Nas: Türkiye SİHA’yı kendi sınırları içinde kullanan tek ülke

Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı Nesrin Nas, tartışma konusu olan SİHA ile ilgili kendi sınırları içinde kullanan tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.

Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı ve şu an Demokrasi İçin Birlik Platformu'ndan Nesrin Nas, AK Parti-MHP ittifakını, CHP'nin izlediği siyaseti, yaşanan hak ihlallerini ve ülkenin genel siyasetine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Myanmar’da Müslümanların çoğunlukta olduğu Arakan’da yaşanan çatışmalara ilişkin hükümet kanadından yapılan açıklamaları hatırlatan Nas, “Evet bu çağda bu vahşet inanılır gibi değil; ama Cizre’de, Sur’da yaşananlar da inanılır gibi değildi. Arakan’daki insanlık dramını şiddetle kınıyorum; ama Kürt şehirlerinde yapılan uygulamaları da aynı şekilde kınıyorum” dedi.

Hakkari’de silahlı insansız hava aracının (SİHA) sivilleri vurduğunu söylediği için AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef alındıktan sonra hakkında soruşturma başlatılan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu hakkında da konuşan Nas, “Tanrıkulu, bu açıklamayı valiliğin açıklamasına dayanarak yaptı. O insanların kim ve ne oldukları belli” dedi.

SİHA’lar'ın çok ciddi bir konu olarak ele alınması gerektiğini söyleyen Nas, “Sadece bizim değil, dünyada da çok ciddi bir şekilde tartışılması gerekiyor. Bana sorarsanız ben nükleer silahlardan çok daha tehlikeli bir dönemin habercisi olarak düşünüyorum. SİHA, öldürenle ölen kişi arasındaki tüm bağlantıyı koparan bir bilgisayar oyunu gibi. Basılıyor düğmeye ve insanların hayatı kararıyor. Şimdi bu tür silahların ne tür ne şekilde kullanılacağı konusunda dünyanın dikkatli olması gerekiyor. Nükleer silahları denetlemek, izini bulmak son derece kolay; ama SİHA’ların izini bulmak kolay değil. Bunda istihbarat aracılığıyla kullanılanlarını bir tarafa bırakıyorum; ama SİHA’ların tüm dünyada yasaklanması gerektiği kanısındayım. Bu son olayla bağlantılı olarak söylüyorum. Kendi sınırları içinde SİHA’yı kullanan tek ülke de Türkiye bugüne kadar. Bu da ayrıca bir tarafa not edilmesi gereken bir şey. Bu korkunç bir vahşettir. Ne şekilde nasıl ayağa kalkacağız bunun yolunu bulmamız lazım” diyerek tepki gösterdi.

CHP'YE ELEŞTİRİLER

CHP’nin adalet yürüyüşü ve kurultayı sonrası izlediği politikayı ve HDP ile ittifak kurulamayacağı yönünde yaptığı açıklamalara ilişkin de konuşan Nas, “CHP, ahlaki üstünlüğe sahip adalet kavramına sahip çıkarak çok iyi bir yerde kendini konumlandırdı. Adalet yürüyüşüne HDP’liler de katıldı, çünkü adalet o partiden, bu kimlikten bağımsız hepsinin üstünde insan olmanın ortak paydası. Bu nedenle herkes bir tarafından destek vermeye gayret etti. Bütün bunları son derece önemli ve değerli buluyorum. CHP’nin bu Çanakkale sonrasında gönlüm isterdi ki adalet kurultayını Diyarbakır’a, Mardin’e, Van, Kars, Ağrı’ya taşısın. Türkiye’de adalet diye inleyen ve adaletsizlikten canı yanan insanların yoğun olarak yaşadığı bölgelere taşısın. Bu çok önemli ve çok değerli olur ve Türkiye’yi de birleştiren bir şey olur; ama CHP’de genel siyaset yapma anlayışına geldiğim zaman şu eksikliği görüyorum. CHP, Türkiye’deki siyasi ortamı sanki normal bir siyasi ortam varmış, olağan koşullarda bir siyaset yapıyormuş gibi zamana yayarak, o zamanı son derece esnek bir şekilde hatta biraz da suçlayayım tembelcesine zamanı tüketerek siyaset yapıyor. Türkiye’nin şuanda çok da zamanı yok. Olağandışı koşullarda yaşıyoruz. Hiç kimsenin Türkiye’de artık hukuki güvencesi yok. Herkes bir şekilde kimliğinden yaptığı işlerden bağımsız olarak korkunç bir adaletsizliğin pençesinde her an kıvranabilir. Şimdi ülkede böyle bir ortam egemenken siz olağan koşullar varmış gibi davranamazsınız.  Siyaseti de olağan bir ortamda yapıyormuş gibi ele alamazsınız” dedi.

‘CHP SİYASETİ OLAĞAN DÖNEMDE YAPTIĞINI SANIYOR’

AKP'nin hiçbir şeyi kendisinin yapmadığını, aksine CHP’yi sürekli terörize ederek, korkutup ürküterek, onu köşeye sıkıştırarak her şeyi ona yaptırdığını ifade eden Nas, şunları söyledi: “Dokunulmazlıklar, 7 Haziran seçimlerinin tekrar edilmesi buna dahildir. Bunda CHP’nin o tuzağa düşmesinin, o köşeye sıkışmışlığının çok büyük bir rolü vardı. Dokunulmazlıklar konusunda ben ve arkadaşlarım Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına gittik ‘bu meclisin feshi anlamına gelir, yapmayın’ dedik. Dedi ki ‘bizim korkumuz yok. Sizin korkunuzun olup olmaması meselesi değil, mesele kürsü dokunulmazlığının orada olması, meclisin bağımsızlığıdır. Şimdi diyoruz ki Türkiye korkunç bir döneme girdi. Bu dönemden ne zaman çıkacağımız belli değil. İşte OHAL altında yaşıyoruz. Sıkıyönetim uygulamaları gelecek buralara. Biz bunu ilk Cizre olayları başladığında söylemiştik. O zaman dönemin Başbakanı Davutoğlu’na, ‘Bir an önce bunu durdurun, barış masasını yeniden kurun. Bu sadece Cizre’de kalmaz, Cizre’den oradan Mardin’e oradan Türkiye’nin batısına bütün Türkiye’yi önüne alır ve süpürür gider’ demiştik. Maalesef korktuğumuz şeyi adım adım şuan yaşamak durumunda kalıyoruz. Burada CHP olağanüstü süreçte yaşadığımızın bir kere farkına varması gerekiyor. Bu farkındalık ile tüm demokratik güçlerle tabi ki Meclisin üçüncü büyük partisi HDP ile ve onun dışında tüm demokratik sivil inisiyatiflerle, sendikalarıyla hepsiyle yan yana durabilmeyi, genişletebilmeyi becerebilmelidir. CHP’ye en büyük eleştirim budur. Siyaseti olağan bir dönemde yaptığını zannediyor olmasıdır."

‘ÜLKEDE YAŞANAN HAK İHLALLERİ UTANÇ VERİCİ’

Ülkede yaşanan hak ihlallerinde gerek yetkili kurumların gerekse Avrupa’nın sessizliğine de vurgu yapan Nas, bunun nedenlerini de ülkelerin kendi çıkarlarına öncelik vermesinden kaynaklı olduğunu söyledi. Türkiye’nin açık bir cezaevine döndüğünü ifade eden Nas, “Şuan hapishanelerde 69 bin öğrenci var. Korkunç bir rakam.  Bazı ülkelerin üniversiteye giden öğrenci sayısı kadar. Hükümet çok övünerek 50 yeni hapishane açılacağını söylüyor. Hapishane çok önemli bir yatırıma dönüşmüş durumda. Aslında utanç verici bir şey. Türkiye’de okuma yazma kapasitesi en düşük ülke. Bunlar dehşet ve utanç verici rakamlar. Neresinden tutarsanız elinizde kalıyor” dedi.

 ‘TÜRKİYE OYUN KURUCU DEĞİL OYUN BOZUCU’

Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler yanında Türkiye’nin dış politikasını, "Milli Takımımız iyi futbol oynamaz, rakiplerini bozan oyun oynar" tespiti üzerinden açıklayan Nas, devamında şunları söyledi:  “Türkiye’nin dış politikası da böyle. Oyun kurucu değil, oyun bozan. Başkalarının oyununu bozmak üzere bir bakıyorsunuz İran’la papaz olmuş, bir bakıyorsunuz Barzani ile çok yakın, bir bakıyorsunuz birbirine giriyorlar. Bir bakıyorsunuz Irak ile itişiyor sonra yan yana durmaya çalışıyor. İsrail keza öyle. Türkiye’nin Ortadoğu’da bir oyun planı var mı oyun kurgusu var mı bilmiyorum ben. Okuduğum zaman da vardığım sonuç bu. Türkiye sadece oyun bozan ve ‘oyun bozanı da masaya oturtalım da daha fazla oyunu bozmasın’ demek üzere hareket eden bir ülke konumunda ne yazık ki” dedi.

'MHP-TANSU ÇİLLER İTTİFAKI 90’LI YILLARI HATILRLATIYOR’

AKP'nin 2019 yılında yapılacak seçimi kazanmak için kurulması planlanan ittifak koalisyonunda yer alan Devlet Bahçeli ve Tansu Çiller isimlerinin neyi hatırlattığı sorusuna ise Nas şu cevabı verdi: “MHP, Tansu Çiller gibi isimlere bakınca tabi 90’lı yılları hatırlamamak mümkün değil. 90’lı yıllarda Diyarbakır’da, Mardin’de köy yakılmalarını, köy boşaltmalarını, faili meçhulleri hep beraber yaşadık. Hatta Erdoğan iktidara gelirken biliyorsunuz bir daha bunların olmayacağını söyleyerek ‘analar ağlamayacak’ diyerek söz verdi ve o bölgede Kürtler’den de çok büyük destek aldı. Barış masasını devirene kadar da o destek ağırlıklı olarak Erdoğan’ın yanında durdu. Şimdi isimlere baktığımızda hazin tabi. Türkiye’nin daha demokratik daha bir hukuk devleti daha çoğulcu olması gereken bir noktaya gelmişken, bu açılımı yapabilecekken, barışı kalıcı bir şekilde kurabilecekken buradan tekrar geriye savrulması son derece üzücü, vahim ve hazin bir öykü. Sadece benim içim sızlıyor, çünkü şuanda geldiğimiz nokta 90’lı yılların da gerisinde bir nokta. 2019’da böyle bir koalisyon olur mu bilinmez; ama işaretler zaten böyle bir koalisyonun var olduğunu gösteriyor. Türkiye giderek aşırı milliyetçi ve İslamcı bir cepheye doğru savruluyor. Bu savrulmada ne yazık ki hiç kimse kazanamayacak. Bu savrulmada Türkler de Kürtler de kaybedecek. CHP’lisi, MHP’lisi, HDP’lisi hepsi kaybedecek. Bu tür savrulan ülkelerin ne hale geldiğini birebir örnek vermeme gerek yok gözümüzün önünde zaten. Her şey cereyan ediyor ve yaşanıyor."