'Kobanê Davası ile Kürtler, kadınlar ve muhalifler hedefte'

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ve avukatlar, Kobanê Davası ile Kürtlerin, muhaliflerin, kadınların hedef alındığını belirterek, "Avukatları, siyasi partileri duruşmaları takip etmeye davet ediyoruz" dedi.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Özdoğan ve Kobanê Kumpas Davası avukatları Cenk Yiğiter ve Çiğdem Kozan, partinin genel merkezinde yaptıkları basın toplantısıyla dava sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Özdoğan, şunları söyledi:

"Kobanê Kumpas Davası, uzunca bir süredir devam eden bir yargılama süreci. Bu dava sadece HDP değil HDP siyaseti etrafında toplanan tüm kesimlere dönük bir kumpas davası. İktidar çevresi kendisine karşı tehdit olarak gördüğü HDP siyasetini ve siyasetçileri yaratılmış ve uydurulmuş ve uydurulmaya devam eden delillerle cezaevinde tutmaya ve hapsetmeye devam etmektedir.

HDP’nin temsil ettiği ve siyaseten mücadelesini yürüttüğü demokratik özgürlükçü yaşamı savunanlara karşı, aslında savaş ve çatışmayla beslenenlerin yürüttüğü bir yargı sürecidir şahitlik ettiğimiz bu süreç. Faşizm dönemlerinin karakterini gösteren siyasi saikle devam eden toplu bir yargılamaya şahitlik ediyoruz aynı zamanda. Bildiğiniz üzere HDP’nin Twitter hesabından gönderildiği iddia edilen bir tweet iddiasıyla başlayan soruşturma. IŞİD’in soykırım tehdidi altındaki kadınların ve çocukların yaşam hakkını koruma amaçlı olan bir tweet üzerinden yürütülen yargılama, aslında bu yargılamayı yürütenlerin bulunduğu tarafı da göstermektedir.

Hayatını kaybetmiş insanların iktidarın siyasi hesaplarının bir parçası haline getirilmesi, o kişilerin ölümlerinin gerçek koşullarının ve gerçek sorumlularının araştırılmaması ayrıca acı verici bir tablodur. Yargı içerisindeki bir çetenin yöneticisi olduğu iddia edilen bir yargı mensubunun başkanlığında yürüyen bu yargılamadaki işlemlerin yargısal işlemler olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu dosyadaki işlemlerin tamamı siyasidir, hiçbirinin hukuki bir niteliği yoktur. Savunma hakkının iptal edildiği, savunmaların süreyle kısıtlandığı, delilerin mahkemenin ve savcının keyfine göre tartışıldığı, delillerin kapalı kapılar ardında üretildiği, avukatların tehdit ve baskı altında avukatlık yapmaya çalıştıkları bir yargılama süreci yürütülüyor. Bizim cephemizde bu düşman ceza hukukudur. Müvekkillerimiz haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevlerinde düşman infaz hukuku uygulamaları ile karşılaşmaktadır. Cübbelerini kendilerine kılıf yapanların yürüttüğü yargılamaların hukuk ve adaletle bir bağı olmadığını düşünüyoruz."

YİĞİTER: BU BİR İNTİKÂM DAVASI

Avukat Cenk Yiğiter de özetle şunları söyledi:

"Biz bu davayı başından itibaren bir kumpas davası olarak tanımladık. Hiç şüphesiz bu kumpas HDP’ye, HDP’li siyasetçilere yönelik bir kumpas ama bundan ibaret değil. Bu dava her aşamada modern hukukun, çağdaş yargılama hukukunun kırmızı çizgilerinin açık açık ve pervasızca ihlal edildiği bir yargılama. Kumpas aslında hukuka yönelik bir kumpas. Anayasa ve insan hakları fikrine yönelik bir kumpas. Bu bir intikam davası ve intikam alınmak istenen HDP olsa da bütün yurttaşların hukuki güvenliğinin tehlikeye atıldığı bir süreç içindeyiz.

12 Eylül mutasyona uğramış bir şekilde ve çok daha tehlikeli bir varyant halinde sürüyor. AİHM Büyük Dairenin bu davayla ilgili bir kararı var. 6 Ekim 2014 günü HDP’nin yaptığı çağrıları değerlendiriyor. Bu çağrıların tamamen siyasi ifade sınırları içerisinde olduğunu söylüyor. Bu çağrılarla 7-8 Ekim’de yaşanan vahim şiddet olayları arasında bir nedensellik olmadığını söylüyor. AİHM’in kararının etrafından dolanmak için hem savcı hem de mahkeme kararlarında 'AİHM’in incelemesine girmeyen, bilmediği deliller var' diyor. Bu deliller sadece tanık beyanları, gizli tanık beyanları. Hiçbiri somut bilgi ve görgüye dayanmıyor. Bir iddia bile değil, büyük oranda spekülasyon. Mahkeme bu tanıklara bilirkişi muamelesi yapıyor."

KOZAN: MAHKEME İSTEDİĞİ BEYANLARI CIMBIZLIYOR

Avukat Çiğdem Kozan ise yargılama sürecinde tanık beyanlarının yalanlandığına dikkat çekerek, şöyle dedi:

“Tanıklar tamamen yalana dayalı beyanlarda bulundu. Bizler de ifade etmek isteriz ki mahkeme usule uygun olmayan teşhislerine, tanıklara sorularımızın yönetilmemesi gibi tutumlarına devam ediyor. Bunu düşman ceza hukuku olarak tanımlıyoruz. Beyanlarına güvenilmeyen tanıklarla yargılamanın yürütülmesi düşman hukukudur. Tanık beyanları birbiriyle çelişiyor ve mahkeme sadece istediği beyanları içinden cımbızlayarak müvekkillerimizi tutuklu yargılamaya devam ediyor. Mahkeme HDP’yi, HDP fikriyatını, muhalifleri, Kürtleri ve kadınları yargılıyor. Siyasi yargılama yaptığının mahkemenin kendisi de farkında. Böyle hukuksuz bir yargılamada duruşmalara daha çok katılmak gerekiyor. Avukatları, siyasi partileri duruşmaları takip etmeye davet ediyoruz.”