Paylan: 2020 yılında ekonomik kriz daha da derinleşecek

AKP'nin savaş politikalarından kaynaklı Türkiye'nin zorlu bir süreçten geçtiğini söyleyen HDP Milletvekili Garo Paylan, 2020 yılında ekonomik krizin daha da derinleşeceğine dikkat çekti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Amed Milletvekili Garo Paylan, Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin halka yansımasını ANF'ye değerlendirdi. İktidarın yıllardır belli tercihlerde bulunduğunu ve son yıllardaki tercihinin silah, füze, tank olduğuna dikkat çeken HDP vekili Garo Paylan, ekonomideki küçülmenin savaş politikalarından kaynaklandığını savundu. Türkiye’ye dönük bir yatırımın olmamasının, demokratik kriterlerin ve toplumsal barışın yok olmasından kaynaklandığını kaydeden Paylan, "Hiçbir vatandaş geleceğe yatırım yapmıyor çünkü güven duymuyor. Bu nedenle ülke ekonomisi küçülüyor. Üretim yok, üretebilme şartları yok…

Türkiye ekonomisi ancak demokrasi hikayesi olduğu dönemlerde büyümüştür. Geçmişte bunun örnekleri var. Ama Türkiye, ne zamanki demokrasi yolundan çıkmışsa ekonomi küçülmüştür. 4 yıldır süren savaş, silah, şiddet politikaları yüzünden 2019 yılını derin bir ekonomik krizle karşıladık ve bu kriz daha da derinleşerek devam ediyor. Hem kur artışlarıyla paramızın değer kaybetmesi, hem de ciddi enflasyon sonucunda hepimiz yoksullaştık. Alım gücü erozyona uğradı. Özellikle de toplumun büyük bir kesimini oluşturan dar gelirli vatandaşları büyük oranda etkiledi. AKP iktidarı savaş borçlarını finanse etmek için temel ihtiyaçlarımıza zam yapıyor. Bunun sonucunda alım gücü ciddi anlamda erozyona uğruyor" diye konuştu.

ENFLASYON İKTİDARIN YARATTIĞI VERGİDİR

Memura ve işçilere yapılması planlanan zammın, sefaletin devam edeceğinin göstergesi olduğunu belirten Garo Paylan, "Şu anda asgari ücret açlık sınırının altında, açlık sınırı 2400 lira; bu da yalnızca mutfakta tencereyi kaynatmaya çalışırsanız. Asgari ücret 2020 lira ve iktidar hem memura hem işçiye %4 veya %5 zam öneriyor. Bu sefaletin devam edeceğinin, yoksulluğun devam edeceğinin göstergesidir. Yalnızca doğalgaza bir yılda %64 zam yapıldı. Oysa memura bir yılda %8, işçiye %10 zam yapılması vaat ediliyor. Bu da 2020’de geçim sıkıntısının, hayat sıkıntısının daha da artacağını gösteriyor.

Son iki yılda olan yüksek enflasyon hepimizin cebinden belli bir geliri çalmıştır. İşçinin, memurun, emeklinin, esnafın alım gücünü tarumar etmiştir. İktidar hepimizi bir şekilde savaş politikalarının, yanlış politikalarının sonucunda büyük bir enflasyon, döviz kuru artışı ve faiz sarmalının içine sokmuştur. Kaynaklarımız savaşa, silaha, faize gitmektedir. Bu politikaları finanse edense, işçinin cebinden enflasyonla çalınan alım gücüdür. Enflasyon aslında bir şekilde iktidarın yarattığı bir vergiydi ve bunun sonucunda da herkes cebinden, kesesinden, alım gücünden büyük oranda kaybetti" dedi.

SAVAŞ HARCAMALARI 4 KAT ARTTI

Savaş harcamalarının 2014’ten bu yana 4 kat arttığını söyleyen Paylan, iktidarın savaş politikalarının 82 milyonu yoksullaştırdığını şu belirterek, "Barış sürecinin sürdüğü 2015 yılının bütçesi 2014’te yapıldı. O bütçede bütün güvenlik harcamalarının toplamı 40 milyardı yani eski parayla 40 katrilyondu. Son derece düşük bir rakam çünkü barış süreci devletteydi ve kaynaklar tanka, topa, füzeye gitmiyordu. 2019 yılının bütçesinde bu rakam 150 milyar yani eski parayla 150 katrilyona çıkmıştır. 4 katlık bir artış söz konusudur.

Bu şu anlama geliyor; bütün kaynaklar tanka, topa, füzeye ayrılıyor, Rusya’dan alınan S400’lere, Amerika’dan alınması planlanan F 35’lere… Hükümet bu silahları nereden eksilterek alıyor peki; memura, işçiye daha az zam, çiftçiye daha az destekle alıyor. Bu da 82 milyonun yoksullaşması anlamına geliyor. Bütün vatandaşlarımız bu yoksulluğun altındaki savaş politikalarını görsünler" şeklinde konuştu.

EKONOMİK KRİZ KÜRDİSTAN'DA DAHA DERİN

Savaşın herkesi yoksullaştırdığını söyleyen Paylan, savaşın yoğun yaşandığı bölgelerde krizin etkisinin de büyük olduğunu vurgulayarak, "Savaş politikalarının en yoğun yaşandığı bölgelerde daha da büyük yoksulluk yaşanıyor. Çünkü o illerde yatırım söz konusu olmaz, insanlar yatırımlarını o illere yapmazlar, başka şehirlere başka kaynakları götürürler. Maalesef son yıllarda bunu derin bir şekilde yaşıyoruz. Kürt illerinde ekonominin temelini oluşturan tarım ve hayvancılığa mera yasaklarıyla ağır darbeler vuruluyor. Özellikle tarım destekleri konusunda son derece düşüş yaşanıyor.

Bölge ekonomisi ciddi anlamda tarıma dayalı olduğu halde son yıllarda zarar ediyorlar. Diyarbakır’da bunun örneğini bu yıl çok fazla gördük. Örneğin, Diyarbakır’da pamuk yetiştiren çiftçiler, üretim yapan çiftçiler zarar ettiklerini söylüyor. Sebebi ise ilaç, gübre, tohum, mazot gibi girdi maliyetlerinin %50, %100 artışları varken, ürünlerin fiyatların %20 gibi artışlar var. Bu da zarar etmelerine yol açıyor ve bölge halkının tarımdan, hayvancılıktan kopmasına sebebiyet veriyor. Bölge ekonomisinde şu an da çok daha derin bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Tabi ki kriz çatışmaların, gerilimin, kayyum politikalarının yaşandığı bölgede daha derin yaşanıyor" ifadelerini kullandı.

8 MİLYON İŞSİZ VAR

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), açıkladığı işsizlik raporunun doğruyu yansıtmadığını resmi olmayan işsizlik rakamlarının çok daha fazla olduğunu belirten HDP Milletvekili Garo Paylan konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "AKP 2001 yılında iktidara geldiğinde işsizlik oranı %9 civarındaydı. Düşünün ki 2001 yılında çok derin bir ekonomik kriz yaşanmışken yüzde 9 civarında giden işsizlik rakamları 17-18 yıllık AKP iktidarında geldiği nokta %13 ve bu rakamda gerçeği yansıtmıyor. Çünkü iş aramaktan vazgeçen milyonlarca vatandaşımız var. Şu anda resmi rakamlarla 4 milyon işsiz var. Bir de iş aramaktan vazgeçen milyonlarca vatandaşımız var, onlarla 8 milyona yakın vatandaşımız işsizdir.

AKP’nin maalesef savaş politikaları, güvenlikçi politikaları, yanlış istihdam ve yanlış eğitim politikaları sonucunda 8 milyon işsiz ile karşı karşıyayız. Bu her ailede en az 1 işsiz var demektir. Diyarbakır’da gittiğim evlerde birden fazla işsiz gördüm. Kaynakların savaşa doğru yönlendirilmesi ve saraya doğru yönlendirilmesiyle güvenin kaybolması sonucunda iş, aş ve ekmek eksiliyor. Özellikle genç işsizliğindeki resmi rakam %25’tir. İş aramaktan vazgeçenleri kattığımızda bu rakam %35’lere çıkmaktadır. Her 3 gençten biri işsiz, ikisi de açlık sınırının altında yaşamaktadır.

Türkiye derin bir ekonomik kriz yaşıyor. AKP, savaş politikaları ve özellikle de milliyetçi politikalarıyla bu krizi örtmeye çalışıyor. Kimse işsizlik oranını konuşmasın diye kayyum atamaları, gerilim politikalarına girişiyor. Toplumu kamplaştırıyor, kutuplaştırıyor. Toplumumuz buna pabuç bırakmamalıdır. Bu anlamda herkes AKP’nin savaş politikalarına tepki vermelidir ki işimiz de aşımız da ekmeğimiz de olsun."