Muazzez Orhan: Devletin ihmali öldürdü

HDP Milletvekili Muazzez Orhan, depremin üzerinde 13 gün geçmesine rağmen yeterli bir arama kurtarma yapılmadığı için binlerce insanın enkazın altında hayatını kaybettiğini söyledi.

Mereş merkezli gerçekleşen ve 11 ilde etkili olan 7,8 ve 7,7 şiddetindeki depremlerde, resmi ağızların ifadelerine göre 40 bin kadar insan yaşamını yitirdi. Depremin üzerinden 13 gün geçmesine rağmen  on binlerce insan halen enkaz altında. Devletin kaderine terk ettiği bölgede başta HDP olmak üzere sivil toplum örgütlerinin halka yardım çalışmaları ise devletin tüm engellemelerine rağmen devam ediyor.

Depremin binlerce insanın hayatına mal olduğu ve büyük hasar yarattığı Dîlok’ta çalışma yürüten Hakların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinden Muazzez Orhan, yaşananları ANF’ye değerlendirdi.

EKİPLERİN KENDİLERİNİ KURTARMASINI BEKLERKEN ÖLDÜLER

HDP Milletvekili Muazzez Orhan, depremin ilk gününde Dîlok'a gittiklerini, tarifi anlatılmaz bir manzara ve acıyla karşılaştıklarını söyledi. Deprem bölgesine üç gün boyunca kurtarma ekiplerinin gelmediğini belirten Muazzez Orhan, “Antep’te yüzlerce bina yıkılmıştı. İnsanlar binaların başında ya da orada var olan ekibi götürüp yakınlarını çıkarmak için mücadele ediyordu. Depremin 9. gününe kadar bir kaos ortamı vardı. Kriz koordinasyonu diye bir şey yoktu, insanlar ne yapacağını bilmiyordu. İnsanlar kendi çabalarıyla enkaz altındakilerini çıkarmaya çalıştılar, güçlerinin yetmediği yerde de günlerce birilerinin gelip çıkarmasını beklediler. Depremde kurtulanlar günlerce enkazın başında, enkazın altındakilere “ekipler gelecek, sizi kurtaracak” diye oyalıyorlardı. Birçok kişi ekiplerin kendilerini kurtarmasını beklerken hayatlarını kaybetti” diye anlattı.

REFAKATSİZ ÇOCUKLAR 11. GÜNDE KORUYUCU AİLEYE VERİLMEZ

Deprem bölgelerinde özellikle kadınlar ve çocukların çok derin bir travma içine girdiğine işaret eden Muazzez Orhan, şöyle devam etti: “Depremde ailesini kaybeden çocuklar hastanelere, oradan başka yerlere götürüldü. Bu çocukların nereye götürüldüğünü bilmiyoruz. Bu çocukların devletin gözetiminde olduğunu söylediler ama daha önceki depremlerde birçok çocuğun kaybolduğunu çok iyi biliyoruz. Ailesi enkaz altında olan çocukların kimliklerinin doğru şekilde yapılması gerekiyor. Ama hemen koruyucu aile çağrısında bulunuldu. Bu doğru bir şey değildir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bu çocukların tedavileri bittikten sonra bakanlığın denetimi altına almalı. Çünkü bu kaos ortamında yakınlarının çocuklarını bulması mümkün değildir. Yoksa başka durumlar ve istismarlar ortaya çıkabilir. Çocukların en az 6 aya kadar koruma altına alınması gerekiyor. Eğer ailesi bulunmayan çocuklar olursa, bu süre zarfından sonra koruyucu ailelere verilebilir. Daha 11. günde koruyucu aile çağrısı yapılması büyük bir sorun ve kabul edilemez.”

ENKAZ ÇALIŞMALARINDA TEKNİK CİHAZLAR KULLANILMADI

İlk üç günde depremzedelere hiçbir şekilde devlet kurumlarının yardımı olmadığına dikkat çeken Orhan, “İnsanlar günlerce aç, susuz ve soğuk havada enkaz başında kaldı. Depremin 5. gününde çalışmalar başladı. Özellikle 6 ile 7. günde enkaz çalışmalarına başlandı. Enkaz çalışmalarında tekniki cihazlar hiçbir şekilde kullanılmadı. Ben Nurdağı, İslahiye, Yolçatı, Hassa ve Kırıkhan’a kadar gittim. Oraya ilk giden ve yardım elini uzatan HDP oldu. Bu yerlerde devletin hiçbir ekibi yoktu. Tamamıyla bir kaos ve kriz vardı. 13. güne rağmen yeterli bir arama kurtarma yapılmadığı için yüzlerce insan ihmal sonucu hayatını kaybetti. İnsanlar depremden dolayı değil, enkazın altında kurtarılmadığı için hayatını kaybetti. Enkazlarda cenazelerini çıkaran insanlar, yıkamadan ve kefen bezi olmadan defnetmek zorunda kaldı. Devlet bu insanlara ne kefen bezi, ne cenaze aracı ne de yıkamak için bir yardımda bulunmadı. Bu, depremzedeler için çok büyük bir acıydı” dedi.

DEVLET DAHA BÜYÜK BİR AFET YARATTI

Depremin üzerinden 13 gün geçmesine rağmen su, tuvalet ve banyo gibi temel ihtiyaçların halen karşılanmadığını vurgulayan HDP’li Vekil Orhan, şöyle devam etti: “Özellikle bu kadınlar için çok daha büyük bir sorun. Çünkü kadınların bu ihtiyaçlarını açık alanda karşılaması daha da zor. Ayrıca sağlık ve temizlik açısından çok ciddi bir risk oluşturuyor. 13 gündür insanlar hala yıkanma imkanına sahip değil. Gittiğimiz her yerde insanlar bu sorunu dile getiriyor. Çok ciddi gıda sorunu da bulunuyor. Özellikle belediyeler bu konuda çok yetersiz kaldı. İnsanlar 3 gün boyunca hiçbir şekilde yiyecek ve içeceğe ulaşamadı. Enkazların başında günlerce aç, susuz ve çaresizce beklemek zorunda kaldı. Deprem doğal bir afet ama iktidarın, devletin bu süreci yürütemediğini ve daha büyük bir afet yarattığını gördük. Tüm Türkiye halkları, deprem bölgesindeki insanlarla dayanışma için seferber oldu, yardım elini uzattı ama devlet ise yine tekçilik üzerinden, “tek ben yaparım” mantığıyla halklardan gelen yardımları engelledi. HDP olarak depremin ilk gününden itibaren oraydık, ilk yardımları partimiz ve halk yaptı. Yardımları hemen mağdur olan halkımıza ulaştırdık, gücümüz oranında barınma ve sorununu çözmeye çalıştık. Şu an acil olan seyyar tuvalet ve banyoların kurulması gerekiyor. AKP iktidarının yapamadığını HDP ve halk yaptığı için, yardım koordinasyonumuza kayyum atadılar. İktidarın tek amacı insanları mağdur ederek bu süreci yönetmek. Ama biz her türlü baskı ve engellemelere rağmen insanlarla dayanışmaya devam edeceğiz.”