KHK krizi: OHAL Komisyonu üç yıldır oyalıyor!

KHK’lılar için kurulan OHAL komisyonunun hukuk dışı olduğunu ifade eden HDP’li Gergerlioğlu, bunca zaman faaliyette olan komisyonun KHK’lıları adeta oyaladığını ve tam bir yol almadığını söylüyor.

Bundan 3 yıl önce yaşanan 15 Temmuz darbe girişimin hemen ardından 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL ile birlikte Türkiye, 2 yıla yakın bir süre KHK’lar ile yönetildi. Binlerce kişi tutuklandı, KHK’lar ile ihraç edildi, yüzlerce kurum, dernek ve basın yayın organı yine benzer gerekçelerle kapatıldı. Gerekçesiz bir şekilde kamu kurumlarından ihraç edilen ve yargı yolu kapatılan binlerce insan Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’ne başvurdu. Fakat AİHM iç hukuk yollarını işaret ederek kendi kapısını kapattı. Ardından yargı yolu açılmayan KHK’lılar OHAL Komisyonlarınca incelenmeye alındı. Fakat geçen yaklaşık 3 yıla yakın süreçte başvuruların %97’sine ret cevabı verilip sadece %7’sinin iadesi kararlaştırıldı.

Kendisi de KHK ile devlet memurluğundan çıkarılan ve daha sonra HDP Kocaeli Milletvekili olan Ömer Faruk Gergerlioğlu ile OHAL komisyonlarının bugüne kadar neler yaptığını, KHK mağdurlarının durumunu konuştuk.

-15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’de OHAL rejiminin başlama sebebi. Hemen ardından 20 Temmuz’da OHAL ilan edildi. Bunun üzerinden 3 yıl geçti ve bu süre zarfında 10 binlerce insan KHK ile işinden edildi. Siz de KHK mağdurusunuz. Bu geçen sürede KHK iadeleri ya da hukuki açısından neler yaşandı ve de değişti?

KHK meselesi hala çıkmaz sokakta. Bu süre zarfında KHK’lılar çalışma haklarından mahrum edildi. Özel sektörde çalışma konusunda çok büyük engellemelere maruz kaldılar. Sosyal haklar konusunda da bu böyleydi. Misal KHK’lı olduğu için hasta ya da engelliyse bile ötelendi. Bankalardan kredi çekerken dahi terörist olarak damgalandılar. Özetle nereye gitseler vebalı muamelesi yapıldı kendilerine. Son üç yılın en ağır travmasını yaşayan toplamsal kesim oldular. Anayasal hakları olmasına rağmen 3 yıldır insanlar yurt dışına da çıkamıyor. Yüzbinlerce insan koca bir Türkiye hapishanesinde mahpus durumunda şu an. Bu süreçte ilk 6 ayda herhangi bir mahkemeye gidemedi KHK’lılar biliyorsunuz. İdare mahkemeleri bunun bizimle alakası yok yasamanın kararıdır dedi. Anayasa Mahkemesi de bakamam dedi. AİHM de binlerce dosya ile uğraşmamak için kabul etmedi. Bu karmaşa içinde OHAL komisyonları kuruldu. Çünkü Avrupa Konseyi de ne yapacağını bilemiyordu ve 100 binlerce kişi AİHM’e başvuruyordu ve orası da felç olmuştu. OHAL Komisyonu çok hukuksuz ve keyfi bir devlet komisyonu olarak kuruldu ve maalesef büyük bir hayal kırıklığı ile devam etti. Zaten kurulması bile hataydı. Zirademokrasi ve hukuktan uzaklaşan bir ülkede sorunların çözümü adı altında, yargıyı engellemek adına kurulmuş OHAL komisyonunun adil bir adım atmayacağı belliydi. Zaten böyle bir adım atsa komisyondakiler görevden alınırdı. Bu süre boyunca KHK’lılar bu komisyonda oyalandı.

Basına komisyonlarda birçok KHK’lının iade edilmesine rağmen, görevine dönemediğine dair haberler yansıdı. Komisyon tam olarak ne yaptı bu süreçte?

Komisyon zaten bir anayasa ihlali sonrasında ortaya çıktı. Anayasa Mahkemesi (AYM) KHK’ları iptal etmeye cesaret edemedi çünkü siyasi baskı altındaydı. OHAL Komisyonlarının hükümleri de zaten bu anayasa ihlali ile gerçekleşti. Şimdiye kadar komisyonlar başvurulara %97 oranında ret cevabı verdi. Şu an 70 bin küsur civarında incelemesi var ve %97 ret, %7 oranında kabul bulunuyor. Bu sayı pek değişmiyor. Başlarda %3 oranındaydı ama siyasi baskıyla vs. bu rakam %7’ye çıktı. Komisyonun ‘Devletin yaptığı dorudur, ona yakın bir rakamla devam edelim’ gibi bir mantığı olduğunu düşünüyorum. Usulen ve esasen çok büyük hukuki yanlışlıklar dolu bir komisyon bu. KHK sırasına göre inceleme yapılacaktı ama buna da riayet edilmedi. Bir baştan, bir sondan ya da AKP’den vekillerin aracı yapıldığı kişiler öne alınarak vs. bir sıralama izlendi. Böyle birçok istismar ve soru işareti dolu çalışma içindeydiler. İki yıl içerisinde bütün başvuruları bitireceklerini ifade ettiler ki 125 bin 600 başvuru vardı. İki yılın sonunda anca %40’ı bitirildi. % 60’ı bekliyor ve tam bir fiyasko olduğu ortaya çıktı. Biz bu sırada OHAL Komisyonları kapatılsın başvuruları yapmıştık. Avrupa Konseyi’ne de bu hukuksuzluğu anlatan mektuplar gönderdik. Avrupa Komisyonu da sonunda OHAL Komisyonunu çağırarak ‘Nedir bu durumu anlatın’ diye ifade istedi ve de açıklamalar sonucunda etkili bir hukuk yolu olarak tanımayabiliriz uyarısı yaptı.

Peki, bu uyarı sonrası bir değişim yaşandı mı?

Maalesef aynı yöntem ile devam diyorlar. Komisyonları da ziyaret ettik yaklaşımlarını da dosyaları da sunduk. Yani düşünün biri zamanında barış demiş, soruşturma açılmış, hatta daha sonra soruşturma kapanmış ve düşmüş ama bu kişi terörist ilan edilip KHK ile atılmış. Ya da yakını HDP’li bu kişi yine damgalanmış veyahut birinin Bank Asya’da parası var, diğeri Eğitim-Sen’de örgütlü. Bu gibi meşru şeyleri olan herkes fişlenmiş. Emniyet istihbaratının fişlemeleriyle alınmış kararlar bunlar. Siyasi görüşü, şu anki iktidara uymayan herkes KHK’lı ilan edildi. Sadece Cemaat vs. değil. Bu ihraçlar hukuk dışı olduğu için iadesi de hukuk yoluyla olmuyor. Keyfe keder ya iade ya da ret kararı veriliyor. OHAL Komisyonu defalarca yöntemlerinin ne kadar hukuksuz olduğunu kamuoyuna açıklamamıza rağmen aynı şekilde devam ediyor. Komisyon sonrası hukuk yolu da epey uzak. Birçok kişi 4 yıl geçmiş olacak neredeyse yargı karşısına çıktığı zaman. Şu an neredeyse 3 yıl geçti ve bu insanlar yargısal bir unsurun karşısına dahi çıkamadı. Bu çok uzun bir dönem. Bu süre zarfında ölenler, intihar edenler, kanser olanlar oldu. Çok büyük bir kesimin, toplumdan izole edilmiş halde depresyona sürüklendiğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda ekonomik olarak, birçok aile damdan yere çakıldı. Toplumdan dışlanarak bir nevi soykırım uygulandı. Bazı insanların aileleri bile sırtını döndü bu süreçte. Yeri geldi karı-koca cezaevine girdi çocukları ortada kaldı.

Hem komisyonun hem yargı yollarını hem de Avrupa Konseyi’nin tutumunu anlattınız peki bu nasıl çözülmesi gereken bir sorun?

İlk olarak OHAL Komisyonu lağvedilmeli, değerlendirme 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre yapılmalı. Böyle sorgusuz sualsiz ‘Ben seni ihraç ettim, terörist olmadığını ispat et’ demekle olmaz. Hem sana bir damga vuruyor hem de ispat et diyor. İddia eden ispat eder oysaki. İkinci olarak AYM’nin KHK’ları Anayasaya uygun olmadığı için iptal etmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde olabilir. Yargılama yapılacaksa da 657’ye göre olmalı bu. Yargılayıp ihraç mı edecek, savunmasını alıp idari olarak soruşturma açıp mı yargılayacak o ayrı bir konu. Ama insanlar şu an neyle suçlandıklarını bile bilmeden OHAL Komisyonlarına dilekçe verdi.

OHAL Komisyonlarındaki bu işleyişin bu kadar uzama sebebi olarak, ekonomik krizden dolayı devletin bir yük altına girmek istememesi gibi bir söylenti de var. Sizce de bu olası mı?

Geri dönüşe karar versek de herhangi bir tazminat verilmeyecek diye yasalaştırıldı zaten. Geri dönüş için başvuranlar, bu durumu kabul etmiş şekilde başvuru yapıyor. Ama birikmiş maaşları verecekler. Tabii bir de şöyle oluyor, komisyon iade ediyor, birkaç ay bekleniyor ama daha sonra bağlı bulunan bakanlık diyor ki ‘Komisyon iade etti ama bakalım biz olur diyecek miyiz?’ 5-6 ay da orada bekliyor. Böyle çok vakalar oluyor. Evet devletin kasası boş ve bu tür gerekçelerle insanlar oyalanıyor da olabilir ama esas olarak düşman hukuku uygulaması en ön planda maddiyattan önce. KHK’lılar geri dönseler bile atıl görevlere getiriliyor. Önemli görevlerden alınıp kızağa çekiliyorlar. Damgalanmış bir insan olarak devam ediyorlar hayatlarına.