11-12 Eylül'de yapılan Parti Meclisi toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı.

Deniz Poyraz, Dedeoğlu Ailesi ve Miraç Miroğlu’nun anıldığı toplantıda, şunlar belirtildi:
"Parti Meclisi olarak yaz ayları boyunca 71 merkezde gerçekleştirilen buluşmaların önemli sonuçlar açığa çıkardığının altını çizdik. Şırnak’tan Esenyurt’a, Siirt’ten Aydın’a, Çorum’dan Mersin’e kadar her yerde halkımızın partisini büyük bir coşku ile sahiplendiğini gözlemledik. Buluşma gerçekleştirdiğimiz halkımız ve sivil toplumun bileşenleri ile siyasal süreci ve gündemleri değerlendirerek, geleceğe dair önemli öneriler aldık. Bu öneriler sonrası İl Eşbaşkanları toplantısı, Kadın Meclisi ve Parti Meclisi toplantılarımızı yaparak eylül ayında açıklayacağımız deklarasyonun hatlarını tartıştık.

Parti Meclisi olarak büyük emek ve fedakârlıkla yürütülen “HDP’liyiz, Her Yerdeyiz” buluşmalarının Türkiye’nin demokratik geleceği açısından büyük bir değişimin habercisi olduğunu gördük."

Bildirgede, "Kapitalizm ve iktidara karşı doğanın, üretenin, ezilenin yanında olmaya devam edeceğiz" denilerek, felaketlerin sorumlusunun AKP-MHP iktidarı olduğu vurgulandı.

'KADINLAR ERKEK İKTİDARLARI YIKACAK!'

Kadın mücadelesinin erkek egemen iktidarları yıkacağı mesajının verildiği bildirgede, şunlar da belirtildi:

"Kapitalist erkek egemen iktidarlar yaşadıkları krizi savaş ve şiddet politikaları ile aşmaya çalıştıkça daha büyük krizleri yaratmaktadırlar. Ortadoğu’da oluşturmak istenen sürekli savaş düzeni en çok kadınları etkilemektedir. Biz bunu, hiçbir karşı koyuş olmadan DAİŞ’e terk edilen Şengal’deki Êzidî kadınların ve çocukların zorla alıkonulmasında gördük. Afganistan’da 20 yılı aşkın süredir iktidarını sürdürenlerin, hiçbir direnç göstermeden Taliban güçlerine teslim edilmesi ve kadınlara uygulanan zulümde gördük.
AKP-MHP erkek iktidarı Taliban rejimini tanıyacağını belirterek içerde yürüttüğü kadın düşmanlığını dış politikasında da tescillemiştir. İstanbul Sözleşmesinden geri çekilen, kadına yönelik şiddet ve katliamları cezasızlık politikaları ile derinleştiren; eş başkanlık ve eşit temsil sistemimizi hedef alan, doğamızı ve yaşam alanlarımızı talan eden, haklarımıza ve kazanımlarımıza yönelik gerçekleştirilen saldırılar, bugün özellikle Ortadoğu’nun merkezinde olan Rojava’da yükselen ekolojik ve kadın özgürlükçü sistemi tasfiye etme amacından da bağımsız değildir.
Savaş ve şiddet politikalarına karşı örgütlüğümüzü büyüterek mücadelemizi yükseltecek, cins sömürüsüne dayalı yükselen faşizme karşı alanları tek etmeyecek bütün dünya kadınları ile birlik ve dayanışmamızı büyüteceğiz."

Kürt diline karşı saldırıların arttığına dikkat çekilen bildirgede, "Eşit, özgür, cinsiyet özgürlükçü, laik, anadilinde, çoğulcu eğitimi esas alan bir yaklaşımla ortak mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz" denildi.

İMRALI TECRİDİ VE ZİNDAN DİRENİŞİ

Sonuç bildirgesinde, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride ve zindan direnişine değinilerek, şunlar ifade edildi:

"Parti Meclisi toplantımız sürerken Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve cezaevlerindeki hak ihlallerine karşı sürdürülen açlık grevi eyleminin sonlandırılmasına yönelik çağrı kamuoyuyla paylaşıldı. Siyasi tutsakların taleplerinin bir an önce karşılanması için gerekli adımların atılması gerekmektedir. Paylaşılan çağrı bir yönüyle baskı ve zor koşullar altında olan siyasi tutsaklar açısından sevindirici olmakla birlikte hasta tutsaklar serbest bırakılmamakta, tecrit sürmekte ve cezaevlerindeki baskılar devam etmektedir. Tecridin Sayın Öcalan şahsında tüm topluma uygulanan bir sistem olduğunun farkında olarak bizlere düşen sorumluluk, hapishanelerdeki hak ihlalleri ve tecrit politikalarına karşı demokratik siyaseti ve topluma düşen ortak mücadeleyi büyütmektir. Kürt sorununun demokratik çözümü için tecrit rejimin son bulması Türkiye’nin demokratikleşmesinin ve toplumsal barışının önünü açacaktır."
HDP PM'nin sonuç bildirgesinde emek mücadelesini büyütme mesajı verilirken, halka aşı olma çağrısında da bulunuldu.

'27 EYLÜL'DE ÇAĞRI BELGEMİZİ AÇIKLAYACAĞIZ'

Bildirgenin sonunda şunlar kaydedildi:

"Gün geçmiyor ki herhangi bir nedenle mültecilerin hakkı gasp edilmesin, bir mülteci saldırıya uğramasın, yaralanmasın ya da öldürülmesin. Suriyeli ve Afgan mülteciler başta olmak üzere bölge halklarının savunulmasının ilk şartı, emperyalizme ve bölgesel işbirlikçilerine karşı mücadele etmektir. HDP olarak göçlerin kaynağı olan dış müdahaleler, yoksulluk, savaş, siyasi krizler ve benzeri yıkım süreçlerinin ortadan kaldırılmasını esas alan ilkeli ve yapıcı politikaların hayata geçirilmesini savunmaya devam edeceğiz. Göçmenlere yönelik ırkçı ve ayrımcı politikaların büyümesinin, ülkedeki herkesin birbirine daha fazla öteki olarak bakmasının ve halklar arasına nefret tohumları ekilmesinin en büyük sorumlusu siyasi iktidardır.

 HDP olarak; bu tarihi aşamada demokratikleşmeye hizmet edecek demokrasi çağrı belgesini 27 Eylül’de açıklamaya hazırlanıyoruz. Tüm kamuoyu bu çağrıyı merakla beklemektedir. Parti Meclisimiz ciddiyetle konuyu tartışmış ve Türkiye’deki tüm siyasi güçleri ilgilendirecek ilkelerin oluşması için önemli tespit ve önerilerde bulunmuştur."