Kürdistan Öcalan ile özgürleşecek

Ermenistan Meclisi'nin Kürt üyesi Hasanov, "Başkan Öcalan Kürdistan’dır" diyerek, tüm Kürtleri harekete geçmeye çağırdı. Hasanov, "Kürdistan, Öcalan ile özgürleşecek" dedi.

Geçtiğimiz Nisan ayı başında Ermenistan’da yapılan genel seçimlerde Kürtleri temsilen seçilen Kinyas Hasanov, en yaşlı parlamenter sıfatıyla Meclis'in açılış konuşmasını yapıp kısa bir süreliğine Meclis Başkanlığı koltuğuna oturdu. Bu durum, ülkedeki Kürt nüfusu da memnun etti. Sovyet döneminde bölgede yöneticilik yapan Hasanov, 1990’lı yıllardan beri ülkede yaşayan Kürtlerin demokratik hakları için aktif bir mücadele içerisinde. Hasanov, milletvekilliğinin yanı sıra aktif olarak   ülkedeki bütün Kürt kurumlarının bağlı olduğu çatı örgütün başkanlığını da yürütüyor. Hasanov, ANF'nin sorularını yanıtladı.

Ermenistan’da yaşayan Kürtleri temsilen ilke defa bir Kürt olarak milletvekili seçilip Ermenistan Parlamentosu'na girmeniz neden bu kadar önemli?

Kürtler adına çok mutluyum. Kürtler açısından çok önemli. Bundan sonraki süreçte hükümet ve devlet içerisinde artık halkımızın her türlü problemlerini dile getirip çözmeye çalışacağız. Milletvekili seçilmemiz ile birlikte Ermenistan’da yaşayan halkımızın eğitiminden tutun sosyal ve siyasal alanda yaşadıkları en küçük problemleri bile ülkenin gündemine taşıma fırsatı bulduk. Halkımız problem ve taleplerini doğrudan hükümete iletebilecek. Tüm bunlara baktığımızda Meclis'te bir Kürt vekilin olması çok önemli.

Ermenistan, ülkedeki Kürt nüfusun haklarını tanıyor mu?

Ermenistan, ülkede yaşayan bütün azınlıklara haklarını tanıyor. Ülkede yaşayan azınlıklar kendi ana dilinde eğitimden tutun birçok şeyi doğrudan devlet desteğiyle yerine getirebiliyor. Örneğin çocuklarımız okullarda kendi ana dillerini öğrenebiliyor, Kürtlerin yaşadıkları her köyde Kürtçe dil öğretmenlerimiz ve okullarda okutulan bizlerin hazırladığı kitaplar var. Gençlerimiz burada aldığı eğitimle dilini, kültürünü ve edebiyatını geliştirebiliyor. Yine ülkede devlet destekli yayın yapan radyomuz, Riya Teze ve Zagros adında iki gazetemiz var. Bu gazete ve radyolar sadece Ermenistan’a yönelik değil, aynı zamanda tüm Kürdistan’da yaşananları halkımızın gündemine taşıyor.

Ermenistan ile Türk devletinin yaklaşımları karşılaştırdığınızda ne demek istersiniz?

Kendimden örnek vererek başlayayım. Türk devleti benim bir Kürt olarak Meclis'e girmemi olumlu karşılamadı.

Bakın Ermenistan’da yaşayan 50 bin Kürt'ün seçtiği vekil burada Meclis Başkanlığına geliyor, diğer tarafta 20 milyonu aşkın Kürt'ün vatandaşlık bağıyla bağlı olduğu Türkiye'de Kürt vekiller, belediye başkanları, Kürt siyasetçiler tutuklanıyor.

Ermenistan ülkede yaşayan 50 bin Kürt'ün temel haklarını tanırken, Türk devleti Kürtleri katletmekle uğraşıyor, varlığını kabul etmiyor. Kürtlerin şehirleri yakılıp yıkılarak toplu katliamlara maruz bırakılıyor.

Türk hükümeti, sadece Kürtlere değil aynı zamanda ülkede yaşayan bütün farklılıklara saldırıyor. Gazetecilere, medyaya, akademisyenlere kendisine muhalefet olan her kesime saldırıyor. 

Türkiye’nin Ermenistan’dan demokrasi ve insan hakları adına öğreneceği çok şey var. Türkiye anayasasına göre herkes Türk’tür; tek devlet, tek dil, tek bayrak yani teklik üzerine kurulu, bu yöntemle ülkede yaşayan 20 milyonu aşkın Kürt yıllardır yok sayılıyor zaten. Bu halkın dili, kültürü her şeyi yasaklanıyor. Türkiye bunu yaparken, Ermenistan kendi bağımsızlığını elde ettikten bugüne kadar ülkede yaşayan Kürtlere kendi kimliklerinden gelen bütün haklarını tanıdı.  Türkiye’nin Kürtlere yasakladığı her şey Ermenistan’da yaşayan 50 bin Kürt'e serbest. Ermenistan aynı zamanda bu hakların daha iyileştirilmesini ve ileriye götürülmesini tartışıyor.

Ermenistan’da yaşayan Kürtlerin büyük bir çoğunluğu Êzîdî olduğu için gözleri kulakları Şengal’de. Bu kesimin temsilcisi olan bir vekil olarak Şengal halkının özerklik talebine nasıl bakıyorsunuz?

Her zaman Şengal’in özerk bir yapıya kavuşması gerektiğini söyledim. Şengal kendi kendisini yönetmeli ve savunmalıdır. Kendi çalışmalarını ve kendi işlerini kendileri yapmalıdır. Bölgede söz sahibi olan ister Irak hükümeti olsun ister Güney Kürdistan hükümeti olsun fark etmiyor, Şengal halkı artık kendi kendisini yönetmelidir.

Şengal’de bölünmüşlük var. Bir kesim Güney Kürdistan bir kesim Irak hükümeti bir kesim de PKK’nin etkisinde, artık bu bölünmüşlükten kurtulmanın zamanı geldi. Güney Kürdistan hükümeti, Êzîdîlerin haklarını kabul etmelidir. Bunu da ancak özerkliği yasal statüye kavuşturarak yapabilir.

Irak’ın da anayasasında Şengal özerk bir statüye kavuşturulmalıdır.

KDP’nin Şengal’e yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle sormak gerekir; KDP yönetimi bugüne kadar Şengal için ne yaptı? Buna rağmen KDP yönetimi ile istişareler yapılmalı ve oradan çıkacak kararlar kayıt altına alınmalı. KDP yönetimi Şengal’in özerk statüsünü tanımalı ve bunu anayasal garantiye almalıdır.

Bir diğer önemli konu ise son dönemde sıkça tartışılan Ulusal Kongre çalışmaları. Sizce ne yapılmalı?

Güney Kürdistan yönetimini, PKK’yi, Rojava’yı ve Bakur’u var eden temel etken Kürt kimliğine sahip olmalarıdır. Böylesi önemli süreçte bir araya gelinmelidir. Kürt'ün varlığını kabul etmeyen ve düşmanlık yapan kesimler her taraftadır, bu iyi bilinmeli. Ne Türkiye ne İran ne de Arap hükümetleri Kürdistan’ın varlığını istemez. Biz bugüne kadar ne elde ettiysek savaşarak elde ettik. Güney Kürdistan hükümetine, PKK’ye, Rojava yönetimine sesleniyorum; herkes iyi bilsin ki, Kürdistan Kürtlerle kurulacak ve bunun için de birlik şart. Her şey bir tarafa bırakılarak Ulusal Kongre gerçekleştirilmelidir.

Özellikle Barzani hükümeti iyi bilmeli; Kürt olmadan Kürdistan olamaz, Bakur olmadan Başur olamaz, Rojava olmadan Rojhilat olmaz. Eğer birliktelik sağlanırsa Kürdistan özgürleşir.

Bütün Kürtleri çok yakından ilgilendiren diğer bir önemli konu da Türk devleti tarafından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandan uygulanan ağırlaştırılırmış tecrittir. Buradan bakınca nasıl yorumluyorsunuz?

Şunu net olarak ifade edeyim; Başkan Öcalan Kürdistan’dır. Öcalan bir devleti veya hükümeti olmadan bütün Kürtleri ayağa kaldırabiliyor veya bir araya getirebiliyor. Türkiye de bundan korkuyor. Kürtler o kadar katliama maruz kaldı ama özgürlüğü için savaşmaktan vazgeçmedi. Bunu yaratan güç ve moral Başkan Apo’nun ideolojisidir.

Öcalan’ın ideolojisinden korktukları için yıllardır tecrit altında tutuyorlar. Başkan Apo kendisine uygulanan tecride rağmen Kürt halkını daha da ileriye götürmeyi başarabiliyor. Halkımız bu tecridi kırmak ve Başkan Öcalan'ı özgürleştirmek için ayağa kalkmalıdır. Kürdistan, Öcalan ile özgürleşecek.