Putin-Erdoğan görüşmesi nasıl okunmalı?

Tahran zirvesinin üzerinden on gün geçmeden çetelerini korumak, işgalini devam ettirmek için Moskova’nın yollarını tutan RTE, Putin ile Soçi’de görüştü.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında, 7 Eylül’de Tahran'da Suriye-İdlib konulu bir zirve yapıldı. Zirvenin ardından yapılan basın açıklamasında Putin, RTE’nin ateşkes ısrarlarına karşılık, "hiç kimse çeteler adına ateşkes isteyemez" cevabını vermişti. RTE, Tahran’da İdlib, Efrîn, Ezaz, Rai, Exterin, Cerablus ve Bab ile himayesindeki çeteler için istediği sonucu elde edememişti. Böylece İdlib'te sıkışan çeteleri için yeniden harekete geçti. Tahran zirvesinin üzerinden on gün geçmeden yeniden Putin’nin kapısını çaldı. RTE ile Putin arasındaki görüşme her ne kadar heyetler arası iş görüşmesi vs. dense de İdlib ve Suriye’deki çeteleri kurtarma üzerine kurulu tek gündemden oluştuğunu bilmeyen yok.

TAHRAN'DAKİ AÇIKLAMADAN BİR FARKI VAR MI?

Görüşmeden sonra RTE ve Putin ortak bir basın açıklaması yaptı. RTE yanlısı basın, İdlib'de bir anlaşma sağlandığı, çatışmasızlık bölgesi oluşturulacağı, İdilb'e operasyon yapılmayacağı şeklinde propagandalara başvurdu.

Gerçeğin öyle olmadığı Putin’in açıklamada sarf ettiği sözlerle ortada. Putin, "15 Ekim'e kadar, 15-20 kilometrelik bir çatışmasızlık alanı oluşturulacak. Nusra İdlib'den çıkacak. Çeteler tüm ağır silahlarını İdlib ve Suriye’den çıkaracak” dedi. Putin'in, Erdoğan'a destek verdiği çetelerle ilgili süre tanıdığı anlaşılıyor.

Putin’nin bu açıklamalarından sonra Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun yaptığı açıklamayı RTE basını "İdlib'e operasyon olmayacak" şeklinde verdi. Şoygu’nun açıklamalarında da Putin’in 15 Ekim’e kadar RTE’ye verdiği süreye işaret ediliyor, Suriye Rejimi ile bunun detaylarının konuşulacağı belirtiliyordu.

Putin’in dünkü sözleri, Tahran zirvesinde söylediklerinden farklı değildi. Tek fark, 15 Ekim’e kadar çetelere süre verilmiş olması.

RTE, NUSRA'YI İKNA EDEBİLECEK Mİ?

Putin'in tanıdığı sürenin ardından, çetelerin hamisi Erdoğan'ın, Nusra'yı ikna edemeyeceği merak ediliyor. Sorun İdlib'e gelip dayanana kadar RTE'nin sözünden çıkmayan Nusra ve beraberinde hareket eden çeteler, bu kez Türkiye’yi dinlemeyeceklerini belli eden bir tutuma gittiler. Başını Nusra’nın başındaki Muhammed Colani’nin çektiği, Nusra'nın çekirdek grubu, İdlib'den çıkmayacaklarını, sonuna kadar savaşacaklarını açıkladı. Nusra içinde kendisine bağlı Hamalı Ebu Marya Kahtani de bu kez Colani’den yana tavır aldı. Zira başta Nusra olmak üzere Suriye’deki tüm gruplar, Rusya ve İran’ın RTE ve Türkiye eli ile kendilerini imha etme politikalarını izlemeye başladığının farkına vardılar. Çünkü en son başta Halep olmak üzere, Hama, Humus, Xuta, Dera ve Suriye’nin diğer bölgelerinden çıkarılıp imha edilmek için İdlib'e sürüldüklerini anlamış oldular. Haliyle RTE ve Türkiye’nin bu sefer bu grupları ikna etmeleri zor görünüyor. Zira İdlib'den sonra gidebilecekleri, götürülebilecekleri herhangi bir yer kalmadı.

"İRAN İDLİB OPERASYONUNDAN ÇEKİLDİ" YALANI

AKP basını Putin-Erdoğan görüşmesinin hemen ardından bir başka yalanla koro halinde algı oluşturmaya çalıştı. Bu da İran’ın İdlib operasyonundan çekildiği yalanı. İran Dışişleri Sözcüsü Behram Kasımi’nin açıklamaları gayet açık. Kasımi, Putin ile RTE arasında gerçekleşen görüşme ve içeriğinden haberdar olduğunu söylüyor ve İdlib'e ilişkin Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını ve bu nedenle kısa süre içerisinde ülkenin 'teröristlerden' temizlenmesini istediklerini belirtiyor.

Kasımi, "Şu an İdlib'de insani konular için girişimler var. Bunların başarıya ulaştığını görmek istiyoruz" ifadelerini kullanıyor. Kasımi’nin açıklamaları oldukça açık. Operasyona katılmama gibi bir ifade yok. Kaldı ki açıktan İran şu ana kadar Suriye ordusu ile birlikte hiçbir yerdeki operasyona katılmış değil ki İdlib'deki operasyona açık bir şekilde katılsın! Ancak açıklamalardan da anlaşılacağı gibi ‘çete gruplarının son büyük kalesi’ olarak İdlib ifade ediliyor ve kısa sürede teröristlerden temizlenmesi gerektiği vurgularını yapıyor. Dolayısıyla RTE'nin sesi olan basının "İran İdlib operasyonundan çekildi" şeklindeki haberlerinin tamamen algı oluşturmaya dönük sunulduğu görülüyor.

GÖRÜŞMEDEN SONRA FÜZE SALDIRISININ ANLAMI...

RTE-Putin görüşmesinin üzerinden daha iki saat geçmeden Suriye rejiminin merkezi olan Lazkiye’ye füzelerle saldırının başlaması gibi bir gelişme yaşanmaya başladı.

Füzeli saldırının kimler tarafından yapıldığına ilişkin çeşitli açıklamalar yapılıyor. Kimin yaptığından çok bu saldırının verdiği mesaja bakmak gerekir. Füzeli saldırı, Rusya ve İran’ın ısrarla ayakta tutmaya çalıştığı, meşru gösterdiği Suriye rejimi adına Türkiye ile anlaşılması durumunda, rejimin merkezinden vurularak ortadan kaldırılacağı mesajını taşıyor. Zira Rusya ve İran'ın, ayakta tuttuğu rejim adına, Türkiye ile bir anlaşmaya gitmelerine ABD, İsrail ve her ne kadar İdlib’deki operasyona itiraz etseler de Fransa ve İngiltere de karşı. Zira ABD ile birlikte bu güçlerin tamamının ilk stratejileri Beşar Esad yönetiminin yıkılmasıydı. Ancak Rusya ile İran bu planlarını boşa çıkardı. Şimdi ayakta tutulan rejim yerine bölgesel bir güçle Suriye topraklarının bir bölümünün işgali üzerine anlaşma yapmalarına onay vermeyeceklerinin mesajını vermek istediler.

Gerek RTE’nin dün Soçi’de Putin ile gerçekleştirdiği görüşme ve gerekse İran'ın konuya ilişkin açıklamalarına bakıldığında, Tahran zirvesinden çok ciddi bir farkı olmadığını görmek mümkün.