Güney Kurdistanlı siyasi aktivist Îbrahîm Mihemed, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kaçırılıp esir alınmasının yıl dönümü nedeniyle Kürt halkına dayatılan Uluslararası Komplo ve İmralı’da Türk devletinin uyguladığı tecridi ANF’ye değerlendirdi.
Hem Kürt Halk Önderi’nin esaretiyle sonuçlanan komplonun hem de İmralı işkence ve tecrit sisteminin hiçbir şekilde yasa, ahlak ve etik kurallara sığmadığını vurgulayan Mihemed, “Daha önce Halklar Önderi Önder Apo’nun kaçırılmasında sorumlu olan güçler, bugün de ona uygulanan tecrit siyasetinden sorumludur” diye konuştu.
CPT, İMRALI’DAKİ İŞKENCENİN ORTAĞI
Kürt Halk Önderi’nden 22 aydır haber alınamadığına dikkat çeken siyasi aktivist Îbrahîm Mihemed devamla şöyle konuştu: “İmralı’daki tecrit, aynı zamanda uluslararası güçlerin belirlediği yasaların bizzat onlar tarafından ihlal edilmesi anlamına geliyor. Özellikle de sözüm ona işkenceye karşı kurulmuş olan CPT’nin görev ve sorumluluğunu yerine getirmesi gerekiyor. Önder Apo sıradan bir insan değil ve böyle bir kişiye hayata geçirilen politikalar da sıradan değil. Bundan dolayı da İmralı’ya karşı bu güçlerin sessizliği onların ortak olduğu anlamına geliyor.”
SADECE KÜRTLERİN DEĞİL HALKLARIN ÖNDERİ
Paradigması, felsefesi ve düşünce dünyasının Abdullah Öcalan’ın sadece Kürtlerin önderi olmadığını, bütün halkların önderi olduğunu ispatladığını ifade eden Îbrahîm Mihemed, “Bundan dolayı sadece Kürtler değil, Türk, Arap ve Fars halkı da Önder Apo’ya sahip çıkmalı. Artık sadece Ortadoğu halkları değil, Avrupalılar ve diğer halklar da Önder Apo’nun özgürlüğü için mücadele etme zamanı geldi. Halkların bu mücadelesi muhakkak zafere ulaşacak ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlayacağız” dedi.