Kadıköy’de işkenceyle gözaltına alınan Kürt işçiler yaşadıklarını anlattı

Kadıköy sahilinde otururken işkenceyle gözaltına alınan ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Kürt işçiler, “Karakolda darp edildik, yüzüstü yere yatırıp mehter marşı dinlettiler, darp raporu almamamız için tehdit ettiler” diye anlattı.

İzin günlerinde gittikleri Kadıköy sahilinde eğlenirken polis tarafından işkenceyle gözaltına alınan Kürt işçiler, çıkarıldıkları Anadolu Adliyesi 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından “polise görevini yaptırmamak için direnme” iddiasıyla adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Yeşil Sol Parti Milletvekili, avukat Cengiz Çiçek, ÖHD ve ÇHD’li avukatlar tarafından yalnız bırakılmayan işçiler, adliye önünde sloganlar, Kürtçe şarkılar ve alkışlarla karşılandı. Gözaltı öncesi ve sonrası polis tarafından gördükleri işkence nedeniyle yüzleri ve vücutlarının çeşitli yerleri morluk içinde kalan işçiler, yaşadıklarını ANF’ye anlattı.

‘HALAY DA ÇEKMİYORDUK, MÜZİK DE DİNLEMİYORDUK’

Sanal medyada halay çektikleri için gözaltına alındıkları belirtilse de işçiler, polisler geldiğinde halay çekmediklerini, müziğin de sesinin kısık olduğunu vurguladılar. İnşaat işçisi Kadir Gülşen, polisler geldiğinde ne halay ne de müzik dinlendiğine işaret etti. Kadıköy sahilinde otururken başka bir kavgadan dolayı olay yerine iki polis otosunun geldiğini anlatan Gülşen, “Biz oturuyorduk, polisler yanımıza gelip kimlik kontrolü yaptılar. Polislerden biri müzik dinlemek için getirdiğimiz ses topunu işaret ederek, ‘Bu ses topu kimin?’ diye sorduktan sonra ses topumuza el koyup aracın içine koydu. Buna tepki gösterdiğimizde, halamın oğluna, ‘İstersem seni de alırım’ diyerek araca götürdü. Tepkiler yükselince üzerimize biber gazı sıktılar. Polisin kardeşime yönelip, yüzüne biber gazı sıkıp darp ettiğini görünce araya girdim. Benim yüzüme de biber gazı sıkınca can havliyle kendimi savundum. Birden belindeki silahı çıkarıp havaya ateş açmaya başladı” dedi.

‘EV HAPSİ VEREREK SADECE BENİ DEĞİL AİLEMİ DE MAĞDUR ETTİLER’

Aynı gün kendisinin Kadıköy karakoluna gittiğini belirten Gülşen, çıkarıldığı mahkeme tarafından ev hapsi şartıyla serbest bırakılmasına tepki gösterdi. Amed'den buraya çalışmaya geldiğini anlatan Gülşen, “Biz ekmek davasına İstanbul’a geldik. Finans Merkezi inşaatında çalışıyoruz. Sırf Kadıköy’de sahilde müzik topuyla oturduğumuz için polisin saldırısına uğradık. Bizim kimseyle bir alıp veremediğimiz yok. Burada polis bize haksız yere saldırdı. Ama bunun faturası yine bize çıktı. Şimdi ev hapsi aldım, burada evim yok, şantiyede kalıyorum, mecburen Diyarbakır’a döneceğim ve çalışamayacağım. Burada sadece beni değil, tüm ailemi mağdur ettiler” diye konuştu.

‘POLİS SES TOPUMUZA EL KOYDU, TEPKİ GÖSTERDİĞİMİZDE GÖZALTINA ALINDIK’

İşkenceyle gözaltına alınan inşaat işçilerinden Seyithan Gülşen, başka bir olay için sahile gelen polislerin yanlarında getirdikleri ses topuna el koyduklarını vurguladı. Kadir Gülşen’in kuzeni olan Seyithan, “Polisler geldiğinde müziği kesmiştik. Gelip kimlik kontrolü yapıp ses topunun kime ait olduğunu sordular ve el koydular. Tepki göstermemiz üzerine ise darp edilerek gözaltına alındık” dedi.

‘HASTANEDE DARP RAPORU ALMAMAMIZ İÇİN TEHDİT EDİLDİK’

Gülşen, polisler tarafından hem araç içinde darp edildiklerine hem de hastaneye muayeneye gittiklerinde darp raporu almamaları için tehdit edildiklerine dikkat çekti. Sürekli cinsiyetçi küfürlere maruz bırakıldıklarını anlatan Gülşen, şunları kaydetti: “Hatta bir polis vardı, ‘Ben de Diyarbakırlıyım ama Allah’ı tanımıyorum’ dedi ve bizi darp etti. Hastaneye geldiğimizde ise darp edildiğimizi söylediğimiz takdirde 'size daha farklı muamele yapacağız' denilerek tehdit edildik. O yüzden muayene edildiğimizde darp edildiğimizi söyleyemedik. Ama bu da bir şeye yaramadı. Çünkü hastane dönüşünde de darp edildik.”

‘BİZİ DÖVERKEN PARMAĞINI KIRAN POLİS BİR DE BİZİ SUÇLADI’

Kadıköy karakolunda işkencenin boyutlanarak devam ettiğini belirten Gülşen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Karakola geldiğimizde bize Kadıköy sahilinde biber gazı sıkıp, silahını ateşleyen polis tarafından ters kelepçeli bir şekilde öyle bir darp edildik ki; yumruk sallarken hem parmağını kırdı hem bizi suçladı. Sanki biz parmağını kırmışız gibi hakkımızda suç duyurusunda bulundu. Daha sonra yüzüstü yatırdılar, araçtan açtıkları mehter marşını dinlettiler ve zorla, ‘Tanrı Türk polisini korusun’ diye bağırttılar. Yüzüstü yatmış durumdayken bir komiser gelip ayakkabılarıyla belimde ve kolumda bulunan zafer işareti dövmesi üzerine defalarca bastı. Karın boşluğuma tekme vurdu, nefes alamadım. Hastaneye tekrar götürürlerken ‘Geberin teröristler’ diyerek cinsiyetçi küfürler ettiler.”

Polisler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını aktaran Gülşen, “Dinlenmek için bir pazar günümüz var, onu da zehir ettiler” vurgusunda bulundu.

‘VİDEO ÇEKTİĞİM İÇİN BENİ DE GÖZALTINA ALDILAR’

İşkenceyle gözaltına alınan işçilerden İdris Akpınar ise evine giderken sadece olayın tanığı olarak telefonuyla çekim yaptığı için polis saldırısına uğradığını belirtti. Motokurye olan Akpınar, yaşananları şöyle anlattı: “Kadıköy sahilinden evime giderken polislerin bir grup gencin müzik ses topunu aldıklarını gördüm. Kimlik kontrolü yaparken ses toplarına el koydular. Gençler buna tepki gösterince ikisini alıp darp etmeye başladılar. Ben de koşarak polislere, ‘Ne yapıyorsunuz? Vurmayın’ dedim. Ortam birden kalabalıklaştı ve gerildi. Ben de video çekmeye başladım. O esnada bir yunus polisi, ‘Video mu çekiyorsun? Gel buraya’ dedi. Telefonumu vermemek için uzaklaştım. Yine aynı polis, ‘Niye bizi çekiyorsun?’ diye sorduğunda ben de suç işlediklerini, insanları darp ettikleri cevabını verdim. Bunun üzerine, ‘Suç mu işliyoruz? Darp mı ediyoruz? O zaman sen de gel bakalım’ diyerek beni de darp ederek gözaltına aldılar.”

‘TANRI TÜRK POLİSİNİ KORUSUN’ DİYE BAĞIRTTILAR

Araç içinde sürekli darp edildiklerini belirten Akpınar, hastaneye geldiklerinde ise darp raporu almamaları yönünde polisler tarafından tehdit edildiklerine dikkat çekti. “Polisler, ‘Eğer sizi dövdüğümüzü söylerseniz bir de bunun dönüşü var’ diye tehdit ettiler” diyen Akpınar, o nedenle hastanede darp edildiklerini söylemediklerine işaret etti. Kadıköy karakolunda ise ters kelepçeli bir şekilde yüzüstü yatırarak mehter marşı dinlettiklerini anlatan Akpınar, “Bir taraftan da bizi  ‘Tanrı Türk polisini korusun’ diye bağırttılar” dedi. Sol gözü ve kulak arkası işkenceden mosmor olan Akpınar, polisler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.