Son Dakika: Stêrk ve Medya Haber: Baskın korsanvari ve komplodur, susturamayacaklar!

Kürkçü: Almanya seçimlerine burunlarını sokuyorlar

HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, İzmir Gündoğdu Meydanında devam eden Vicdan va Adalet Nöbetinde basın açıklaması yaptı.

“Vicdan ve Adalet nöbetini tasarlarken amacımız, yaygın medyanın HDP ambargosu nedeniyle Türkiye ve dünya kamuoyuna dolaysız olarak duyuramadığımız hak ihlallerine eylemli olarak dikkat çekmekti. Bizim kendi imkanlarımızla asla dört başı mamur olarak gerçekleştiremeyeceğimiz bu eylemimize verdiği sınırsız destek için Türkiye ‘şeysi’ne ne kadar teşekkür etsek azdır” diyen Kürkçü, dünyanın İzmir’in orta yerindeki şu kafesin içinde polis kıtaları eşliğinde kuşatılanların ülkenin üçüncü büyük siyasi partisinin milletvekilleri olduğunu öğrendiğinde, “Türkiye’de ne var demokrasi mi, bu neyin demokrasisi” diye?” soru soracağını belirtti.

Kürkçü şöyle konuştu: “Bu partinin eş başkanlarının, bu kafesteki ‘özgür’ vekillerin söylediklerinin aynısını söyledikleri için 9 aydır hapiste olduğunu işiten dünya soracaktır elbet ‘Türkiye’de adalet mi var, ne adaleti’ diye. Dünya Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliğinin, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisreliği’nin ‘katliam’ raporlarına bakacak ve Cizre’de, Sur’da, Silopi’de, Nusaybin’de, Gever’de insanların aylar boyunca 7 gün 24 saat sokağa çıkma yasaklarıyla kuşatıldığını, yüzü aşkın insanın ‘terörle mücadele’ adı altında Cizre’de sığındıkları evlerin bodrumlarında göz göre göre yakıldığını hatırlayacak ve soracaktır elbet ‘Türkiye’de vicdan var mı?’ diye. Bütün bu gerçekleri haberleştiren Ahmet Şık, Kadri Gürsel, İnan Kızılkaya, onları savanan Murat Çelikkan gibi gazetecilerin hapiste olduğunu, binlerce bilim insanının Firavun’un öğrenilmesini istemediği hakikatleri araştırdıkları için üniversiteden kovulduğunu bilen ve bu vesileyle yeniden hatırlayan dünya sormayacak mıdır bu ülkede demokrasi, özgürlük, vicdan ve adalet var mı diye?

‘SOYLU İÇİŞLERİ BAKANINA DA BURADAN SELAM OLSUN’

Diyarbakır, İstanbul, Van ve İzmir valileri ve emniyet müdürlerine söze dökmekle kalsa belki de işitilmeyecek bu gerçekleri bütün dünyanın gözüne sokacak bu güçlü kafes mizanseniyle bize muazzam bir temsil olacağı sağladıkları için müteşekkiriz! Onları ‘HDP’lilere ağaç gölgesi bile vermeyin, bırakın güneşin altında kavrulsunlar’ diye sabah akşam durmaksızın uyardığından kuşku duymadığımız Soylu İçişleri Bakanına da buradan selam olsun: Sizler olmasanız ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’miz mesnetsiz ve manasız kalabilirdi. İyi ki varsınız, zulmünüz artsın!

SÜREKLİ KRİZ REJİMİ

20 Temmuz 2016 darbesi ve 16 Nisan 2017 hileli referandumuyla birlikte Erdoğan ve Bahçeli, parlamento dışındaki destekçileriyle birlikte suçun yasa haline gediği bu haramilik düzenini topluma dayattılar. Bu düzen her gün yeni bir suç işlemeden, toplumun geri kalanının haklarını çiğnemeden sürdürülemez. Bu bir sürekli kriz rejimidir. Olağanüstü bir rejimdir. Hayali istikrarına ancak faşizmin tepeden tırnağa bütün topluma giydirilmesiyle bir olağanüstü devlette kavuşabilecek bir rejimdir bu.

‘YÜZDE 15 OY KAYBETTİ, HIRSTAN MOSMOR OLDU’

Erdoğan-Bahçeli-Ergenekon ittifakının hiç durmadan suç işlemek zorunda olmaları, hiçbir adil seçimi kazanamayacakları şekilde durmaksızın seçmen desteğini yitirmekte olmalarından. AKP’nin kendi kamuoyu araştırma şirketinin en son araştırmasının gösterdiği gerçek AKP’nin en son seçime göre yüzde 15 oy kaybettiğidir. Seçim adaleti ve seçim güvenliğinin sağlandığı hiçbir seçimi kazanamayacağını bildiği için, her gün anketlere bakıp hırstan mosmor kesildiği için AKP Genel Başkanı Sevgili eşbaşkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ve vekillerimizden sonra CHP milletvekilleri ve Genel Başkanı’nı da hapisle tehdit etmeden duramıyor.

Erdoğan rejimi gücünü haksızlığından alan bütün diktatörlükler gibi iki dayanak üzerinde duruyor birincisi şiddet, ikincisi ultra-milliyetçilik. Her ikisini de mazur ve meşru göstermek için daimi bir iç ve dış savaş tehdidini sürekli besliyor.

ALMANYA SEÇİMLERİNE BURUNLARINI SOKUYORLAR

Kendi meczup siyasetlerine destek vermediği için Almanya seçimlerine burunlarını sokuyor, Türkiyelileri Alman müesses nizamı karşısında bir dayanak olarak gördükleri sol partilere değil, kendi kurdukları faşist partiye ya da Alman faşistlerine oy vermeye çağırıyorlar. Böylece Merkel’e de bir ders vereceğini sanan Erdoğan’a akılsız danışmanları 61 milyon seçmenin oy kullandığı Almanya’daki 1,5 milyon civarında Türkiyeli seçmen olduğunu ve bunların sadece yüzde 7’sinin Merkel'in partisine oy verdiğini söylemeyi unutmuş olmalılar. Yani söylediklerinin hiçbir karşılığı yok.

SUÇSUZLAR İTTİFAKI KURULMALIDIR

Almanya’da ve bütün dünyada herkesin alay ettiği bir ‘şey’in uyruğunda yaşamaya mahkum değiliz. Bunun için bir suçsuzlar ittifakına kuvvetle muhtacız. İktidarın, yalanın, talanın içinde yer almayan milyonlar, büyük kentlerin emekçileri, kadınlar, gençler, çiftçiler, Kürdistan halkı, her türlü zulme rağmen ortaklık yolunda ısrar edenler mutlaka yan yana gelecek yolları bulmalıdır.

Seçimden söz edenin seçim adaletinden söz etmesi lazım. Devletin elindeki güçler seçim güvenliğini nasıl sağlayacak. OHAL kalkacak mı? Eşbaşkanlarımız, vekillerimiz hapisten çıkacak mı? 5 bin parti çalışanımız aramızda olacak mı? Bütün bunlar olacaksa seçimden söz edilebilir.

ERDOĞAN’IN MODEL ALDIĞI ŞEY GUANTANAMO REJİMİ DEĞİL, IŞİD REJİMİ

Bunun kolay olmadığını biliyoruz. Erdoğan’ın model aldığı şeyin Guantanamo rejimi değil IŞİD rejimi olduğunu görüyoruz. Guantanamo’da uygulanan rejim ABD’nin kendi topraklarında uygulayamadığı için Küba’da uyguladığı bir rejimdir. Amerikan topraklarında kanun dışıdır. Bizim bu rejimle tanışmamız IŞİD’in Suriye’de tutsak ettiği insan hakları savunucuları, devrimcileri idam ederken Guantanamo’nun bir yankısı olan kırmızı üniformalardan tanıdık.

TÜRKİYE’NİN SİYASİ TUTSAKLARI O ELBİSEYİ GİYMEZLER

Şimdi Erdoğan ‘ben size bu üniformalardan giydireceğim’ diyor. Bunu deneyebilirsin. Bunu deneyen pek çok hükümet oldu. Türkiye’nin siyasi tutsakları bu elbiseleri giymezler. Kendilerini küçük düşüren bir hapishane rejimine razı olmazlar.

Karşımızda gözü dönmüş bir siyasi iktidar var. Arkadaşlarımızı yaşam riski içeren mücadelelere sürükleyebilir. Onları bu zulümden, bu saldırıdan korumak için şimdiden harekete geçmemiz lazım. ‘Şimdi mahkum değilim, beni ilgilendirmiyor’ diyemez hiç kimse. Demokratın payına düşen terör suçlusu olmaktır. O badem içinin kurusu koyusuyla herkes yüz yüze. Mutlaka şimdiden mücadeleye dahil olmanız gerekir. FETÖ’cü ya da değil her tutuklunun adil yargılanmaya hakkı var. Aksi ispat edilmediği sürece herkes masumdur. Herkesin kafasında sanık olan Erdoğan’ın o kıyafeti pijama olarak giymesini tavsiye ediyorum.

Cezaevlerindeki bekleyen tek şey bu değil. Tecrit tehdidi de var. Hele bir siyasi tutsak var ki onun sözüyle silahlar bırakıldı, Türkiye’nin bütün kentlerinde insanların güvenlik içinde yaşamaya başladığı Sayın Abdullah Öcalan’ın tecridinden söz ediyoruz. Eğer Sayın Öcalan’ın tecridi biterse kimse adem içi giymez. Başka hiçbir tutsağın kaderinden ayırmayacağımız cezaevleriyle dayanışma için şimdiden kampanyaya mücadeleye ihtiyacımız var.

KÜRDİSTAN’IN DOĞASI, EGE’NİN EGE’NİN DOĞASI KÜRDİSTAN’IN

Eğer Kürtler sömürgeci rejim altında boyunduruk altına alınmazsa faşizme ihtiyaç kalmaz. Sömürgecilik yapmayacaksanız faşizme ihtiyacınız olmaz. Türkiye’nin batısına henüz bu dalgalar vurmadı diye düşünmeyin. Seferihisar’ın çamlıkları askerler eliyle yakılırsa ne hissedecekseniz Dersimliler onu hissediyor. Ege’nin ekolojistleri, çevrecileri Egenin toprağı suyu için gösterdikleri özeni Dersim için de göstersinler. Adalet ve Vicdan bunu gerektirir. Kürdistan’ın doğası Ege’nin Ege’nin doğası Kürdistan’ın. Hasankeyf’teki kültürel mirasın savunulması bizim adalet ve vicdan arayışının tamamlayıcı bir parçası. Kendisini Hasankeyf'e zincirlerle bağlayan Mehmet Ali Aslan vekilmize binlerce selam olsun.

Bu vicdan ve adalet nöbeti bittiğinde herkesin evi vicdan ve adalet eylem alanı olacak. Herkesin kenti vicdanın ayaklandığı mekanlar olacak. İzmir’de arkamızda bu sesi bırakarak ayrılıyoruz. Ama bu daha başlangıç. Vicdan ve adaletin gereği her alanda yerine gelinceye kadar milletvekillerimiz hapisten çıkıncaya kadar, faşizmle mücadelemizi kazanıncaya kadar devam edeceğiz. Hepinizin yaratıcılığına, hayallerine, dualarına ihtiyacımız var. HDP 10 katıyla dayanışmaya hazırdır.”