Kemalbay: Öcalan’ın sesinin halka ulaşılması engelleniyor

Kürt Halk Önderi Öcalan'a uygulanan tecride tepki gösteren HDP vekili Kemalbay, tecrit politikasıyla Öcalan’ın halka sesini ulaştırmasının engellendiğini söyledi.

HDP eski Eş Başkanı ve İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride tepki gösterdi. Öcalan'ın 2013 ile 2015 yılları arasında barış ve müzakere sürecini desteklediğini ve yürüttüğünü belirten Kemalbay, "Newroz açıklamalarında Türkiye halkaları artık bu sorunların demokrasi ilkeleri etrafında çözülebileceğine dair önemli mesajlar aldı. Fakat bunun ardından bu mesajlar kesildi. Bu mesajların kesilmesi savaş politikalarını tırmandıranlar tarafından yapılan bir şey" dedi.

Türkiye’nin çok zor bir dönemde geçtiğini ile getiren Kemalbay, bu zor dönemin temelinde yatan şeyin Türkiye’de demokrasi ve barış mücadelesinin bir sonuca erişememesi olduğunu söyledi. 2013 ile 2015 yılları arasında Türkiye'de halkların barış içinde beraber yaşayabileceğini gördüklerini ve büyük bir coşkuyla karşıladıklarını kaydeden Kemalbay, "Bu dönemde barış politikalarına büyük bir yönelim oldu. Fakat bu barış politikaları Türkiye egemen güçleri açısından kabul edilebilir politikalar olmadığını 2015 seçimlerinde gördük" şeklinde konuştu.

7 Haziran’da HDP’nin parlamentoya güçlü bir şekilde girmesinin, Türkiye egemenlerinde büyük bir korku yarattığını hatırlatan Kemalbay, "Hemen o seçimleri yok saydılar. Arkasında da 20 Temmuz’da Suruç katliamı gerçekleşti, 10 Ekim’de Emek Barış Demokrasi Mitingi bombalandı. Bu temelde Türkiye’de bir kutuplaşma ve kaos ortamı gerçekleşti. Bütün bunların temelindeki Kürt meselesi geliyor. Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmemesi sonucu, içeride ve dışarıda şiddet ve savaş politikasının tırmanmasına neden oldu" dedi.

"Aslında bu, barışı savunanlar ile savaşı sürdürmek isteyenlerin arasındaki bir mücadeledir" diyen Kemalbay konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu mücadelenin önemli başlıklarından bir tanesi de tecrit politikasıdır. Çünkü Sayın Öcalan, 2013 ile 2015 yılları arasında barış ve müzakere sürecini destekledi ve yürüttü. Newroz açıklamalarında Türkiye halkaları artık bu sorunların demokrasi ilkeleri etrafında çözülebileceğine dair önemli mesajlar aldı. Fakat bunun ardından bu ses kesildi. Bu sesin kesilmesi, özellikle savaş politikaları tırmandırılanlar tarafından özellikle yapılan bir şey."

HALKLARIN EMEĞİ SAVAŞ POLİTİKALARINA YATIRILDI

Barış ile tecridi karşı karşıya gördüklerini söyleyen Kemalbay, "Barış politikasının sustuğu yerde zindanlarda tecrit politikası ve Sayın Öcalan’ın da mutlak bir izolasyonla halka sesinin ulaştırmasının engellenmesi ile karşı karşıyayız. Bu politikalar sürdürülebilir politikalar değil. Çünkü bugüne kadar savaşla bir yere varılamadı. Çatışmalar halklar için büyük bir acı, ölüm ve yoksullaşma getirdi. Bugün eğer işçi sınıfı ve emekçiler büyük bir kriz ile karşı karşıya ise, 3. Havalimanında işçiler ‘iyi beslenemiyoruz, iyi barınamıyoruz, haklarımız verilmiyor, ücretlerimiz ödenmiyor’ diyorsa ve insanlar ‘geçinemiyoruz’ diye kendini yakıyorsa, Türkiye halklarının emeğini savaş politikalarına aktarılmasıdır" ifadelerini kullandı.

Bu politikalar sürdüğü sürece kriz, yoksulluk ve işsizliğin devam edeceğine dikkat çeken Kemalbay şunları belirtti: "Bu çatışmanın sonucu olarak halklar daha fazla karşı karşıya gelecek. Dolaysıyla bu devamı getirilemeyecek bir politikadır. Biz biliyoruz ki önümüzdeki dönemde bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yine masalar kurulacak. Çatışma ve çözüm meseleleri gündem olduğu başka yerlerde olduğu gibi yine masalar kurulacak. Bunu sormak gerekiyor neden bu kadar kan ve gözyaşı yaşanıyor. Bugün kaç askerin öldüğü kamuoyuyla paylaşılmıyor. Gençlerin öldürülmesi rakamlarla ifade edilmesi ve ‘bu kadar öldürdük’ diye övülmesi asla kabul edilemez. Burada insan yaşamını yok sayan hatta doğayı yok eden bir savaş politikasıyla karşı karşıyayız. Bunun artık sonu yok."

DEMOKRASİ VE BARIŞ AŞAMASINA GEÇMELİYİZ

Dersim’de, Bitlis’te ve Kürdistan'ın birçok bölgesinde ormanların yakıldığını ifade eden Kamalbay konuşmasına şöyle devam etti: "Yok etme politikaları nereye kadar sürecek. Çünkü hiçbir zaman halkların talepleri bu şekilde çözülmüş değil. Halkların talepleri, müzakereyle ve demokrasi ilkeleri geliştirilerek, büyütülerek çözülebilir. Barışarak, acılarımızla yüzleşerek, herkesin hakikatlerle yüzleştiği ve sorumluların yargılandığı bir döneme geçmek zorundayız. Ancak bu şekilde toplumsal ve sosyolojik sorunlar çözülebilir. Bu bir güvenlik politikasıyla çözülebilecek, askeri yöntemlerle halkların talepleri bastırılabilecek bir durum değildir."

3. Havalimanı çalışanlarının haklarının jandarma ablukası ve hapishanelerle çözülemeyeceği gibi Cizre, Nusaybin, Gever, Dersim, Sur ve diğer yerlerin sorunlarının da bu şekilde çözülemeyeceğini vurgulayan Kemalbay, "Bu sorunlar ancak müzakere ve demokrasi ilkeleriyle çözülür. Biz yine tıpkı Sayın Öcalan’ın 2013’te başlattığı demokrasi ve barış aşamasına geçmeliyiz. Suriye’de de Rojava’da da demokratik ve barış sürecini çözümünü destekleyen politikalar Türkiye’yi ve Türkiye haklarını rahatlatır" ifadelerini kullandı.

HERKES BARIŞ POLİTİKALARINA SARILMALI

Türkiye'nin İdlip’te büyük bir maceraya girdiğini ve çok büyük bir tehlikeye adım attığını söyleyen Kemalbay, "İdlib’te El Nusra çetelerinin hamiliğine soyunması, Türkiye’ye hiçbir zaman barış ve refah getiremez. Tam tersi önümüzdeki günlerde Türkiye’yi daha büyük riskler altına sokacak. Bu yüzden biz hem dışarıdan hem de içeriden Türkiye halklarının barışçıl politikalarla ve demokratik ilkelerle kendi sorunlarına ve bölge sorunlarına çözüm aramasını istiyoruz" dedi.

Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik tecride tepki gösteren Kemalbay şöyle konuştu: "Tecrit kalkmalıdır. Cezaevlerindeki özellikle hasta tutsaklara yönelik uygulamalar ve yaşam hakkına saygı duyulmayan politikalar terk edilmeli. Özellikle siyasi tutsaklar serbest bırakılmalı. Bu süreç ancak böyle normalleşebilir. Tecridin politikasını bugün herkes ödüyor, can kayıplarıyla ödeniyor. İnsan hayatı her şeyden önemlidir. Bir kere ilk önce can kayıplarının önlenmesi gerekiyor. Aslında halkların çözülemeyecek bir sorunu yok. Ancak savaşta ve çatışmadan beslenenler, iktidarcı anlayışların bizi ittiği bu savaş politikalarından kurtulabilmek için herkesin barış politikalarına sarılması gerekiyor."