Kurtulan: Kritik aşama çoktan geçti; hemen tecrit kaldırılsın

HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, açlık grevleri ve ölüm oruçları için acilen adım atılmasını ve tecridin kaldırılması gerektiğini belirtti.

HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, Meclis'te yaptığı basın toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi. 

AÇLIK GREVLERİ VE ÖLÜM ORUÇLARI

Kurtulan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"3 bini aşkın tutuklu açlık grevini sürdürüyor, bunların 30’u ölüm orucunda 15’inin ölüm orucunun 21’inci günü. Ölüm orucunun 21 gününü geride bırakanların durumu çok kritik. Kan kusmakta, yürüme zorluğu çekmekte, duyu kaybı yaşamakta, kol ve bacaklarını hissetmeme durumu yaşanmaktadır. 3 milletvekilimizin açlık grevi de devam ediyor. Bu Meclis’in 4 milletvekili açlık grevinde ama bu Meclis sessizliğini ve duyarsızlığını devam ettiriyor. Leyla Güven 194’üncü gününde, Leyla Güven artık kritik aşamayı çoktan geçti. Bir an önce çözüm bulunması gerekiyor. 

Çözüm bulunmasını beklerken kimi cezaevlerinde 3 gün önce saldırı haberi aldık. Aile ve avukatlardan bu bilgileri teyit ettik. Kandıra, Bakırköy, Van, Şakran, Diyarbakır, Bolu ve Maltepe cezaevlerinde tutukluların koğuşlarının basıldığını, radyolarına el konulduğunu bir günde birden fazla kez arama bahanesiyle eşyalarının dağıtıldığını öğrendik. Yaptığımız görüşmelerde, Adalet Bakanlığı ile temaslarımızda da bunu dile getirdik. Bir an önce çözüm beklerken tutuklulara işkence yapmak kabul edilebilir bir durum değil. 

ANNELERİN DİRENİŞİ

Annelerin tüm illerde eylemleri sürüyor. Anneler sokaklarda, caddelerde cezaevlerinin önünde çocuklarına ses vermek istiyorlar. Çocuklarının taleplerine karşı bir duyarlılık eylemi yapıyorlar. Bir grup anne de, 21 anne buraya gelmişti. Salı günü grup toplantımızı izlediler, ardından salondan çıkmayarak bekleyişlerini sürdürdüler. Bazı görüşmeler yaptılar ve 4 gün Meclis'te kaldılar. Bu anneler şimdi Genel Merkezimizde çeşitli temaslarla mücadelelerini sürdürüyorlar. 4 gün önce anneler olan beraberliğimizde gördük ki, anneler iftarlarını ağıt yakarak açtılar, sürekli çocuklarını andılar ve bu taleplerin nasıl karşılanacağı sorularını bize sordular. Bugün halen bu saate kadar bir adım yok. 

'CİZRE BODRUMLARI GİBİ İZLENİYOR YAŞANANLAR'

Bu kadar kin ve öfkeyi AKP nasıl içinde barındırıyor, bunu anlamakta zorlanıyoruz. Toplu bir katliamı izliyor gibi izliyor toplum. Tıpkı 'Cizre Bodrumları'nı izler gibi izliyor bu yaklaşan olanı. Yarın öbür gün çok geç, bir an önce açlık grevleri sorunu çözülmelidir. Dünyanın hiçbir yerinde kanunlar uygulansın diye insanlar bedenini açlık grevine yatırmış değildir. Türkiye bu ayıbı bir an önce sonlandırmalı çağrısını yapmak isterim. 

KADIN CİNAYETLERİ VE KAYIP ÇOCUKLAR

Her daim gündemimizde olan kadın kurumlarının farkındalık yaratmaya çalıştığı kadın cinayetleri ve kayıp çocuk gündemimiz var. Sadece dün 3 kadın öldürüldü. Nergiz Yavaş, Gizem Tabak, iki çocuğu ile birlikte ve Avukat Müzeyyen Boylu öldürüldüler. Şule Çet’in davasını kadın örgütleri olarak takip ettik. Failin babaya, 'Kızına sahip çıksaydın' sözü var. İzmir’in Kiraz ilçesinde belediye başkanının vahim bir durumu var. Okulda tacize uğrayan bir çocuk için 'Gelin, bunu çok dallandırıp budaklandırmadan, bunun üstünü kapatalım, kimseye bir zarar gelmesin' girişimine tanıklık ediyoruz. Kadınların her daim maruz kaldığı bir durum. Cinayet de işlense, şiddete de maruz kalınsa kadınlardan beklenen susmak, kabul etmek ve buna boyun eğmektir. AKP zihniyeti değişmediği sürece ne yazık ki biz kadınların maruz kalacağı bir durum bu. Ama kadın örgütlerinin büyüyerek, çoğalarak buna izin vermeyeceğini göreceğiz. 
Çocuklarımızı koruyamıyor bu devlet, her gün dere kenarlarında, ormanlık alanlarda, terk edilmiş binalarda, çocuklarımızın cansız bedenleri bulunuyor. Çocuklarına sahip çıkamayan bir iktidarın, çocukların güvenli bir ortamda büyümesini sağlayamayan bir hükümetin utancından sokağa çıkmaması lazım. 

İSTANBUL SEÇİMLERİ

İstanbul seçimlerini tartışıyor ülkemiz. YSK’nin gerekçeli kararının açıklanmadığı söyleniyor, bunu bekleyenlere de, merak edenlere ve neden gecikti diyenlere şaşıyorum. Türkiye’de adalet sistemi hep böyle işler, biz Kürtler buna çok tanıklık ettik. Önce birey hedef gösteriyor, bireyi tutukluyor, toplu tutuklamalar yapılıyor, çok sonra kılıf uydurarak gerekçesi oluşturuluyor. Önce tutuklama yapılıyor sonra gerekçesi iddianamesi ve suçlaması yapılıyor. YSK’nin yaptığı da budur; önce iptal ödevi önüne konuldu, bunun gereğini yaptı, gerekçeli kararı daha sonra açıklanacaktır. 
Usulsüzlükler yapıldığı, haksız bir karar olduğunu gördüğümüz bu karar doğru bir karar olmamıştır. İstanbul seçimlerinde daha çok tartışılan Kürtlerin ne yapacağı meselesidir. Kürtlerin bir türlü seçimlere dair tutumu ya da Türkiye mücadele seyri anlaşılmıyor. Kürtler barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin kararlı savunucularıdır. İktidarlara göre, duruma göre bu kararlılık değişkenlik arz etmez. Kürtler her daim demokrasiden yana katkı sunmuşlardır. Bazen siyasi partilere rağmen de bunu yapmışlardır. 

'HALKIN CEBİNE GÖZ DİKTİLER'

Erdoğan’ın Kürtlere mi söyledi herkese mi söyledi bilemiyoruz, bir toplantıda, 'Karınlarını doyuyoruz ama yine bize oy vermiyorlar' gibi bir beyanı var. Şunu belirtmek isteriz ki bütün toplum sizin gözünüzü doyurmaya çalışıyor, kışlık yazlık saraylarınızla, şatafatlı, yaşamınızla, gözünüzü doyuramıyor. Adeta kefenin cebi varmış gibi 7 sülalenizi zengin etmenize rağmen vatandaşın ekmeğine, cebine göz dikmiş durumdasınız. Vatandaşın en çok tükettiği gıdalara bile zam üstüne zam getirerek aslında şatafatlı, çarçur eden sürekli israfa götüren yönetim sistemini doyurmakla meşgulsünüz. 

İŞSİZLİK VE EKONOMİK ÇÖKÜŞ

İşsizlik her daim bizim uğraştığımız, toplumun uğraştığı bir durum. Türkiye’de bu oran her zaman artıyor. Şubat ayı işsizlik oranı 14,7 olarak belirlendi. Resmi işsiz sayısı 4.7 milyon. Genç işsizliğin, tarihin en yüksek oranını yaşadığı bir dönemdeyiz. Yüzde 26,1 oranla AKP hükümeti bu rekoru elinde taşıyor.
Toplum sadece işsizlikle değil geçim sıkıntısı ile de uğraşıyor. Gıda enflasyonu tarihin en yüksek seviyesinde ve insanların bundan feryat ettiğini, geçinemediğini görüyoruz. Bütçe açığı geçen yılın ilk 4 ayında 23.3 milyar lira iken, bu yılın ilk dört ayında bütçe açığa 54.5 milyar olarak gerçekleşti. Örtülü ödenek Nisan ayında 403 milyon liraya ulaştı. 4 ayda örtülü ödenekte yapılan toplam harcama ise 946 milyon lira. Bizim kayyımlarla yönetilen belediyelere baktığımızda da, kamuda da çarçur etme, talan etme, şatafatlı yaşamla nereye harcandığı belli olmayan bir durumla ülkeyi yönetme, yapısal bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. 

Türkiye toplumu bu durumu kabul etmeyecektir. Türkiye toplumunun bir bütün olarak bir an önce demokratik yönetim tarzıyla, eşitlikçi, katılımcı bir tarzla bunu aşacağına inanıyorum. AKP’nin bu tekçi ve rantçı zihniyetinden vazgeçerek, toplumu yönetmesi gerektiğini hatırlatıyoruz. 

KAYIPLAR HAFTASI

Bu hafta Kayıplara Karşı Mücadele Haftası. Cumartesi Anneleri kemiklerini aramaya devam ediyor. Bir dönem anneleri toplayarak söz verenler, bugün annelerin eylem yapmasına izin vermiyor. Bu mücadele bitmez, eninde sonunda Türkiye’ye demokrasi getirecektir."