Kayıp yakınları ve Arjantinli anneler İstanbul’da buluştu

Kayıp yakınları ve Arjantinli Plaza de Mayo anneleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) düzenlediği bir konferansta buluştu.

İHD ve TİHV’in düzenlediği “Hakikat ve Adalet Plaza de Mayo’dan Galatasaray’a Gözaltında Kayıplar Mücadelesi” başlıklı konferans, TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesi Konferans Salonu’nda başladı.

Konferansa, TİHV ve İHD yöneticileri, Cumartesi Anneleri, Amed ve Şırnak’tan kayıp yakınları, Arjantin’den gelen kayıp yakınları ve çok sayıda kişi katıldı.

Konferansta ilk sözü 39 yıl önce gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in annesi Elma Eren aldı.

Eren, 39 yıldır canının yandığını söyleyerek, “39 yıldır oğlumun kemiklilerini arıyorum. Onu hiç unutamıyorum” dedi.

Açılış konuşmasını yapan İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyonu Üyesi Sebla Arcan ve TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı yaptı.

Arcan, Cumartesi Anneleri ile birlikte olmaktan onur duyduğunu ifade ederek, “Yaşadığımız coğrafyanın geçmişi inkarın egemen olduğu yerde verilen bu mücadele insan olma gereğidir” dedi.

Adaleti de barışı da istediklerini vurgulayan Eren, “Cumartesi anneleri bunu istiyor, Plaza de Mayo Anneleri bunu istiyor. 24 yıldır adalet mücadelesi yürüten anneler 37 haftadır Galatasaray’a gidemiyorlar. Bu engelleme Anayasa Mahkemesi, AİHM’e aykırıdır” şeklinde konuştu.

Bakkalcı, 17 Mayıs 1995 tarihinde İHD ve TİHV’in zorla kaybetmelere karşı bir kampanya başlattığını hatırlattı.

“Bizler 1995’ten beri olabildiğince annelerle olmaya çalıştık” diyen Bakkalcı, şöyle konuştu: “Zorla kaybettirilme denen şey insanlığa karşı bir suçtur. Ailelere yapılan bir işkencedir. Bu aynı zamanda toplumu susturmaya yönelik bir eylemdir. Ama siz her türlü şiddetten arındınız ve onları alaşağı ediyorsunuz. Bugün itibariye cezasızlık zırhları ile belki kaybedilen herkesin akıbetini açığa çıkaramadık. Ama birçok şeyi başardınız.”

Konferansın moderatörlüğünü İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyonu üyesi Sebla Arcan yaptı. İlk oturuma 2001'de kaybedilen Kürt siyasetçi Ebubekir Deniz'in kızı Ceyla Deniz, Amed’den kaybedilen Şirin Bayram'ın annesi Remziye Bayram, gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ve 1976'dan beri kardeşinin akıbetini Plaza de Mayo'da soran Arjantinli Margarita İsabel Noia konuşmacı olarak katıldı.

Ebubekir Deniz’in kızı Ceylan Deniz, babasını en son 5 yaşındayken gördüğünü belirterek, “2001 yılında babam eve girdi ve çıktı. Ondan sonra bir daha göremedim babamı” dedi.

Deniz, “Biz bu mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Eninde sonunda kemikleri de olsa bu mücadelemizi kazanacağız" diye konuştu.

Arjantin’den gelen Margarite İsabel Noia, 43 yıl önce kız kardeşini kaybettiğini belirtti. Noia, Arjantin’de 1970’lerdeki cunta döneminde binlerce kişinin kaybedildiğini belirterek, şöyle konuştu: “1976’dan itibaren anneler meydana çıkmaya başladı. İlk olarak 14 anne yakınları için mücadele başlattı. 1983’te cunta gitti ve legal bir hükümet başa geldi. Bu cuntacıların bizden aldıklarını hükümetten istedik. Tabi biz yakınlarımızı canlı istedik. Ama canlı olmasa bile kemiklerinin bize verilmesi ve hesabının sorulmasını istedik. Her Perşembe günü anneler aynı yerde toplandı ve yakınlarının hesabını sordu. Ama cuntanın gitmesiyle birlikte binlerce insan dışarı çıktı. Hükümet buna sessiz kalamadı ve cuntacıları yargıladı. Ama sadece darbenin en üst kademesindekiler yargılandı. Biz herkesin yargılanmasını istedik. Mücadelemiz sonuç verdi ve ondan sonra kayıplarla ilgili 800 dava açıldı. Burada antropologların büyük bir çalışması oldu. Toplu mezarlar açıldı ve bazı kayıpların kemikleri tespit edildi. Benim annem 94 yaşında hayatını kaybetti. Ama kızının kemiklerini göremedi. Bizler mücadelemizi sürdüreceğiz.”

Oğlu Şirin Bayram’ın evde darp edilerek götürüldüğünü anlatan Remziye Bayram, “1996 yılında devlet oğlumu evden aldı. O tarihten beri oğlum kayıp. Ben devletten oğlumun kemiklerini istiyorum. Ve buluncaya kadar da arayacağım” dedi.

Hiçbir şekilde onları affetmeyeceklerinin altını çizen Bayram, “Ben çocuklarıma söz veriyorum. Yaşadığım sürece onları aramaya devam edeceğim. Onların akıbetini bulurum veya bulmam ama ölünceye kadar da onları arayacağım" ifadelerini kullandı.

Gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız “Ben hiçbir annenin yapamadığı kötülüğü çocuğuma yaptım” dedi ve şunları ekledi: “Ben ondan özür diliyorum. Ben bu ülkenin kanunlarına saygı gösterdim. Ama onlar bana saygısızlık yaptı. Ben çocuğumu alıp onlara götürdüm. Bir suçu varsa alın suçunu yatsın dedim. Ama ondan sonra oğlumu göremedim. Çocuğum beni dinlemeseydi böyle bir şey yapmayacaktı. Benim bu ülkeden alacağım var. Bu devletin bana bir oğul borcu var. Şimdi ortada bir şey var ya ‘her şey güzel olacak’ diye. Her şey güzel olacak demekle olmuyor. Herkes birlikte mücadele ederek ancak güzel yapabilir. Ben yıllardır Galatasaray’da aynı yüzleri görüyorum. Bizim için oraya gelin demiyorum. Oraya gelen benim de çocuğum kaybolmasın, benim çocuğum da kayıplara karışmasın diye oraya gelsin.”