Orhan: AKP’nin hedefi Kürtlerin kazanımlarını yok etmek

AKP’nin amacının, Kürt halkının tüm kazanımlarını yok etmek olduğunu belirten HDP vekili Muazzez Orhan, kayyum gaspı ve Rojava saldırısının imha ve inkar politikalarının bir devamı olduğunu söyledi.

AKP hükümeti 19 Ağustos’ta bu yana 3 büyükşehir belediyesi olmak üzere birçok HDP’li belediyeyi gasp etti. Kayyum atanan HDP’li belediyelerin eş başkanları olmak üzere onlarca seçilmiş gözaltına alındı ve tutuklandı. HDP’li belediyelere kayyum atamaları, Van’da uygulanan fiili OHAL ve Türk devletinin Rojava saldırısı ile ilgili HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.

Van Valiliği tarafından Van’da, OHAL döneminden bugüne sokağa çıkma yasaklamalarının söz konusu olduğunu ve aralıksız olarak devam ettirildiğini belirten Orhan, Özellikle son süreçte yasaklamaların ve baskıların daha da yoğunlaştırıldığını söyledi. Dışarıda ya da herhangi bir yerde hiçbir sivil toplum örgütünün veya HDP’nin hiçbir eylem ve etkinliklerine izin verilmediğini dile getiren Orhan, Van’da 15 Temmuz’dan bugüne kadar fiili sürdürülen bir OHAL durumunun söz konusu olduğunu söyledi.

‘VALİ HALKIN İRADESİNİ GASP ETMİŞTİR’

Türkiye’de baskı politikasının bilinçli bir şekilde yapıldığını ifade eden Orhan, "Türkiye’de bu kadar sorun yaşanırken, ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk ve üstüne bir savaş politikası başlamışken; toplumun, kamuoyunun ve muhalif kesimlerin, barış, demokrasi ve birlikten yana her kesimin bu yasaklamalarla sesi kısılmaya, bastırılmaya ve sindirilmeye çalışılmaktadır. Tabi ki biz HDP olarak baskıların bizi engellemeyeceği, yaptığımız birçok eylem ve etkinliklerle bunu gösterdik. Vali, halkın iradesini gasp eden bir kayyum. Bu uygulamaların, yasakların ve baskıların hiçbiri ne yasalarda ne de fiiliyatta meşrudur. Halkın ve toplumun vicdanında da meşru değildir" şeklinde konuştu.

"Biz yine de her şekilde toplumu ve halkı, AKP iktidarının ülke genelinde yürüttüğü kirli savaş politikalarını, Kürt halkının iradesini gasp etmeye yönelik politikalarını ve tüm muhalif kesimleri sindirme politikalarını deşifre etmeye devam edeceğiz" diyen Orhan, "Bundan hiçbir zaman geri adım atmayacağız. Çünkü yasalar bize bu hakkı vermiştir, biz bu konularda haklıyız. Bu yasaklamalarla ilgili mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Hemen hemen her gün belediyelerimizle ilgili operasyonlarla uyanıyoruz. Belediye eş başkanlarımız hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Biz bu gözaltıları ve tutuklamaları Batı'da AKP’ye kaybettirme, Kürdistan'da da kayyum siyasetini boşa çıkarma stratejimiz sonucunda AKP’nin yaşadığı kaybın rövanşı olmak olarak değerlendiriyoruz" dedi.

‘SALDIRILAR, SARSILAN İKTİDARLARINI KURTARMA ÇABASIDIR’

Orhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “HDP olarak, demokrasi güçleri olarak, emekçileri olarak bu süreçte ve 31 Mart Seçimlerinde, iptal ederek, birçok oyunla alamadıkları İstanbul seçimlerinde büyük bir yenilgi alan AKP iktidarı bunun faturasını HDP’ye, Kürtlere ve demokratlara kesti. Bu yüzden belediyelerimize, irademize yönelik operasyonlara devam etmektedir. Şunu söyleyebiliriz, aslında Rojava’da devam eden savaş politikası, içeride devam eden kayyum politikası, bu politikalara tepki gösteren tüm kesimlere gözaltı ve tutuklamayla ya da şiddetle bastırılmaya çalışılması sarsılan iktidarlarını kurtarma çabasıdır."

‘ROJAVA’DA YÜRÜTÜLEN SAVAŞ VE İŞGAL OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ’

AKP’nin temel amacı, ülkede ya da dünyanın başka bir yerinde Kürt halkının tüm halkının kazanımlarını yok etmek olduğunu vurgulayan Orhan, "Yani yüz yıldır Kürtler üzerinden sürdürülen imha ve inkar politikalarını bir bütünlüğü ve devamıdır ve birbirinden bağımsız değildir. Elbette ki bugün Rojava’da yürütülen yönelimi biz savaş ve işgal olarak değerlendiriyoruz. Çünkü bir başka ülkenin topraklarına girmek, orada yaşayan halkların iradesi, izni ve isteği dışında orayı girmek, işgaldir.

Bunun tek tanımlaması vardır. Şunu söylüyoruz: Suriye, Suriye halklarınındır. Rojava’da yaşayan Kürtler, Araplar, Ermeniler, Süryaniler, Azeriler, Çerkezler barış ve demokratik ortamda tüm dünyaya örnek bir modelle bir arada yaşamaktadır. Aslında hedef alınan budur. Birlikte ve bir arada yaşamın önü alınmak isteniyor. Çünkü halklar bir aradayken; sömürü, savaş ve rant elde edilemeyecektir. Bu amaçla Türkiye ve emperyalist güçler Kürt halkının bu kazanımlarını yok etmeye çalışılmaktadır. Bundan dolayı uzun yıllar sürecek ve insanlık trajedilerine neden olacak bir savaş yürütmektedirler.

Her zaman söyledik; savaş, kandır acıdır, gözyaşıdır, kadınların köleleştirilmesidir. 9 yıldır Suriye’de bir savaş vardır. Hepimiz bu savaşın tanığı olduk. Bu savaşta DAİŞ çeteleri, binlerce Êzidî Kürdünü diğer hakları katletti. Barbar çetelere sadece Kürt halkı karşı durdu, tüm insanlığı bu beladan kurtardı. Bugün bu çetelerin yeniden piyasa çıkmasıyla yeni katliamlara davetiye çıkarılmaktadır. Bu süreçler barışla, müzakereyle diyalogla çözülür. Savaş kazandırmaz, savaşın kazanını olmaz. Hem içeride hem dışarıda Kürt sorunu demokratik temelde diyalog ve müzakereyle çözülmelidir" diyerek konuşmasını tamamladı.