Oğuz: Kazanırsak hepimiz kazanacağız!

Direnişteki EnerjiSA işçisi Mehmet Oğuz, mobbing ve baskı sonucunda Ereğli’de 65 işçiden 24’ünün Enerji-Sen’den sarı sendika TES-İş’e tekrar geçiş yaptığına dikkat çekerek, “Direnişimizi kırmasınlar; çünkü kazanırsak hepimiz kazanacağız” dedi.

Sendikal faaliyet yürüttükleri için Sabancı’ya bağlı EnerjiSA yönetimi ve Türk-İş’e bağlı sarı sendika TES-İş işbirliğiyle işten atılan Enerji-Sen üyesi işçilerin direnişi sürüyor. 

Direnişlerini Ankara’dan İstanbul 4. Levent’teki Sabancı Holding önüne taşıyan işçiler, polis koruması altındaki ikiz kuleler önünde her gün saat 13.00-15.00 arası nöbet tutup, yaşadıkları haksızlığı anlatıyorlar. Hukuksuz bir biçimde çıkarıldıkları işlerine iade edilene kadar mücadele etmeye kararlı olan işçilerin aileleri de Çarşamba gününden itibaren direnişe dahil olmaya hazırlanıyor. 

DİSK yöneticileri ile Sabancı Holding CEO’su arasındaki müzakereler devam ederken, Zonguldak Ereğli’deki EnerjiSA işletme müdürünün çalışanlara, direnişteki işçilerle iletişime geçmemeleri ve sarı sendika TES-İş’e üye olmaları konusunda baskı ve mobbing uyguladığı ortaya çıktı. Bu mobbing ve baskı nedeniyle Enerji-Sen’in örgütlediği 65 işçiden 24’ünün tekrar TES-İş’ e geçiş yapmak zorunda kaldığına dikkat çeken direnişteki işçilerden Mehmet Oğuz, ANF’ye konuştu. 

‘İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANMADAN BİZİ TES-İŞ ÜYESİ YAPTILAR’ 

Çekirdekten yetişme elektrik ustası olan Mehmet Oğuz, yıllardır çalıştığı EnerjiSA işletmesinden, TES-iş sendikası ve EnerjiSA yönetiminin işbirliği sonucunda 04 koduyla çıkartıldığını belirtti. 2006 yılında Başkent Elektrik’te işe başladığını, 2011 yılında da EnerjiSA’ya geçiş yaptığını dile getiren Oğuz, “EnerjiSA ile iş sözleşmesi imzalamadan önce Ankara’ya çağrılarak, önce TES-iş sendikasına üye yaptırıldık. Hatta hangi sendika olduğunu dahi bilmiyorduk, bir kağıt imzalattılar ve öylece sendikalı olduk. Bir aile olduğumuzu söyleyerek, arabası olmayanın araba alacağı, evi olmayanın ev alacağı, bekar olanın evleneceği ve bu şirketten emekli olacağımız şeklinde çeşitli vaatlerde bulundular” dedi. 

BİR TÜRK-İŞ KLASİĞİ…

Sarı sendika TES-İş’in işçi düşmanı pratiklerine karşı çıktıkları için işten çıkartıldıklarına işaret eden Oğuz, kendilerine danışmadan yapılan toplu iş sözleşmelerinde (TİS) yüzüstü bırakıldıklarını, seçimlerde ise hile yapılarak işçilerin iradelerinin yok sayıldığını belirtti. 

Oğuz, işten çıkarılmalarına giden süreci şöyle anlattı: “Zonguldak’ta TİS yapılmadan bir ay önce TES-İş şubesinde alelacele delege seçimi oldu. Bu seçimlerde aday olmak isteyen işçi arkadaşlarımız çeşitli manevralarla engellendi. Delege seçim listesinin normalde seçimden üç gün önce ve bütün işçilerin göreceği şekilde asılması gerekir. Ancak sendika, listeyi az vardiya olan hafta sonu ve işçilerin girip çıkmadığı toplantı odasına asıyor. Biz bu listeyi pazartesi gördük, hatta listenin üst yazısı bile yoktu. Hemen TES-İş Zonguldak şube başkanı Murat Saraçbaşı’yı arayarak delege seçimleri için aday listesi göndermek istediğimizi belirttiğimizde ise sürenin dolduğunu, ancak 81 seçmen olduğunu ve bu 81 seçmenden 41’i sandığa gitmediği takdirde seçimleri iptal ettireceğini söyledi. Ancak sözünde durmadı ve seçim günü geldiğinde 81 seçmenden 65’i oy kullanmadı ama seçimler iptal edilmedi.

‘TİS’LER İŞÇİDEN HABERSİZ İMZALANDI’ 

Saraçbaşı, aynı zamanda TİS görüşmeleri sırasında istenilenler alınmazsa şube başkanlığına adaylığını koymayacağını söyledi. Ama bu sözünü de tutmadı. TİS’in işçilerden habersiz imzalandığını öğrendik. Üç yıllık sözleşme yapmışlar ve 4 yıldır olduğu gibi yine asgari ücretten çalışmaya mahkum edildik. Ama buna rağmen Saraçbaşı’nın yine şube başkanlığına aday olduğunu öğrendik. Saraçbaşı’nın Zonguldak EnerjiSA önünde bir açıklama yapacağını duyduğumda hemen oraya gittim ve karşısına dikilerek tepki gösterdim. TİS’lerin neden işçilerden habersiz imzalandığını ve neden sendikanın değil de EnerjiSA’nın önünde açıklama yaptığını sorduğumda, sorunları tartışmak için kongrenin yapılacağı Dedeman Oteli’ne gelmemi istedi. Kongreye gittim. Yanımda işçiler vardı ama içeriye alınmadık. Bir şekilde kongrenin olduğu salona girmeyi başardım ve Saraçbaşı ile sendika genel başkanının karşısına dikildim. Hatta beni dışarıya atmak istediler ama atamadılar ve aşağıda bekleyen işçilere neden TİS’lerin onlardan habersiz imzalandığına ilişkin açıklama yapmalarını istedim. Bu olay sonrası TES-İş’ten istifa edip DİSK’e bağlı Enerji-Sen’de örgütlenmeye karar verdik. Ben de Zonguldak, Karabük, Kastamonu bölgelerinde örgütlenmeyi yürüttüm. Arkadaşlarımız Bekir Bayatlı, Mehmet Ali İçindere ve Erdal Şener, Ankara’da sendikal örgütlenmeyi yürüttü. Ve biz Enerji-Sen olarak yüzde 1’lik barajı aşınca, sarı sendika TES-İş’in gözüne battık ve EnerjiSA yöneticileriyle işbirliği yaparak bizi işten attılar.” 

‘İŞÇİLER KORKMASIN, BU ANAYASAL HAKLARI!’

O gün bugündür direnen Oğuz, en son gittiği Zonguldak Ereğli’de, Enerji-Sen işçilerine kendileriyle görüşmemeleri ve TES-İş’e üye olmaları konusunda EnerjiSA işletme müdürü tarafından baskı ve mobbing yapıldığını öğrendiğini söyledi. Bu durumun konfederasyon ile CEO arasında müzakerelerin devam ettiği bir süreçte yaşandığına dikkat çeken Oğuz, konuşmak için çay bahçesine çağırdığı işçi arkadaşlarından hiçbirinin gelmediğine işaret etti. Direnişin devam ettiği İstanbul’a tekrar döndüğünde, mobbing ve baskı sonucunda Ereğli’de 65 işçiden 24’ünün Enerji-Sen’den istifa edip sarı sendika tekrar TES-İş’e geçiş yaptıklarını öğrenen Oğuz, bu grev kırıcı pratiklere teslim olmayacaklarını vurguladı. İşçilerin tehditlere boyun eğmemelerini isteyen Oğuz, “İşçi arkadaşlarımızın korkmalarına gerek yok, biz bu kapı önünde durduğumuz sürece kimseyi işten atamazlar. Nitekim biz işten atıldıktan sonra zaten ortada bir işten çıkarılacaklar listesi vardı, biz direnmeye başladığımızda işten çıkarmalar durdu. Sonuçta işçiler anayasal haklarını kullanıyorlar. Bundan korkacak bir şey yok. O nedenle direnişimizi kırmasınlar ve bize destek olsunlar; çünkü kazanırsak hepimiz kazanacağız” dedi. 

KESKİN: İŞÇİLERİ FARKLI DAĞITIM ŞİRKETLERİNE ALMAK İSTİYORLAR

Müzakerelerde gelinen son durumu paylaşan Enerji-Sen Genel Başkanı Süleyman Keskin ise, işçilere EnerjiSA bünyesi dışında 21 dağıtım şirketi bünyesinde iş teklifi yapıldığını ancak bunu kabul etmediklerini söyledi. Daha önce konfederasyonun girişimleriyle EnerjiSA CEO'su Kıvanç Zaimler’den atılan işçilerin dinlenmesini talep ettiklerini anlatan Keskin, şöyle konuştu: “Bize işçi arkadaşlarımızın ilettikleriyle konfederasyon olarak bizim aktardıklarımız arasında farklar olduğunu söylediler. İşçi arkadaşlarımız alelacele Cumartesi günü Ankara’ya çağrıldılar ve şirketin yönetim kurulu üyelerinin de içinde bulunduğu bir ekip tarafından yaşadıkları sorun ve sıkıntılar dinlendi. İşçi arkadaşlarımız işten çıkartılmalarına dair herhangi bir suçları olup olmadığını sordular ve hepsinin aldığı cevap, ‘Estağfurullah’ oldu. Hatta Mehmet Oğuz arkadaşımızın dosyasında işe başvuru evrakları dışında en ufak bir tutanak dahi olmadığı ortaya çıktı. Gelinen noktada EnerjiSA dışında 21 dağıtım şirketinde iş ayarlayabileceklerini söylediler. Biz de sendika olarak, işçi arkadaşlarımızın aile bütünlükleri göz önünde bulundurularak farklı illerde verilecek görev ve sorumlulukları kabul etmeyeceğimizi ilettik. Çünkü arkadaşlarımız zaten EnerjiSA bünyesinde farklı bölge ve sorumluluklarda çalışmışlar. Arkadaşlarımızın EnerjiSA bünyesinde herhangi bir görevde işe iade edilmelerini talep ediyoruz ve bugün bu talep doğrultusunda tekrar bir görüşme yapılacak.” 

‘DİRENİŞİ BAŞARIYA ULAŞTIRMAKTAN BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOK!’

Zonguldak Ereğli’de işçilerin baskıyla zorla Enerji-Sen’den tekrar TES-İş’e üye edilmesini de değerlendiren Keskin, bu konuda kendi eksikliklerinin de olduğunu belirtti. İşçi sınıfının örgütsüzlüğünden faydalanan işverenin her türlü kölelik koşullarını dayattığını hatırlatan Keskin, “İşçi arkadaşlarımızın sadece sendikaya üye olmaları yetmez, aynı zamanda kendi sınıflarıyla beraber hareket etmeyi öğrenecekleri düzenekleri bizim kurmamız gerekiyor. Bu kısmı da biz eksik bıraktığımız için buna benzer istifalar elbette yaşanabilir. Ama aynı zamanda bunun karşısında başka bir şey de gelişiyor. Yürütülen mücadele sonucunda Enerji-Sen’i tercih eden işçi sınıfı da ortaya çıkıyor. Biz işin örgütlü kısmına bakarak, eksik kaldığımız yerleri de tamamlayarak daha sağlam bir örgütlülük kuracağız. Bu yola, 21 dağıtım şirketinde bu saatten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyerek yola çıktık. Aynı zamanda güvensizliğe karşı da açtığımız bu bayrak işçi sınıfının ortak bayrağıdır. Burada elde edilecek kazanım bütün işçi sınıfının kazanımı olacaktır, bunun farkındayız ve bilincindeyiz. Bu direnişi başarıya ulaştırmaktan başka seçeneğimiz yok” dedi.