Menemen Cezaevi önünde oturma eylemi

Engellemelere rağmen Menemen Cezaevi önünde oturma eylemi yapan tutsak yakınları, "Pişirdiğimiz yemek boğazımızdan geçmiyor" dedi.

Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAYDER), Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevine dikkat çekmek amacıyla Menemen T Tipi Kapalı Cezaevi önünde oturma eylemi yaptı.

Bölge, açıklama öncesi çok sayıda jandarma, sivil polis ve güvenlik şube polisleri tarafından ablukaya alındı. Cezaevi önüne gelmeye çalışan tutuklu yakınlarının bulunduğu otobüs, evrak eksikliği nedeniyle çekildi. Bunun üzerine aileler kalana 4 kilometre yolu yürüyerek buraya ulaştı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni, Halkların Demokratik Toplum Kongresi (HDK) yöneticileri ve Barış Anneleri Meclisi eyleme katıldı.

Oturma eylemi öncesi açıklama yapan EGE- TUHAYDER Eşbaşkanı Selma Altan, geçmiş yıllarda yaşanan açlık grevleri ve ölüm oruçlarında birçok insanın ölümüne ve çok sayıda insanın ise sakatlanmasına tanıklık ettiklerini söyledi.

Leyla Güven öncülüğünde başlayan eylemlerin yayıldığını belirten Altan, "Açlık grevinde 7’si cezaevinde olmak üzere 8 kişi yaşamını yitirmiştir. Bin 500'e yakın tutuklu yaşamın kıyısına gelmiştir. Cezaevlerinde yaşam hakkının korunması devletin sorumluluğudur. Açlık grevine neden olan İmralı’da Abdullah Öcalan'a uygulanan ağır tecrit uygulamasına son vermek de devletin sorumluluğundadır" dedi. Altan, tutuklu aileleri, yaşamdan yana tavır alan insanların tecridin kaldırılması ve devletin yaşamdan yana tavır almasını beklediklerini söyledi.

HDP Milletvekili Murat Çepni de Amed’de HDP'nin gerçekleştirdiği kitlesel basın açıklamasına yönelik polis saldırısını kınadıklarını belirterek, ülkede insanların savaş dursun diye bedenlerini açlığa yatırdıklarını altını çizdi. Açlık grevinde bulunanların kritik aşamada olduğunu dile getiren Çepni, tutukluların taleplerinin net olduğunu söyledi. Çepni “İmralı cezaevinde mutlak tecrit altında tutulan Abdullah Öcalan’ın ailesiyle ve avukatlarıyla düzenli görüştürülmesi gerekir. Bu talep karşısında binlerce insan bu Anayasal hakkın kullanılmasını talep ediyor. Aileler bugün burada bir çığlığını seslendiriyor. Çünkü her ölüm düşmanlaştırır, her ölüm yaraları büyütür. Bu hükümete ve Adalet Bakanlığı'na sesleniyoruz. Bu talepleri karşılayın ve ölümleri durdurun bunları yapmazsanız yargılanacaksınız. Halka karşı suç işliyorsunuz. Demokratik bir talebe karşı suç işliyorsunuz. Biz parti olarak bunu söylemeye devam edeceğiz” dedi.

Bandırma 1 Nolu T Tipi Cezaevi’nde 1 Mart tarihi itibariyle açlık grevinde olan Nezir Gümüş’ün annesi Hanife Gümüş, cezaevlerinden tabutların çıkmasını istemediklerini dile getirdi. Hükümetin açlık grevindeki tutukluların mücadelesine gözünü kulağını kapattığını ifade eden Gümüş, “Bu zulüm daha nereye kadar devam edecek. Neden kimse biz annelerin çığlığını duymuyor?” diye sordu.

Bandırma 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde kalan ve açlık grevinde bulunan tutuklulara refakat eden Mehmet Mencik’in annesi Filiz Mencik ise "Pişirdiğimiz yemek boğazımızdan geçmiyor" dedi. Hükümetin sürekli Kürt halkına kardeşlik ve eşitlikten bahsettiğini ancak bunun karşılığının görülmediğini söyleyen Mencik, “Ben evde yemek yiyemiyorum. Çünkü biliyorum hepsi aç. Bugün bu ülkede tecavüzcüler ve hırsızlar serbest bırakılıyor. Ama bizim çocuklarımız en ağır koşullarda tutuluyor. Adalet, hukuk bu mudur?" dedi.