OHAL cezaevlerinde devam ediyor

OHAL koşullarının cezaevlerinde devam ettiğini belirten ÖHP Sözcüsü Av. Sezen Tekin ve TUAD Eş sözcüsü Yüksel Gözde, tutsaklara yönelik baskı ve işkencelere dikkat çekti.

Türkiye ve Kürdistan’da yürütülen savaş politikalarının en ağır yansıması cezaevlerine oluyor. 15 Temmuz 2016 tarihinde 'darbe' iddiasıyla yaşanan sürecinde ardından Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. O dönem AKP hükümeti tarafından '3 ayı bile bulamayabilir' denilen OHAL tam 7 kez uzatıldı ve 730 gün sürdü. Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendi getirdiği ve kaldırmayı da seçim vaadi olarak kullandığı OHAL geçtiğimiz günlerde resmiyette kaldırıldı.

OHAL’in kağıt üzerinde kalkması ancak fiili olarak sosyalistler, emekçiler, Kürtler, ezilenler üzerinde varlığını sürdürüyor olması bir çok kesim tarafından tepki görmeye devam ediyor. OHAL'den fazla etkilenenler ise cezaevlerindeki tutsaklar oldu. Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) Hapishane Komisyonu Eş Sözcüsü Sezen Tekin ve Tutuklu ve Aileleri ile Yardımlaşma (TUAD) İnisiyatifi Eş Sözcüsü Yüksel Gözde cezaevlerinde yaşanan baskı, işkence ve tutukluların durumunu ANF'ye değerlendirdi.

TUTSAKLARA TEKMİL DAYATMASI

Tekin, cezaevlerinde OHAL boyunca uygulanan sesli ve görüntülü kayıt alınmasının, tutukluların aile harici üç görüşçü hakkı, telefon görüşmelerinin iki haftadan bir haftaya indirilmesi gibi uygulamaların artık uygulanmayacağını aktardı. Sözünü ettiği uygulamalar dışında diğer insan haklarına aykırı uygulamaların Marmara bölgesi cezaevlerinde devam ettiğini sözlerine ekleyen Tekin, "On kitap sınırlaması ve telefonda tekmil dayatması devam ettiği gibi koğuşlarda kalan tutuklu/hükümlü sayısının normalin çok üstünde olması yazın en sıcak günlerini yaşadığımız bugünlerde ciddi hak ihlalleri doğurmaktadır" diye konuştu.

YERİNDE TESPİT YAPIP ADALET BAKANLIĞINA SUNACAĞIZ

"OHAL kalkmış olsa bile hukuka uygun olmayan OHAL uygulamaları devam etmektedir" diyen Tekin, platform olarak cezaevlerinde uygulanan ihlallerin tespiti sonrasında rapor hazırlayacaklarını ve İnfaz Hakimliği-Adalet Bakanlığı’na gerekli başvurularda bulunacaklarını bildirdi.

Bütün bu başvuruların dışında kamuoyunun da tutsakların yaşadıkları hak ihlallerine karşı duyarlı olmaları gerektiğini belirten Tekin devamla şöyle konuştu: "Her fırsatta dile getirilmelidir ve STK'lerin ziyaretleri sıklaştırması gerekiyor. Aileler de bu hak ihlallerini duydukları anda İHD ve bizim platformumuza başvurmalı."

ÇIPLAK ARAMA, AYAKTA SAYIM DEVAM EDİYOR

OHAL’in kalmasının ardından gözle görülür bir düzelmenin olmadığını söyleyen Av. Sezen Tekin şunları aktardı: "İlk tutuklamalarda ve içerideki tutsaklar görüşlere çıktığında çıplak aramalar ve kimi cezaevlerinde ayakta sayım dayatılıyor. Bunun yanı sıra ailelerde yoğun bir aramadan geçiliyor. Bir yıla yakın iddianamesi çıkmayıp içeride tutulan arkadaşlar var."

Tutsakların terbiye edilmeye çalışıldığını ifade eden Gözde, yıllardır siyasi tutsaklara aynı uygulamaların dayatıldığını kaydetti.

CEZAEVLERİNE KARŞI DUYARLI OLMALIYIZ

İnsan haklarına uygun olmayan uygulamalara karşılık devletin bir sonuç alamadığını da sözlerine ekleyen Gözde, İmralı Cezaevi’nde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecride de değinerek şunları söyledi: "İmralı'da yaşanan ağır esaret koşullarında, on dokuz yıl ağır tecrit koşullarında, üç yıldır bir hukuki ve insani olmayan bir işkence yaşanıyor.

Buna karşılık olarak bir hakikatin öz direniş gerçekliği var. Bu anlamda dışarıdakiler, yani kamuoyu elbette sesiz kalmamalı. Güçlü bir duyarlılık içinde olunmalı. Sessizliği kabul etmemeli. İnsani ve vicdani olana yabancı kalınmamalı. Yaşamın her alanında başta zindanlar olmak üzere tüm kuşatmalara karşı güçlü bir duyarlık içinde olunmalı."