MRAP’tan BM’ye tecrite karşı çağrı: İmralı’yı ziyaret edin!

İmralı tecridini BM İnsan Hakları Konseyi oturumlarına taşıyan MRAP, BM İşkenceye Karşı Komitesi’ne acilen İmralı’yı ziyaret etme çağrısında bulundu.

İMRALI TECRİDİ

Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi’nde 9 Eylül’de başlayan ve 9 Ekim’e kadar devam edecek olan BM İnsan Hakları Konseyi 57. İnsan Hakları Oturumları, ülkelerde yaşanan hak ihlalleri üzerine yapılan tartışmalarla devam ediyor. Oturumlara yazılı bir deklarasyon sunan Irkçılığa Karşı Halklar Arası Dostluk Hareketi (MRAP), Türk devletinin Kürt halkına karşı hayata geçirdiği hukuksuz uygulamalara ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan içinde bulunduğu işkence koşullarına dikkat çekti.

KÜRTLERİN BÜTÜN DEĞERLERİ SALDIRI ALTINDA

Oturumlara sunduğu deklarasyonda Türk devletinin kendi anayasasını ve uluslararası insan hakları hukukunu ihlal ederek, Kürt halkına karşı hayatın her alanında uzun yıllardan beridir ayrımcı ve baskıcı bir politika uygulamaya devam ettiğine dikkat çeken MRAP, bu uygulamaların birçok uluslararası hukukun doğrudan ihlali kapsamında olduğunu kaydetti.

Son dönemlerde Kürt kültürüne ve diline dönük gerçekleştirilen saldırıların hatırlatıldığı deklarasyonda, “Türk devletin yöresel Kürt kıyafetleri, folkloru, müziği başta olmak üzere Kürt halkına ait olan kültürel sembollere karşı ırkçı bir yaklaşım sergilemekte ve bunları tutuklama gerekçesi yapmakta” denildi.

CEZAEVLERİ İŞKENCE MERKEZİNE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA

Türkiye cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve siyasi tutsakların karşı karşıya kaldığı hukuksuzlara da yer verilen deklarasyonda, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün önüne geçilmesi için hayata geçirilen yasalarla siyasi mahkumların umut hakkının elinden alındığına dikkat çekildi.

Disiplin cezaları ve tecritle siyasi mahkumların ağır işkence koşullarında tutulduğunun kaydedildiği deklarasyonda, şunlar belirtildi: “Kürtçe kültürel faaliyetlerde bulunmak veya hastaneye giderken ağız aramasını reddetmek, sayımlarda ayakta durmamak, keyfi uygulamalara ve işkenceye karşı açlık grevlerine katılmak gibi nedenlerle ırkçı bir yaklaşımla disiplin cezaları verilmektedir. Disiplin cezalarına çarptırılanlar tecrit hücrelerine konulmakta, aileleri ve avukatlarıyla iletişimleri kesilmekte ve haftalık telefon görüşmeleri engellenmektedir”.

HUKUKSUZLUĞUN MERKEZİ İMRALI

Cezaevlerindeki hukuksuz uygulamaların merkezinde ise İmralı Ada Hapishanesi’nin olduğunun vurgulandığı deklarasyonda, “Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana tecrit hücresinde tutulmakta, avukat ve aile görüşlerine sürekli olarak izin verilmemektedir. 25 Mart 2021 tarihinden bu yana Abdullah Öcalan ve İmralı’daki diğer üç tutuklu ile hiçbir iletişim kurulamıyor. Yine birçok mahkum verilen cezalarını tamamlamalarına rağmen tahliye edilmiyor. Uzun süreli tecrit ve hapis cezasının keyfi olarak uzatılması işkence olarak değerlendirilmektedir” denildi.

Hasta tutsakların durumuna da dikkat çekilen deklarasyonda, Türkiye cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere toplamda 1517 hasta mahpusun olduğu ifade edildi.

BM İşkenceye Karşı Komite’nin son oturumlarına ve Türkiye’ye yapılan önerilere atıfta bulunulan deklarasyonda, Komitenin önerilerine rağmen İmralı’da tutsak bulunan Abdullah Öcalan’ın ve diğer 3 mahkumla hala aile ve avukat görüş hakkının sağlanmadığı kaydedildi.

HİÇBİR ULUSLARARASI SÖZLEŞMEYE UYULMUYOR

 “Türkiye birçok uluslararası insan hakları sözleşmesine taraf olmasına rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ve BM insan hakları mekanizmaları ve organları tarafından alınan kararları veya yapılan tavsiyeleri yıllardır uygulamamaktadır” denilen deklarasyonda Türk devletine şu çağrıda bulunuldu:

Taraf olduğu antlaşmalara uyulmalı.

Antlaşmaların uygulanmasını izleyen Avrupa Kurumları tarafından verilen kararları ve yapılan tavsiyeler hayata geçirilmeli.

BM insan hakları mekanizmaları tarafından alınan kararlar ve yapılan tavsiyeler acilen uygulanmalı”.

İMRALI ACİL ŞEKİLDE ZİYARET EDİLMELİ

Kürt halkına karşı işlenen suçlar karşısında BM İnsan Hakları Konseyi’nin sorumluluk alması gerektiğinin kaydedildiği deklarasyonda son olarak şu çağrıda bulunuldu: “

BM İnsan Hakları Komiserliği ve ilgili tüm özel birimler Türkiye’de yaşanan duruma özel bir dikkat göstermeli.

BM İşkenceyi Önleme Alt Komitesi acil bir şekilde İmralı ziyaret etmek için talepte bulunmalı.”