Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara İl Eş Başkanı Mustafa Karabudak, depreme ilişkin ANF’ye değerlendirme yaptı.
İktidarın yetersizliği nedeniyle insanların hayatını kaybettiği ifade eden Karabudak, şunları söyledi: “6 Şubat Pazartesi günü bir felaketle uyandık. Bölge tamamen yerle bir olmuş durumda. Doğal afetler muhakkak olacaktır, depremler, seller. Doğanın bir kanunudur. Ama bunu katliama çeviren iktidarlardır, çarpık kentleşmedir, rant hırsı. İktidarın yetersizliğiyle birlikte bölgeye düşmanca yaklaşımı, ötekileştirmesi, siyasal iktidarın inançsal ve etnik kimlik üzerinden ayrıştırıcı politikaları büyük bir katliama yol açtı. Bunun da bir halka yapılmış bir soykırım olduğunu söyleyebiliriz. Bir haftayı geçti, insanlar hâlâ enkaz altında; halk, kendi imkânlarıyla enkaz altındaki canları kurtarmaya çalışıyor. Depremin olacağı devlet tarafından bilinse dahi, rant hırsıyla o bölgede adeta kağıttan evler inşa ettirmeye, bu inşaatlara izin vermeye devam ettiler. Bu kadar açık olmasına rağmen felaketten sonra zamanında müdahale edilseydi çoğu canımız kurtulacaktı; ancak ilk anda müdahale etmeyi dahi geçin, insanlar devletin ihmalinden kaynaklı kan kaybından, soğuktan, ekiplerin yetersizliğinden hayatlarını kaybettiler.”
'FELAKETİ FIRSATA ÇEVİRMEYE ÇALIŞIYORLAR'
Deprem sonrası özellikle Alevi köylerinin boşaltıldığına dikkat çeken Karabudak, "Siyasal iktidarın felaketi kendince fırsata çevirme halidir. Amaçları zaten halkı yerlerinden, köklerinden koparıp sürgün etmek, göçe zorlamaktır. Depremle birlikte insanlar haklı olarak kendilerini korumak için başka şehirlere gitmek zorunda kalmıştır. Bize düşen görev, darda zorda kalan canlarımıza kapılarımızı açmak, lokmalarımızı paylaşmaktır, ilerideki süreçte kendi topraklarına geri dönmeye, sahip çıkmaya ikna etmektir. Depremin olduğu bölgelerimiz sahipsiz değildir, bir gün geri dönülecektir, tarihi yaşatılacaktır" dedi.
'YARDIMLARA MÜDAHALE EDİLİYOR'
Bölgeye giden bazı yardımlara engel olunmasına ilişkin de konuşan Karabudak, “Devlet afet dönemlerinde gıda, kurtarma, ilk yardım, barınma görevini bir kenara bırakarak kolluk kuvvetlerini, militer güçlerini bölgeye yönlendirerek yardım etmek yerine gönüllü çalışma yürütenlere de engel olmaktadır. Her bölgeden ilk andan beri herkes kendi gücü oranında, kendi imkânlarıyla gerekli katkıyı sunmasına rağmen şehrin çıkışlarında veya girişinde araçlara müdahale edilmektedir. Buradaki amaç, kendi yetersizliklerinin üzerini örtmektir. Bu bölgelerdeki halkı bile isteye sahipsiz bırakmak, ölüme mahkûm etmektir” dedi.
Karabudak, Ana Fatma Cemevi DAD Ankara Şubesi olarak ilk günden planlama yaptıklarını ve ertesi gün bölgedeki kriz koordinasyonuyla da iletişim halinde çalışma yaptıklarını da söylerken, “Şu an hem bölgenin ihtiyacını karşılamak hem de şehrimize gelen canlarımıza burada barınma, sağlık, gıda, giyim konusunda çabalarımız devam etmektedir. Önümüzde uzun ve zorlu bir süreç vardır, Xızır ayındayız, Haq Xızır cümlemize yardım etsin" diye ekledi.
'IRKÇILIK KÖRÜKLENİYOR, KATLİAM ÖRGÜTLENİYOR'
AKP-MHP iktidarının ırkçılığı körükleyerek bölgedeki yetersizliklerini gizlemek istediğinin altını çizen DAD Ankara Eşbaşkanı Mustafa Karabudak, “Mülteciler özellikle sosyal medyada devlet eliyle oluşturulan algıyla birlikte hedef haline getirilmişlerdir; bu, yaralı, öfkeli halkın tepkisini devletten uzağa çekme çabasıdır. Bu ev diye mezarları yapan müteahhitler kelepçe bile takılmadan gözaltına alınırken, hiçbir hesap sorulmazken, ırkçılığı körüklemek devletin kaçış şeklidir. Ayrıca 'yağmacı' diyerek linci, işkenceyi, katliamı meşrulaştırma çabalarının altında bölgedeki yurtsever halka saldırma planı vardır. OHAL şartlarını da bahane ederek, orada bir katliamı örgütlemek ve insanları kendi bölgesinden uzaklaştırma planıdır” şeklinde konuştu.