Son Dakika: Stêrk ve Medya Haber: Baskın korsanvari ve komplodur, susturamayacaklar!

MAKALE-Cenevre-8

Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Eşbaşkanı İlham Ehmed'in Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi için kaleme aldığı makale...

Birleşmiş Milletler temsilcileri Suriye müzakerelerinin iki tarafında yer alanlara önemli bir belgeyi sundu. Bu belge diğerlerinden farklıydı. Bazı ciddi değişiklikler vardı. Bunlardan biri Arapça ismini Suriye kimliğinden çıkarttılar. İkincisi ise yerel yönetimleri kabul ettiler. Yerel hükümetin yönetimini kabul ettiler. Bu belgeler önemli, ancak, bu belgeleri tedirgin ve korkak bir şekilde hazırlamışlar.

Gerçeklikte var olan Suriye’deki durum, parçalanma ile karşı karşıya olunan bir durumdur. Toprak bütünlüğünün korunması, demokrasi ve özgürlüğün gelişmesi için belgelerde dile getirilen bazı konular önemli. De Mistura belgeleri üzerinde ciddi ve önemle durulması gerekir. Rejim, yandaşların kararı ile geri çekildi. Açıklamalarına göre belki bir daha dönmeyecek. Yani o taraflarla müzakere etme konusunda hiç hazır değil. Rejim 2011 yılı öncesine geri dönmek istiyor. Sözde muhalefet grubu, rejimin tutumuna yönelik görüş bildirmeden önce De Mistura belgeleri üzerine görüş sundu. Bazıları için, Arapça kelimesinin Suriye Cumhuriyeti’nin içinden çıkartılması kırmızı çizgidir ve ihanetle eşdeğerdir. Bu da görülüyor ki her ne kadar kişiler değişse de durum yine aynı.

Eğer rejim şimdiye kadar çözüme ilişkin adım atmamışsa ve muhalefet de hala Arap kimliğini Suriye halklarının kutsal kimliği gibi görüyorsa, iki tarafda aynı çizgi ve anlayış üzerinde duruyor demektir. Madalya’nın iki yüzü benzerdir. Her Cenevre toplantıları düzenlendiğinde halkta yeni bir umut doğuyor. Çözüm beklentisi oluşuyor. Ancak bu toplantılar çözüm amacını taşımadığı için, çözüm olmuyor. Yine başa dönülüyor. Gerçekten de rejim eğer değişiklik yapmazsa Suriye parçalanma ile yüz yüze kalır. Eğer muhalefet Arap söylemi üzerine kavga ederse ve ısrar ederse yabancıların ülkesine dönüşecek ve tüm Suriye’yi kaybedecek.

Kaçıncı kez Soçi toplantısı erteleniyor. Kim niçin erteliyor? Soçi’nin Cenevre toplantısının yerini ve rolünü tutması hedefleniyordu. Ancak rejim heyeti kendini Cenevre toplantısından geri çekiyor. Anlaşılıyor ki yapılacak kongrenin gündemi daha netleşmemiş. Uluslararası kimliğini kazanmamış. Türkiye, hem Rusya’ya verdiği sözden Astana’da geri çekiliyor, hem de Kürtlerin Soçi’ye katılmaması için büyük bir çaba içine girdi. Bu kez Kürtlerin Soçi’ye katılacağı belirtildi. Washington da Kürtlerin Cenevre toplantısına katılmasını istedi. Bu tutum Türkiye’yi çok zorladı. Türkiye sürekli YPG ve PKK’nin birbirinden farksız olduğunu hatırlatarak kendisini Rusya ve İran’a atıyor. Suriye Rejimi ile iş birliğine girmeye bile hazırlandı. Tekrar tekrar ABD ile işbirliği yapmak istedi. Sanki ABD Başkanı YPG’den desteğini çekeceği sözü vermiş gibi gündem yarattı. Astana’da üstlendiği rolünü sonlandırabilir. Türkiye Süriye’ye sadece gözlemci gönderme sözünü vermişti. Ancak topu ve tankı ile girdi. Şimdi de ‘Afrin’e saldırmamıza niye izin vermiyorlar’ diyor. Türkiye’nin durumu tabut içindeki canlı gibidir. Ne eskiye dönebiliyor, ne de değişiyor.

Bazı siyasi konular 2018 yılında daha da netleşecek. DAİŞ’ın sonlanması, sorunların bittiği anlamına gelmez. Tersine bu savaş arkasında birçok sorun ve kaos bırakıyor. Askerleri kontrol edememe durumunu da yaratabilir. İnançlar arasında çıkacak olası bir savaşı da kontrol edemeyebilir. Özellikle rejim tekrar toprağına dönüp biz BAAS’ı iktidar yapıyoruz dediğinde o zaman buradaki Aleviler, Ssuniler büyük bir savaş içine gireceklerdir.

Suriye sorununun çözümü için Kürtlerin ve MSD temsilcilerinin müzakerelere katılması önemli bir konudur. Kürtleri ve MSD’yi ne kadar müzakerelerden uzaklaştırırlarsa o kadar çözümden uzak olacaklardır. Bu onların çözümsüzlük için hem bir oyalama hem de zaman kazanma taktiği geliştirdiği anlamı çıkacaktır.