HDP: Temel stratejik hedefimiz AKP-MHP iktidarının gönderilmesi!

HDP eş genel başkanları, il eşbaşkanları toplantısında konuşarak, "100 milletvekili hedefiyle bu seçimlere hazırlanıyoruz. Sömürüye, savaşa dayanan iktidarın gönderilmesi temel stratejik hedefimiz" dedi.

HDP il eşbaşkanları, seçim çalışmalarını değerlendirmek üzere toplandı. Toplantı, program yoğunluğu nedeniyle eş genel başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar başkanlığında online olarak gerçekleştirildi.

Toplantının açılışında Sancar ve Buldan konuştu.

Sancar, şunları söyledi:

"Önemli bir dönemeçte önemli bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Bunu yüz yüze gerçekleştirmek isterdik ama şartlar ve program yoğunluğu nedeniyle bir araya gelemedik. Ancak online toplantı yapma imkanını yaratabildik. Buradan bu platformdan da görüşlerimizi karşılıklı değerlendirmelerimizi paylaşmak önemlidir.

Öncelikle ben son bir ay içinde başta 8 Mart Newroz olmak üzere sahada büyük emek sarf eden değerli yoldaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Daha da önemlisi deprem sonrasında bütün birimlerimizle başta il eş başkanlarımız, yöneticilerimiz, bütün çalışanlarımızla sahada olmak ve dayanışma içinde olmak için büyük bir seferberlik gerçekleştirdi. Evet halkımız, bu düzenin yarattığı enkazın altında kalmışken ilk dayanışma hareketini başlatan ve sahaya hemen koşan arkadaşlarımız oldu. Elbette sizler gibi bizler gibi binlerce insan alana gitti ama gittiğimiz her yerde örgütümüzün halkımızın acılarını paylaşma, yaralarını sarma konusunda büyük bir gayret gösterdiklerine tanık olduk. Bundan dolayı da sizleri hem kutluyor ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu bizim görevimizdir. Çok büyük yıkım oldu. Büyük kayıplar derin acılar yaşadık. Devlet ve iktidar ilk 3 gün de hiç bir yerde yoktu. Ne arama kurtarma çalışmaları için gerekli yardımlar yapılmıştı ne de açıkta kalan insanlarımızın ihtiyaçlarını karşılayacak bir çalışmaya tanık olduk. Sahada halklarla dayanışan insanlarımızla buluşan sizler ve bizler gibi pek çok çevreden insanlar vardı.

'TOPLUMU ASIL KORUYACAK GÜÇ ÖZ ÖRGÜTLÜLÜKTÜR'

Acımız büyüktü yıkım ağırdı. Hala devam ediyor bu yıkımın sonuçları. Öte yandan dayanışmanın büyüklüğü de acıları biraz hafifletme, yaraları sarma anlamında bize teselli olduğu gibi umut da verdi. Çünkü asıl halkı ve toplumu koruyacak gücün bizzat kendi öz örgütlülüğü olduğunu halkla beraber çalışan, halk için çalışan kesimlerin ancak halkı savunabileceğini görebildik. Bu her alanda böyledir. Ama bu depremin yarattığı yıkımın büyüklüğü karşısında dayanışmanın da muazzam büyüklükte ortaya çıkmış olması bizler için umut vericidir. Emek veren herkese teşekkürlerimi iletiyorum. Depremde hayatını kaybedenlere rahmet diliyor, geride kalanlara sabır, yaralılarımıza da acilen sağlıklarına kavuşması için duygularımız onlarladır.

Aranızda deprem bölgesinde çalışan il eş başkanlarımız da var. Onların da kayıpları var biliyorum. Özellikle Pazarcık ilçe eş başkanımızın çok büyük çabalarını gördük. Kendi kayıpları olmasına rağmen gece gündüz durmadan çalıştı ama onu da maalesef kalp krizi sonucu yitirdik. Onu da saygıyla rahmetle anıyorum. Depremde yaşanan bu büyük yıkıntının sorumlusunun iktidar olduğunu, bu düzen olduğunu her fırsatta vurguluyoruz. Depremden önce yapılanlar ve yapılmayanlar ile depremden sonra yapılanlar ve yapılmayanlar toplandığında kayıpların sorumlusunun bu düzen olduğunu herkes görüyor. Ranta, sömürüye, rüşvete, yolsuzluğa dayalı bu işleyiş kentlerimiz evlerimizi birer potansiyel yıkım mekanına dönüştürmüştür.

'SÖMÜRÜ VE RANT İLE ÖLÜM GETİRDİLER'

Yaşadığımız evlerin insanlarımıza mezar olmasının zeminini yaratmıştır. Maalesef bu durum yine dediğim gibi büyük kayıplarla ortaya çıktı. Büyük kayıplarla kendini gösterdi. Sorumlu bu talan düzeninin sahipleridir. Öte yandan depremden hemen sonra ulaşması gereken acil kurtarma çalışmalarının da gerçekleşmediğini gördük. Yine deprem vergileriyle başka alanlardaki kaynaklarla hızlı örgütlenebilecek acil yardım ve kurtarma çalışmaları bu kaynakların başka alanlarda kullanılmasından dolayı deprem bölgesine ulaşamadı. Bu iktidar kaynakları sömürüye, yandaşa sermaye ve savaşa tahsis ediyor. Savaş ranta tahsis edilen bu kaynaklar ölüm ve yıkım getiriyor. Oysa halkın bizzat kendisinin ürettiği bu kaynakları yine insanların iyi bir yaşam sürebilmeleri, hayatlarını ve sağlıklarını koruyabilmek için kullanmak mümkün.

'BAŞKA BİR DÜZEN MÜMKÜN'

Başka bir düzen, başka bir ülke, başka bir anlayış mümkündür. Bizler bu yeni düzenin kurulması, yeni bir başlangıç için yola çıkmış, demokratik cumhuriyeti toplumun bütün kesimlerinin eşit özgür ve refah içinde yaşayacağı bir sistem olarak kurmak için mücadele yürütüyoruz. O nedenle depremden sonra çalışmalarımızı bu şiarla diğer alanlarda yoğunlaştırarak sürdürürdük. Bunda da yine en ağır yük sizlerin omuzlarımdaydı. 8 Mart’ı kadınlar dayanışma ruhuyla, acı ve yası paylaşma şiarıyla karşıladılar. Kadın mücadelesinin ne kadar önemli bir güç olduğunu, dönüşüm için ne kadar değerli kaynak olduğunu bizlere gösterdiler. Kadın yoldaşlarımızın bu emekçileri, mücadeleleri bizlere yol gösteriyor, onlara teşekkür ve minnet sunuyorum.

'NEWROZ'U BU DÜZENİ DEĞİŞTİRME KARARLILIĞI İLE KARŞILADIK'

Ardından Newroz'u yas ve acıyı paylaşma ortamında karşılamak durumunda kaldık. Newroz yeni bir başlangıç diriliş, ve direniş günüdür. Başta Kürtler olmak üzere bütün Ortadoğu halklarının bu heyecanla kutladıkları bir bayramdır. Ancak bu sene bir şenlik olarak değil bu düzeni değiştirme kararlılığıyla karşıladık. Yası, acıyı paylaşma duyarlılığı ile karşıladık. Meydanlara onbinler yüzbinler milyonlar aktı. Bu konuda sizlerin çabalarının da ne kadar önemli olduğunun farkındayız. İl, ilçe örgütlerimiz olmasa böyle canla başla çalışmasa ne depremdeki dayanışmayı ne 8 Mart’taki paylaşmayı ne de Newroz’daki o görkemli buluşmayı gerçekleştirebilirdik. Şimdi önümüzde 1 Mayıs var. Bütün bu söylediğim değerleri, kararlılığı 1 Mayıs'a taşıma sorumluluğumuz var.

'SAVAŞA DAYANAN İKTİDARIN GÖNDERİLMESİ TEMEL HEDEFİMİZDİR'

1 Mayıs’tan sonra da 14 Mayıs'ta artık sandıklar kurulacak. Seçim sürecine girdik. Seçim sürecinin yoğunluğu çalışmaların ne kadar yoğun olacağı bundan önceki tecrübelerimizle de sabittir. Özellikle seçim dönemlerinde hem halka ulşama hem desteğimizi büyütmek, gücümüzü büyütmek, bunları sağlayabilmek için sandıkları koruma hedefi önümüzde duruyor. Bu konudaki çalışmaları da yakından takip ediyoruz, sizlerin yaptıklarınızı da görüyoruz. Bundan önceki seçimlerde çalışan bütün yoldaşlarımızın birikimi şimdi sizlerin ellerindedir. 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler tarihi bir öneme sahiptir, bunun da herkes farkındadır. Ya bu otoriter, sömürücü savaşı temel politika olarak kabul eden rejim kendini pekiştirecek ya da demokratik cumhuriyete giden yolun açıldığı yeni bir başlangıç ortaya çıkacak. İnkara, talana, sömürüye, savaşa, dayanan iktidarın gönderilmesi temel stratejik hedemizidir. Bu konuda zaten her alanda mücadelemizi kararlılıkla yürütüyoruz. Bütün saldırılara, kuşatmalara rağmen hiçbir güç bizi yolumuzdan alıkoyamıyor.

İttifaklarımızı kuruyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı zaten daha önce kuruldu ve şimdi yoluna genişleyerek devam ediyor. Öte yandan Kurdi İttifaklarımızın da kuruluşu ile ilgili çalışmalar son aşamaya geldi. Hem Emek ve Özgürlük İttifakı hem Kurdi İttifak bu Demokrasi ve Özgürlük ittifakının motor gücü olacaktır. Demokratik dönüşümün belirleyici dinamiği olacaktır. Bu ittifakla aslında bizim en geniş birlikteliği demokratik demokratik güç birliği değişimi geniş çatı altında toplanıyor. Buna en başta kadın mücadelesi ve kadın hareketleri dahildir. Gençliğin büyük kararlılığı, azmi ve onların yarattığı mücadele birliği de bizim ittifakımızın belki de en temel sütununu oluşturuyor. Bu seçimlere HDP olarak giremeyeceğimizi açıkladık fakat bütün teşkilatlarımız seçime bu ihtimalleri gözeterek hazırlanmıştır. İktidarın ve rejimin oyunlarına karşı bizler de her daim uyanık olduk, hazırlıklarımızı hiçbir dönem aksatmadık. Bu seçimlere bu büyük gücü, yarattığımız büyük dinamizmi ve değişim iradesini yansıtacağımızı ilan ettik. Kapatma davası açıldıktan kısa süre sonra bunu söyledik, halklarımızı asla seçeneksiz bırakmayacağız. Üçüncü Yolu inşa etmek için mutlaka alternatifler oluşturacağız.

'YEŞİL SOL PARTİ ÇATISI ALTINDA GİRECEĞİZ'

Üçüncü Yol'un başarıya ulaşması için mutlaka seçimleri büyük toplumsal mücadelenin önemli bir parçası olarak görüp çalışmaları en ileri noktaya taşıyacağız. Bunları böyle de belirtmiştik, soru işaretleri vardı belki belli insanlarımızın ve çevrelerin zihinlerinde acaba ne olacak diye soruyorlardı ama çok büyük çoğunluk biliyordu ki geçmişten gelen o büyük mücadele birliği bugün bizlere yol gösteriyor. O birikim ve tecrübenin bize verdiği büyük güçle biz alternatifleri oluşturduk. Biz alternatiflerimizi oluşturduk, bu seçimlere Yeşil Sol Parti çatısı altında gireceğiz. Yeşil Sol Parti'nin örgütlendiği iller zaten var, İlçeler var.

'ÖZGÜR GELECEĞİ BİZİM MÜCADELEMİZ KURACAK'

Ama HDP’nin bulunduğu her yer Yeşil Sol Parti'nin gücüdür. Onun insan ve mücadele kaynağıdır. Yeşil Sol Parti'yi bu seçimlerde bütün gücümüzle ittifakların da dahil olduğu bir çerçevede en yüksek başarıya hep birlikte taşıyacağız. Bu sorumluluğun farkındayız. Bu rejimi değiştirmemiz gerekiyor. İnkar, imha, savaş ve sömürü düzenini değiştirmemiz gerekiyor. Halklarımıza ve topluma büyük bedeller ödeten bu baskıcı ve zalim anlayışı durdurmamız gerekiyor. Bu hedeflere ulaşma konusunda güvenceyiz. Kürt sorununda demokratik çözüm, yeni başlangıç ancak bizim öz gücümüzle olur. Bizler demokratik dönüşümün güvencesiz. Kürt sorununda demokratik çözümün asıl yine kaynak gücü olacağız. Büyük barışı demokratik çözüm üzerine inşa etmek yine bizlerin gücüyle olacaktır.

Özgür gelecek bizlerin mücadelesi ile kurulacaktır. O nedenle bütün enerjimizi bütün kaynaklarımızı bu sorumluluk bilinciyle harekete geçiriyoruz. Siz eş başkanlarımız bu mücadelenin gerçek anlamda emekçilerisiniz, gerçek rençberlerisiniz, zahmetkeşlerisiniz. Sizlerin bu emekleri bizlerin de hep birlikte yolumuzu açıyor. Sorumluluklarımızı bize her gün yeniden hatırlatıyor, değişim bizim mücadelemizden geçiyor. İkitdarı göndermek yetmiyor, yeni bir dönem başlatmak gerekiyor. Bu yeni dönem demokratik cumhuriyet hedefiyle mücadele dönemi olacaktır. Demokratik cumhuriyete giden yolda hep birlikte başarılı olacağımıza inancımız tamdır. Hep birlikte kazanacağımızı biliyoruz. Bütün çalışmalarınız, emeklerinizi için teşekkür ederim. Bundan sonraki zorlu çalışmalar için kolaylıklar diliyorum. Ramazan ayının da hayırlara bu mücadelede hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyorum. Serkeftin hepimize, Türkiye halklarına ve geleceği umutla bekleyen bütün insanlarımıza."

BULDAN: DAYANIŞMAYI BÜYÜTECEĞİZ

Buldan da şunları belirtti:

"Bugün Ramazanın ikinci günü, Ramazanın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Oruç tutan halkımızın oruçlarının kabul olmasını diliyorum. Gerçekten önemli bir tarihsel dönemden geçiyoruz. Bu tarihi dönemde sorumluluk ve yükümlülüklerimizin çok daha ağır olduğunu biliyoruz. Ancak şunu ifade etmek isterim bizim artık hayatımızın iki şekli oluştu; birincisi deprem öncesi hayatımız ikincisi deprem sonrası hayatımız. Deprem öncesini çok farklı anlatacağız. Deprem dönemini gelecek nesillere aktarırken deprem öncesi ve sonrası Türkiye diye anlacatağız. O yüzden açıkçası ben de depremde yaşanan bu büyük felakette yaşamını yitiren bütün insanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Çok büyük bir acının, çok büyük bir felaketin sonuçlarıyla karşı karşıya kaldık. Deprem felaketini çok daha büyük mağduriyetlere dönüştüren bir iktidarla karşı karşıya kaldık. Özellikle deprem bölgesinde il eş başkanlarımıza ben öncelikle teşekkür etmek istiyor ve onlara ayrıca geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Deprem bölgesindeki il eş başkanlarımız yakınlarını komşularını kaybettiler. Depremin olduğu saatten itibaren sahaya indik. Oralardaki il eş başkanlarımızın durumunu bizler de gördük, yakındır tanık olduk.

Evet, depremin sonuçları devam ediyor. Üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen yaraların sarılmadığını, acıların dinmediğini dolayısıyla ülkeyi yönetenlerin iktidarın bu anlamda sınıfta kaldığını, depremzedelerini her anlamıyla kaderleriyle baş başa bıraktıklarını ilk andan itibaren gördük. Bakanları göstermelik olarak bölgeye gönderdiler ama hala yaralar sarılmadı, birçok ihtiyacın olduğunu biliyoruz. Barınma, gıda ihtiyacı, göçten kaynaklı yaşananların getirdiği sonuçları önümüzdeki dönemlerde dayanışmayı daha da büyüterek sürdürmek gerek ve bunun farkındalığıyla hareket etmek zorundayız.
Deprem oldu bitti, insanlar yakınlarını kaybetti. Kalanlar nasıl yaşayacak nasıl barınacak, geleceklerini nasıl teminat altına alacak. Bütün bunlar elbette birer soru işareti. Bizim ve tüm Türkiye halklarının bunun üzerinde daha fazla çalışması gereken bir döneme giriyoruz. Çünkü insanların bir çoğu depremin yaşandığı yerleri terk etmek zorunda kaldı.

Hem göç eden insanlar, aynı zamanda deprem bölgesini terk etmeyen binlerce insanımız var. O yüzden bu dayanışmayı çok güçlü bir şekilde gönüllerle sivil toplum örgütleri ve HDP’nin bütün kurullarıyla deprem bölgelerinde yürüttüğü dayanışmayı daha da güçlendirmenin zamanıdır. Ama aynı zamanda gelecek dönemleri ve süreçleri de buna hazırlıklı bir şekilde yönetmeyi başarmamız gerekiyor. Depremzedelerin bize ihtiyacı var, iktidara olan öfkenin, sitemin karşısında HDP olarak bizler halkımızın yanındaydık ve dayanışmayı büyüttük.
HDP olarak halkımızın yanında olduğumuzu bilmeleri gerekiyor.
8 Mart sürecini geçirdik. Kadın arkadaşlara özellikle teşekkür ediyorum. Yıkımdan sonra miting değil ama kadınları bir araya getirecek etkinlikler yürüyüşler gerçekleştirildi. Her yerde açıklamalara yoğun katılımlar gerçekleşti. Hatay’da 4 Mart’ta gittiğimde böylesi bir manzarayı beklemiyordum. Çok yoğun bir kadın katılımı vardı. En büyük yıkımın yaşandığı bir kent, daha doğrusu böyle bir kent kalmadı aslında oradaki kadınların 8 Mart vesilesiyle bizimle olmalarını çok anlamlı olduğunu ifade etmek istiyorum.

'NEWROZ'DAKİ MİLYONLAR BİRLİĞİN ÖNEMİNİ GÖSTERDİ'

Dolayısıyla bundan sonraki 8 Mart’larda daha güçlü birliktelikler ve buluşmalar gerçekleştireceğiz. Hem 8 Mart’ın hem de Newroz’un yas havasında da olsa gerçekleşmesi bizlere umut veriyor. Newroz da aynı şekildeydi. Birçok yerde Newroz’da bir araya gelindi ama her şeye rağmen milyonların bir araya gelip verdiği mesajlar birlik beraberliğin önemini bizlere gösterdi. Newroz’da da 8 Mart’ta da il eş başkanlarımızın emeği büyüktür. Ben de bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Seçim dönemine girdik. Artık kaçınılmaz bir gerçekle karşı karşıyayız. Ertelenir mi gibi sorular da bitti. Seçim tarihi netleşti, ittifaklar oluştu, başvurular başladı. Biz Yeşil Sol Parti olarak seçimlere girme kararımızı açıkladık.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde daha önce hem Mithat Başkan’ın açıklamaları hem de benim Kars İl Kongresinde yapmış olduğum kendi adayımızı çıkarma konusundaki açıklamamız halkımızda büyük motivasyon yarattı. Bu coşkuyu anlayabiliyoruz. Bu anlamda halkımızın talebinin ne kadar yerinde olduğunu biliyoruz. Seçime yaklaşırken depremden kaynaklı şartların değişmesiyle birlikte kurullarımızla yaptığımız toplantılardaki kararla bu tutumumuzda değişiklik yaptık. Umut ediyoruz ki bu yeni karar da insanlarımızda yine bir heyecan yaratmış, büyük bir coşkuya vesile olmuştur.

Çünkü biz kararlarımızı alırken, kendi başımıza almıyoruz. Bütün kurullarımızla bu kararları alıyoruz. MYK’da saatlerce yaptığımız tartışmalar, Kadın Meclimizde yaptığımız değerlendirmeler milletvekillerimizle yaptığmız değrlendirmelerle birlikte bu tutum değişikliği önümüzdeki dönemi şekillendirme, yeni yaşamı inşa ve faşizmi yok etme, iktidar gönderme açısından önemli bir karardır.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

Belki isim açıklamadık ama henüz seçim çalışmaları başlamadığı için isim açıklamadık. Seçim çalışmaları başladıktan sonra Cumhurbaşkanlığı konusunda kimi destekleyeceğimizi isim olarak telaffuz etmeyi önümüzdeki günlerde gündemimize alacağız. Cumhurbaşkanlığı seçimi kadar parlamento seçimlerinin de çok önemli olduğunu biliyoruz.

'100 MİLLETVEKİLİ HEDEFİMİZ'

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında 100 milletvekili şiarıyla bu seçimlere hazırlanıyoruz. Çok güçlü bir Yeşil Sol Parti'nin temsiliyeti ile farklı renklerin, kimliklerin aidiyetlerin ve mağduriyet yaşayan, yok sayılan, inkar edilen bütün kimliklerin temsil edilmesi de parlamentoya çok daha güçlü girebilmek için çalışacağız ve mücadele vereceğiz. Dolayısıyla güçlü bir partiyle parlamentoda temsil edilmenin önümüzdeki senelerde yapılacak olan yasal çalışmalara etki edeceğini bilerek ve bu anlayışla parlamentoya girmeyi hedefliyoruz.

'EŞİT TEMSİLDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ'

Eşit temsiliyet meselesinde kadınların da erkekler kadar parlamentoda temsilinin sağlanması için fermuar sistemini hayata geçirmeyi önemli bir mesele olarak gördüğümüzü, bu konuda herhangi bir taviz vermeyeceğimizi kadın temsilinin partimiz açısından büyük önemde olduğunu ve listeler yapılırken buna çok büyük önem verdiğimizi belirtmek isterim. Kısacası ben de bu dönem bütün arkadaşlarımıza büyük bir sorumluluk düştüğünü bütün il eş başkanlarımıza görev düştüğünü ifade etmek istiyorum. İçinizde aday adayları olacaktır, bu konuda kısıtlama yok ama bütün arkadaşlarımız şimdilik il eş başkanları olarak görevine devam edecektir, sizlere olan ihtiyacın büyük olduğunu belirtmek istiyorum. Yolumuz açıktır. Buna yürekten inanıyorum."