KCK: Kobanê zaferi aynı zamanda dünya halklarının zaferidir

KCK Yürütme Konsey Eşbaşkanlığı, 1 Kasım Dünya Kobanê Günü’nü kutladı. Kobanê için yapılan eylemleri hatırlatan KCK, ‘’1 Kasım 2014 günü yapılan bu dayanışma ve destek DAİŞ'in sonunun başlangıcı olmuştur’’ dedi. 

İstanbul’da düzenlenen dörtlü zirveden sonra Rojava’ya yönelik saldırıların yoğunlaştığına dikkat çeken KCK, ‘’AKP-MHP faşizmi bu saldırılarla bir taraftan Suriye halklarına düşmanlığını ortaya koyduğu gibi diğer taraftan bu saldırılarla Türkiye’de şovenizmi şahlandırarak 31 Mart 2019’da yapılacak seçimleri kazanmayı hedeflemektedir’’ dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklaması şöyle:

‘’Bundan 4 yıl önce dünyanın dört köşesinden demokratlar, sosyalistler, aydınlar, yazarlar, sanatçılar 1 Kasım’ı Dünya Kobanê Günü olarak ilan etmişler; 1 Kasım’da farklı halklardan milyonlarca insan meydanlara dökülerek DAİŞ'e karşı fedaice direnen Kobanê direnişçilerini desteklemişlerdir. 1 Kasım 2014 günü yapılan bu dayanışma ve destek DAİŞ'in sonunun başlangıcı olmuştur. Kobanê direnişçileri bu desteğin moral gücüyle fedai bir direniş ortaya koyarak DAİŞ'i Kobanê'de yenilgiye uğratmışlardır. Böylece AKP iktidarının Rojava Devrimini boğma emelleri boşa çıkmış, Rojava Devrimi halklardan aldığı destekle büyük hamleler yaparak DAİŞ ve El Nusra gibi çeteleri ve arkasındaki güçleri yenilgiye uğratmıştır. 1 Kasım Dünya Kobanê gününü ilan edenleri ve bu günde ayağa kalkanları bir daha saygıyla selamlıyoruz. Bu moralle şehitler ve yaralılar vererek DAİŞ'i ve destekçilerini yenilgiye uğratanları da saygı ve minnetle anıyoruz.

KOBANE ZAFERİ DÜNYA HALKLARININ ZAFERİDİR

1 Kasım Dünya Kobanê Günü ruhu ile zafer kazanan Kobanê direnişi sadece Kobanêliler ve Kürtlerin direnişi ve zaferi değildir. DAİŞ ve destekçilerine karşı kazanılan Kobanê zaferi aynı zamanda dünya halklarının zaferidir. Kobanê ortak bir dünya şehridir. Özgür ve demokratik yaşamını kurmada ve savunmada tüm dünya halklarının da sorumluluğu vardır. Büyük dayanışma ve destekleriyle özgürleşen Kobanê’ye yönelik her saldırı tüm dünya halklarına ve demokrasi güçlerine saldırıdır.

SALDIRILARIN DÖRTLÜ ZİRVEDEN SONRA YOĞUNLAŞMASI DİKKAT ÇEKİCİ

AKP-MHP iktidarı Kobanê ve Rojava Devrimine yönelik düşmanlığını artırdığı gibi sınır üzerinden saldırılarını yoğunlaştırarak Kuzey Suriye ve tüm Suriye'nin barış ve istikrarını tehdit etmektedir. Demokratik Suriye güçlerinin yüzlerce şehit vererek DAİŞ'e karşı Dera Zor’da savaş yürüttüğü bir dönemde AKP-MHP iktidarı bu saldırılarıyla DAİŞ'in yanında olduğunu bir daha gözler önüne sermiştir. Bu saldırıların AKP-MHP faşizmine destek toplantısından sonra olması Almanya, Fransa ve Rusya'yı da bu Kürt düşmanı saldırılarının ortağı yapmıştır.

Tüm dünya halklarının dayanışması ve mücadelesiyle özgürleşmiş Kobanê'ye yönelik saldırıya karşı tabi ki dünya halkları ve demokrasi güçleri de seslerini yükseltecektir. Yine DAİŞ'e kimler karşıysa onların da bu saldırıya seslerini yükseltmesi gerekmektedir. Bu saldırıya sessiz kalmak DAİŞ'i yenilgiye uğratan Kobanê ve diğer Kuzey Suriye halkını yalınız bırakmaktır. DAİŞ'e yıllarca açık destek veren AKP-MHP faşizminin saldırılarına göz yummaktır. Bu açıdan bu saldırıya karşı çıkmak DAİŞ'e karşı oluğunu söyleyen herkes için ahlaki ve vicdani bir borçtur.

SALDIRILARIN İKİ AMACI VAR

AKP-MHP faşizmi bu saldırılarla bir taraftan Suriye halklarına düşmanlığını ortaya koyduğu gibi diğer taraftan bu saldırılarla Türkiye’de şovenizmi şahlandırarak 31 Mart 2019’da yapılacak seçimleri kazanmayı hedeflemektedir. Çünkü yerel seçimleri kazanarak faşist diktatörlüğünü tümüyle yerleştirmek istemektedir. Bunun için de Tüm faşistler gibi şovenizmi şahlandırarak demokrasi ve özgürlük güçlerini ezmeyi önüne koymuştur. Bu açıdan yerel seçimlere kadar zaman zaman bu saldırılarını sürdürerek, hem Kuzey Suriye'deki barış, istikrar ve demokratik yaşamı tehdit edecek hem de Türkiye'ye saldıran teröristlere karşı operasyon yapıyoruz, diyerek şovenizm propagandasını yoğunlaştıracaktır.

Bu iki amaçla saldıran AKP-MHP iktidarının bu oyunlarını hem Kürtler ve Türkiye halkları hem de dünya halkları tutumlarıyla bozmalıdırlar. Bu faşist iktidarın psikolojik savaş saldırıları ve kirli seçim oyunu hem teşhir edilmeli hem de mücadeleyle durdurulmalıdır. Bu saldırılara karşı tutum almayan tüm devletler ve siyasi güçler de teşhir edilerek AKP-MHP faşist iktidarının destekçisi oldukları gösterilmelidir.

DEMOKRASİ GÜÇLERİNE ÇAĞRI

Türkiye halkları ve demokrasi güçleri AKP iktidarının bu seçim öncesi bu tür saldırı ve propagandalarını seçim taktiği haline getirdiğini görerek AKP-MHP faşist iktidarına karşı tutum almalıdır. Sınır üzerinden yapılan bu saldırıların Türkiye halklarına bir yararı olmadığı gibi başta Kürtler olmak üzere bölge halklarının Türkiye'ye karşı öfkesini artırarak Türkiye'yi Ortadoğu’da istikrarsızlık ve savaş batağı içinde tutmaktadır. Bu açıdan Türkiye'deki tüm demokrasi güçleri ve muhalif siyasi partileri bu saldırılara karşı durarak Türkiye'nin faşist bir geleceğe mahkum olmasının önüne geçmelidirler.’’