Muslim: CPT komplo merkezine göre hareket ediyor

PYD Eşbaşkanı Salih Muslim, CPT’nin misyonuna göre değil de tecridi sürdüren komplo merkezine göre hareket ettiği vurgusunda bulundu, herkesi mücadeleyi büyütmeye ve tecridi kırmaya çağırdı.

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Muslim, İmralı’da mutlak süren tecride ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.


Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi Kürt halkının direnişinden ayrı tutmanın imkansız olduğuna vurgu yapan Muslim, “2022 yılında Kürt halkının direnişi belli bir seviyeye gelmiştir ama daha sonuç alıncaya kadar muhakkak bu direnişin yükseltilmesini, daha güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit, CPT’nin tutumu konularındaki sorularımızı yanıtladı.

İmralı’daki mutlak tecrit sürüyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan 22 aydır haber alınamıyor, görüş için avukat ve aile başvuruları reddediliyor. Uygulanan politikayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tecridi Kürt halkının direnişinden ayrı tutmak imkânsızdır. Eğer daha başlara dönersek Önderliğin esaret altına alınması, İmralı’ya konulması, tecridin uygulanması, Avrupa Birliği’nin ilgilenmesi, İmralı’ya giderken bir CPT yetkilisinin orada bulunması Büyük Ortadoğu Projesi’nin yapılandırılması ile ilgilidir. Şöyle denilebilir, Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılması düşünülüyor. Ortadoğu’da 20’nci yüzyıldan beri Kürt halkı diye bir şey yok, Kürt halk gerçekliği yok ve Kürtlere yaşam tanınmamıştır. Birdenbire bir halk uyandırılıyor ve bu halkı uyandıran bir Önderlik var, bir parti var ve git gide gelişiyor. Sadece Bakurê Kurdistan halkı değil de tüm Kurdistan parçaları ilgileniyor, bu yürüyüşe katılıyor. Bunun için buna bir çare bulmak gerekiyor. Çünkü hesaplarında bu yoktu. Bu bütün Ortadoğu planını alt üst edebilir, yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu proje için engel teşkil ediyor. Çünkü yeni bir ideoloji, felsefe ve yaşam tarzıdır.

MUTLAK TECRİDE ÇEVRİLDİ

Kürt halkı deyince de 50 milyon bir nüfustan bahsediyoruz. Onun için de komplo süreci, esarete alınması, tecridin ağırlaştırılması bu süreç ile ilgilidir. Herkes "Önderliğin özgürlüğü Kurdistan’ın özgürlüğüdür" diyor. Doğrudur, birbirleriyle bağlantılıdır. Çünkü bu nedenle esarete alınmış ve şimdiye kadar tutuluyor. Daha başlarda "esaret altına aldık ve kurtulduk" diyerek vücudu parçaladıklarını düşündüler ama onu da başaramadılar. Çünkü bu savaşı verenler hiçbir zaman vazgeçmediler ve kendisi de dört duvar içerisinde olduğu halde sanki günlük olarak onlarla yaşıyor, görüş, fikir ve felsefesini bildiriyor. Esaretten sonra savunmalarını geliştirdi. Bu savunmalar sadece Kürt halkı için değil dünya için artık rehber olmuştur. 

Baştan beri çeşitli yollarla tecrit zaten uygulanıyordu ve mutlak tecride ulaştırıldı. Çünkü Önderlik bir fırsat bulunca hemen halkla ilgileniyor. Düşünelim, iki yıl önce kısa süren telefon görüşmesinde halkın durumunu sordu, halka bir inisiyatif sunuyor. Onun içinde telefon görüşmeleri de olmuyor.

Türkiye dışında kimler bu politikayı yürütüyor?

Bunu uygulayanlar komplonun içerisinde daha baştan yer alan güçlerdir, ki bu da NATO’nun Gladio’sudur ve Türkiye sadece gardiyanlık yapıyor. Ortaya çıkan tablo budur. Tabii savaşta her zaman Türkiye öne sürülüyor, topun ağzındadır ama kendisi serbest değildir. Türkiye’nin kendi hukuk ve kanunları var ama bunları da uygulamıyor. İmralı’daki sistem uluslararası bir sistemdir, Avrupa da bunun içindedir ve hala da NATO’nun Gladiosu altındadır.

SAVAŞ, KATLİAMLAR, BASKILAR TECRİDİN SONUCU

Son iki yıl yürütülen tecrit de bunun sonucudur. Tecrit bir işkencedir. İmralı’da tutulan sadece bir esir değil, dört duvar arasında, üzerine kapı kapatılmış değil, günlük olarak işkenceler yapılıyor. İmralı’daki detayları bilmiyoruz ama psikolojik işkenceler yapılıyor. Böyle olmasaydı dışarıdan haber alabilir ve şu an Filipinler’e kadar felsefesinin yayıldığını duyabilir ve kendi değerlendirmesindeki Jin Jiyan Azadî yüzyılının gerçekleştiğini milyonlarca insanın her gün özgürlüğü için alanlarda haykırdığını görecekti ama baskı altında tutmak için ne dışarıdan bir haber alınmasına izin veriliyor ne de içeriden bir bilgi almamıza izin veriliyor ve bir de halkın moralini etki altına almak için günlük işkenceler yapılmakta.

Tecridi sadece Türkiye faşizmi olarak görmemek gerekir, tüm boyutları ile görmek, ele almak gerekir. Türkiye’de demokratik çözüm bulunmalı, direniş bayrağı daha yükseklerde dalgalanmalı, herkesin tecritten haberdar olması gerekir ve düşmanın geri çekilmesini sağlamak lazım. Düşman sadece İmralı’da baskı yürütmüyor, Kürt halkına dönük eş zamanlı baskı uyguluyor. Halk, günlük olarak işkenceye tabi tutuluyor ve uygulamaları Paris’te yaşanan katliamla daha da somutlaştı. Ayrıca Kurdistan’da yaşanan şiddetli bir savaş da var ve bu savaş hala durmuş değil. Tümü tecridin sonucundan doğuyor. Tüm bunları deşifre etmek lehimizedir. Önceden Kürt gerçekliğinden utanma vardı ama şimdi öyle değil dünyaya öncülük yapıyoruz.  Gladio sistemi direnişle yıkılmalıdır ve dünyaya Gladio’nun gerçekliği gösterilmeli, bunun da politik kararlarda etkisi muhakkak olacaktır.

HERKES DİRENİŞİ YÜKSELTMELİ

Sizce Kurdistan halkları tecridin ağırlaştırıldığı 2022 yılında yeterli bir direniş sergiledi mi?  

2022 yılında yürütülen direniş muhakkak muazzam bir direniştir. Ama kesin bir sonucu ulaşılmadığı için daha yapacağımız çok şey vardır. Başarılıydı ama yeterli değildi. Bunun için direnişi daha da genişletmek gerekiyor. Son zamanlarda milletvekillerinin Adalet Bakanlığı önündeki eylemleri çok iyi oldu. Düşman dinlesin dinlemesin ama yine de eylemlerini sürdürüyorlar. En azından bir çaba harcanıyor, susmak hiçbir zaman bize yakışmaz. Gerilla direnişi dışında herkes direnişini yükseltmeli bu tarz eylemler keşke başka yerlerde de yaygınlaştırılabilse. Halk da faşist rejimin karşısına günlük olarak çıksın. Dayak da yiyebilirler, birkaç kişi tutuklanabilir de ama halk da bu eylemlere sahip çıkmalı. Türkiye metropollerinde engellere rağmen direniş yükseltilmeli, demokratik direniş olmalı, ısrar etmek gerekiyor.

CPT’nin misyonuna göre hareket etmemesinin nedeni nedir? Arkasında kimler bulunuyor?

CPT meselesi de vardı. Bu komite işkenceyi önleme komitesidir. Farklı bir işkence varsa buna karşı direnmeli, engellemeli. Maalesef Önder Öcalan meselesinde sadece bir gözlemci rolü almıştır. İşkence var mı yok mu inceliyor ve raporunu Avrupa Konseyi’ne veriyor. Ama Türkiye izni olmadan da raporu açıklayamam, diyor. Eğer işkenceyi önlemek istiyorsa bir raportör pozisyonundan çıkmalı, işkenceye karşı tedbir almalı, tavsiyede bulunmalı. CPT’nin arkasında büyük bir güç var. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi’nden bahsediyoruz, çeşitli kurum ve kuruluşlar da bulunuyor ama bunları da yapmıyor. CPT gidiyor ama bir açıklama yapmıyor. Önderliğe dair hiçbir bilgi alınamıyor. Bu da bir işkence tarzıdır. Önüne geçmeli. Eğer önü alınamıyorsa neden zindanlar ziyaret ediliyor? Avukat ve aile görüşüne izin verilmemesi de bir işkence yöntemidir. Türkiye kanunlarına göre tutuklu olanlar aileleri ile telefon görüşü yapabilir. Buna da izin verilmiyor. Şimdi bunların hepsi bir işkence yöntemi değil midir? CPT’nin bu işkenceleri önleme gücü vardır ama maalesef yapmadılar. Avrupa ile olan temaslarımızda baştan beri söyledik. Demokrasiden bahsediyorsunuz ama bu yalnız Avrupa için olacak bir demokrasi değildir. Bize de lazımdır. Avrupa’da kabul görülmeyen kanunlar sıra bize gelince hüküm mevzusuna dönüyor, kabul ediliyor. Niye kabul ediyorsun, niye susuyorsun? Böyle mi demokrasiyi her yere yayacaksın? Tabii ki de değil. Kürt halkı, güçleri, siyasi partiler olarak katalizör rolünü oynayabiliriz. Bu da demokratik direniş ile olur.

Tecridi kırmak için 2023 yılında nasıl bir mücadele izlenmeli?

Kurdistanlıların haklı olduğu yerde muhakkak herkesin kafasında bir soru işareti olacaktır. Milyonlarca kişi neden direnişte, neden bu kadar ısrarlı bir direniş ve haykırış var, diye soracaktır. Bu bağlamda 2023 yılında hem Kurdistan’da hem yurt dışında direnişe, mücadeleye daha fazla ağırlık verilirse daha sonuç alacaktır. Belki günlük olarak yetkililerle görüşmelerimiz olmuyor fakat onların ziyareti oluyor. Bu tarz ziyaretlerde esas konu tecrit olmalı. Demokrasi ve insan haklarını sorgulamaları için en azından soru işaretleri bırakmamız gerekir. Belirledikleri kanun ve kuralların neden bizim için geçerli olmadığı, bizim de insan olduğumuzu ve belirlenen kanunlara göre bize yaklaşmaları gerektiğini kabul ettirerek denklemi değiştirebiliriz. 2022 yılında Kürt halkının direnişi belli bir seviyeye gelmiştir ama daha sonuç alıncaya kadar muhakkak bu direnişin yükseltilmesi, daha güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.