Kurdistan Özgürlük Gerillası, bu yıl Kurdistan dağlarında 15 Ağustos atılımının yıl dönümünü büyük bir moral ve coşkuyla kutluyor. Bu coşku, gerillanın namlusunu düşmanın ensesinden eksik etmemesiyle ortaya çıkıyor. Böylesi tarihi bir atılımın 40’ıncı yıl dönümünü Kurdistan dağlarında karşılamanın verdiği moral, oldukça anlamlı; hele ki bu tarihi direnişte adım adım yer alan, büyük bir rol üstlenen ve esas yürütücü olan gerillaların coşkusuna ve kararlılığına şahit olmak, oldukça heyecan verici.
Bir gün birileri çıkıp kendinden önce olanları, direnenleri, ölümüne mücadele verenleri ve güneşe olan sevdalarını nasıl haykırdıklarını anlamak isterse, tarih her zaman canlı bir şahit olarak gerçekleri dile getirecek ve kahramanların hikayelerini haykıracaktır. O an bir dağ doruğunda biriken nice anıların, yaşanmışlıkların türküsünü haykırmak için dile gelecek tarih. Aşınan patikalar, geçilen azgın sular, bardaktan boşalırcasına yağan yağmurlar ve kara bulutlar anlatacak bu hikayeleri. Çünkü en fazla onlar şahit oluyor; Kurdistan halklarının yarınları için savaşan Kurdistan Özgürlük Gerillasının dur durak bilmeyen yürüyüşüne, bu yolda çektiği zorluklara ve bu zorluklara karşı gösterdiği fedakârlığa.
Kürt halkının makus kaderini değiştiren ve karanlıktan aydınlığa çıkışın başlangıç hamlesi olan 15 Ağustos atılımı, 40 yılı geride bırakırken, o günden bugüne atılan bu temel üzerinden gelişen Kurdistan özgürlük gerillacılığı, tarihi atılımın yıl dönümünde ölümsüz komutan Fermandar Egîd’in izinde zafer hamlesini derinleştirerek devam ettiriyor. Kurdistan Özgürlük Gerillaları öncülüğünde gelişen bu tarihi direniş hamlesi, bugün Kürt halkını soykırımdan kurtardığı gibi tarih sahnesinde var olmasının önünü de açtı.
Önder Apo, bu tarihi hamleye girişirken verdiği amansız mücadele ile yok olmaya yüz tutmuş olan Kürtlüğün, yani düşmana yem olmuş Kürt aklının karanlıktan kurtulmasını sağladı. İnancını yitirmiş bir toplumun yok olmaktan kurtulmasının tek yolunun en başta kendisine gelmesi gerektiğini ortaya koyan Önder Apo, bu atılımın aynı zamanda ideolojik ve felsefi bir zemine kavuşması için de büyük bir çaba sarf etti. Onun öncülüğünde gelişen Kurdistan Özgürlük Gerillası, o günden bugüne büyük değişimler geçirerek özgürlük atılımının günümüze kadar katlanarak büyümesini sağladı. Gerilla güçlerinin süreci iyi okumaları ve bütün saldırılara karşı anında cevap verme yönündeki eğilimin büyümesi sayesinde hamleyi sürekli canlı tutmayı başardı.
Bunu söylerken; 1 Haziran atılımı, 2011 devrimci halk savaşı hamlesi ve 2021 Garê direnişi süreciyle başlayan, 4’üncü yılında düşmana tarihi darbeler vuran topyekûn gerilla direnişleri, bunun en canlı ve en somut örnekleridir.
1 Haziran hamlesi, bir açıdan ikinci bir 15 Ağustos atılımı olarak ele alınabilir. Çünkü bu hamle, o dönemde iç ve dış tasfiyeciliğe karşı bir direniş ve çıkış hareketi olarak ortaya çıkmış, büyük bir atılım ruhunu barındıran bir hamleydi. Yine fedai gerilla komutanları Şehit Reşit Serdar, Şehit Azad Siser ve Şehit Çiçek Botan’ın öncülüğünde geliştirilen 2011 devrimci halk savaşı hamlesi, gerilla mücadelesinin dağlardan ovalara, köylere ve şehirlere yayılması hamlesiydi. Önder Apo’nun devrimci halk savaşı stratejisini geliştirmesiyle, bu stratejinin pratikte ilk uygulamaları bu ölümsüz kahramanların öncülüğünde gerçekleşti ve düşmanı deyim yerindeyse cin çarpmışa çevirdi. Gerilladaki bu atılım ruhu, sürece uygun bir gelişim düzeyiyle birleşince büyük bir etki yarattı ve yakın tarihteki diğer direniş hareketlerinin aksine, Kürt Özgürlük Hareketinin güçlü bir zeminde ilerlemesini sağladı.
Bugünkü gerilla direnişini anlamanın en temel yolu, bu gerçekliği en yalın haliyle görmektir. Son üç yılda gerilla güçlerinin kat ettiği mesafe, en azından yirmi yıllık bir gelişim eğrisine bedeldir. Gerilla direnişinin yarattığı mücadele azmi ve ruhu, insanda büyük bir coşku ve moral uyandırmaktadır. Bunu görmemek, yaşamamak ve anlamlandırmamak en hafif tabirle kalben ve zihnen kör olmak demektir. Medya savunma alanlarının tamamında özgürlüğe olan inanç ve Apocu fedai ruhuyla mücadele eden Kurdistan özgürlük gerillaları, 15 Ağustos Diriliş Bayramı'nı büyük bir coşku ve moralle kutlarken en büyük kutlamayı düşmana vurdukları etkili darbelerle gerçekleştirdi ve gerçekleştirmeye devam ediyor. Gerilla alanlarında yapılan kutlamalarda, 40 yıl önce atılan özgürlük tohumlarının köklenip toprağa sımsıkı sarıldığını ve koca bir ağaca dönüştüğünü görüyoruz.
Gerilla, her gün yüzlerce bombardıman altında büyük bir soğukkanlılık ve kararlılıkla hem başarılı eylemler gerçekleştiriyor hem de düşmanın bütün özel savaş taktiklerini boşa çıkarıyor. İşgalci Türk devleti, son yıllarda Türkiye ve Kurdistan’da gerillanın artık bittiğini, iki kişinin bile yan yana gelemeyeceğini söylüyor. Sanki her yerde gerillayı hareket edemez hale getirmiş gibi bir algı yaratarak gerilla ve toplum arasındaki bağı koparmayı hedefliyor. Lakin unuttuğu bir şey var; gerilla güçleri, Kurdistan dağlarının her bir karışında varlığını bizzat işgalci Türk ordusunun askerlerine vurduğu ağır darbelerle deklare ediyor. Çünkü bu düşman, laftan değil kavgadan anlıyor. Öyle ki eylem, sözden daha sonuç alıcı oluyor. İşte bu yılki 15 Ağustos eylemleri ve kutlamaları da bunun en somut göstergesiydi. Kutlamalarda açığa çıkan kararlılık ve iddia düzeyi, Apocu fedai ruhun en somut göstergesi ve Kurdistan özgürlük gerillasının mücadeleye olan bağlılığının ifadesiydi. Buradaki ruh, ölümsüz gerilla komutanı Fermandar Egit’in ve yoldaşlarının sıktığı ilk kurşunun açığa çıkardığı ruhun günümüze kadar olan en canlı yansımasıydı.
İşte düşmanın 40 yıldır yenemediği, alt edip bitiremediği ve bitiremediğinden dolayı da her defasında daha da azgınlaşarak saldırmasının nedeni bu ruhtur. “İnanç dağları bile yerinden oynatabilir,” der bir Fransız atasözü. Kurdistan özgürlük gerillası bunu, bütün zorluklara ve imkansızlıklara rağmen başardı. İnancıyla, mücadele ruhuyla ve azmiyle olmazı oldurdu. Bunun dünyada örneği yok, bundan sonra da olmayacak. Kürt halkı, bu inanca, bu ruha ve bu kahramanlara sarsılmaz bir bağla bağlanmalı ve yol yürümelidir. Kurdistan dağlarında çekilen devrim halayı her yere yayılmalı ve faşizme tarihi bir darbe vurmalıdır. Bilinmelidir ki, bu devrim halayı büyüdükçe düşman küçülecek ve yok olacaktır.