Sancar: Sorunu çözdüyseniz niye panzerler Kürdün şehrinde?

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Madem Kürt sorununu çözdünüz, neden hâlâ panzerler Kürtlerin şehirlerinde çocukları ezerek öldürüyor” dedi. Sancar, birlikte mücadeleyi büyütmeye çağırdı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Meclis’te partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Sancar, Devrimci 78’liler Federasyonu üyelerinin toplantıya katılmasına teşekkür ederek, sözlerine başladı. Sancar, “Bizlere güç verdiniz. Onur verdiniz, yeni yasama yılının ilk grup toplantısında sizlerle buluşuyor olmanın heyecanı ve sevincini yaşıyoruz” dedi.

Kampanyalarla, mücadelelerle geçen yoğun bir yaz sürecini geride bırakıldığını dile getiren Sancar, “Haklarımız ve tüm ülke için umut dolu yeni bir başlangıç için güçlü bir şekilde yolumuza devam etme imkanı bulduk. Evet umutluyuz, kararlıyız, cesaretliyiz, inançlıyız, ısrarlıyız. HDP’nin bir fikriyat bir hareket bir değişim gücü olduğunu bilmeyenler kapatma davası açarak, kumpas davaları ile bizleri yıldıracaklarını sanarak baskı ve zor politikalarını artırarak; bizleri yolumuzdan almaya çalışıyorlar ama nafile. Bunun mümkün olmadığını hep birlikte yaz ayı boyunca yürüttüğümüz kampanyalarla bütün dünyaya gösterdik. Bu hesapların nereden döneceğini gösterdik” diye konuştu.

'HALK HESAPLARI BOZACAK'

Bütün bu hesapların halktan döneciğinin altını çizen Sancar, şöyle devam etti:

“Çünkü HDP, içinden çıkmıştır. Halk ile birliktedir. Ona karşı yapılan hesaplar ancak halk kabul ederse tutar ama ortaya koyduk ki halkın bu hesaplara en ufak bir prim verdiği yok. Bütün bu hesaplar halktan dönüyor. HDP halktan aldığı bu güçle, inançla, sorumlulukla yoluna devam ediyor.

HDP bütün denklemleri değiştirecek, kurucu bir kudrete sahiptir. Bunun için ne gerekiyorsa, ne yapmamız gerekiyorsa yapmaya hazırız. Hazır olduğumuz için de ne yapmamız gerekiyorsa yapıyoruz. Yaz boyunca bir saniye bile durmadık çalışan bütün arkadaşlarımız en aşağından en yukarıdaki arkadaşlarımıza, çalışanlarımıza, MYK üyelerimize, PM üyelerimize emekleri için buradan teşekkür ediyorum. ‘HDP’liyiz Her Yerdeyiz’ dedik. Egeden Akdeniz’e, Çukurova’dan Karadeniz’e ve bölge illerine uzanan 71 merkezde Türkiye’nin her yerinde değişim isteyen toplum kesimleri bir araya geldik.

Elbette siyasi muhalefetle seçim güvenliğinden geçiş sürecine, demokrasinin yerelliğinden güçlü inşasına, barışa ulaşana kadar her alanda konuşarak, müzakere ederek yol yürüme amacındayız. Çünkü Türkiye’nin ihtiyacı budur halkın beklentisi de budur mesele bu çürük düzeni değiştirmek ve halkı bu sefaletten ve rezaletten kurtarma meselesidir. Esas odaklanmamız gereken noktanın bu olduğunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız.

'ONURLU GELECEK İÇİN...'

Cumhurbaşkanlığına tutumumuz da açıktı isimler üzerinden değil deklarasyonda da altını çizdiğimiz temel ilkeler çerçevesinde ve müzakere anlayışı içinde hareket etmektir.

Bu ilkeler sorunları çözmek ülkeyi birlikte yönetmek halklara onurlu bir gelecek yaratmak için yol gösteriyor. Bu ilkeler güçlü demokrasinin temellerini atmaya adaydır. Bizim çağrımız bu ilkeler ışığında müzakere diyalogtur, sizlerin huzurunda ve adınıza duyurmayı bir sorumluluk biliyorum. Bu nedenle tutum belgemiz Türkiye’nin deklarasyonudur, güçlü demokrasiye giden yolun haritasıdır.

Değerli arkadaşlar 1 Ekim'de yeni yasama yılı açıldı. Bir yandan dağlar kadar sorunlar var. Açlık, işsizlik, yoksulluk, adaletsiz kutuplaşma kuşatması altında çökmekte olan bir ülke var. Yolsuzluk ve yoksulluk baştan başa ülkeyi sarmış durumda ülkeyi yönetemeyen bir inkar ve talan siyaseti var. Bunun karşısında hem parlamento hem de toplumsal zeminde demokratik siyaset olarak ortak tutum geliştirmemiz, birlikte mücadele yolları oluşturmamız ve ortak adımları güçlendirmemiz gerekiyor."

'MECLİS KÜRTLERİ İNKÂR EDİYOR'

"Biliyorsunuz Meclis aynı zamanda Kürt sorununun inkarı sözleriyle açıldı" diyen Sancar, şunları kaydetti:

"Bu ülkenin en temel sorunlarından birinin Kürt sorunu olduğunu söylüyoruz. Bunu herkes biliyor. İktidarın başı AKP Genel Başkanı, Kürt sorununu inkar ederek, yaptı konuşmasını. Ne dedi? ‘Kürt sorunu denen meseleyi hak ve özgürlükten kalkınmaya kadar bütün boyutları ile çözdük.’ Dolayısıyla halkların anlayacağı sadelikte birkaç başlıkta bu sözün nasıl bir çarpıtma ve inkar anlayışı yansıttığını anlatmaya çalışalım. Bundan bir yıl önce Meclis kürsüsünde ‘Kürt sorunu çözdük’ diye bir kelime kullanmamıştı AKP Genel Başkanı.

Üstüne daha geçenlerde Diyarbakır’da ‘çözüm sürecini biz bitirmedik’ diyerek hem sorumluluğunu inkar ederek hem de bitmemiş bir süreci itiraf etti. Yani kendilerinin bitirdiği bir sürece ardından yürürlüğü koydukları savaş, inkar ve imha politikası yollarına devam ettiler ve Kürt sorununu çözdük diyorlar.

'PANZERLER KÜRT ÇOCUKLARI KATLEDİYOR'

Evet buradan soralım bir yılda sorun nasıl çözüldü de hiç kimsenin bundan haberi olmadı. Binlerce siyasetçi seçilmiş kişi neden cezaevindedir. Eğer çözüldüyse Kürt sorunun çözümü, demokrasi ve barış için mücadele eden siyasetçiler neden rehin alıyorsunuz. Cezaevlerine tıkıyorsunuz neden? Kürtçe üzerindeki baskılar inkar ve zorbalık devam ediyor. Türkiye'nin 3’te birinde seçim sonuçlarını yok sayan bir anlayış Kürt sorunun çözmüş olabilir mi? Şark Islahat planında olduğu gibi kayyum atayan anlayış, Kürt sorununu çözmüş olabilir mi? Bu mudur çözüm? Madem çözdünüz neden hala panzerler Kürtlerin şehirlerinde dolaşıyor ve çocukları ezerek öldürüyor.

KOBANÊ DAVASI

Savaş politikası çözümsüzlük anlayışı değil de nedir? Kürt sorununu çözmekse derdiniz, o panzerler orada gezmeyecek. Orada birlikte ortak yaşamın ve özgür kimlik imkanlarını en geniş şekilde yer aldığı bir ortam olmalı. Hayır panzerler var, çocukları yaşlıları eziyor, sonrada buna kılıf uydurmak için Valiler, Bakanlar yalan üzerine yalan söylüyorlar. Kobanê kumpas davası, partimize karşı siyasi kapatma davası neden açıldı?

Bu mudur Kürt sorununu çözmek. İnkar siyaseti uzun süre 'Kürt yoktur' laflarıyla yürütüldü. Kürdün kendisi inkar edildi. Neyse hayat ve mecburiyet bir yere kadar izin veriyor. Hayat ve mecburiyet bir de üstüne, Kürtlerin onurlu, güçlü mücadelesi her türlü bedeli ödeyerek, kimliklerini onurlarını koruma mücadelesi bu sözü yutturdu. ‘Kürt yoktur’ demeye kimse cesaret edemiyor. Bunun temelinde o güçlü duruş, kararlı mücadele, halkın kimliğine, onuruna ve geleceğine sahip çıkma iradesi yatıyor.

'BİZ HAZIRIZ'

Bizler bu iradeyi temsil etme onurunu yaşayan kişileriz. Bu mücadele mirasının devamının gururunu taşıyan insanlarız. O nedenle diyoruz ki; inkar Kürdün inkarından başladı. Mecburiyet, mücadele bunu çökertti, sonra başka bir inkar devresine geçildi. Bu sefer ‘Kürt sorunu yoktur’ demeye başladılar. Bu da mücadele ile kararlı duruşla hayatın dayattığı dinamiklerle çöktü. Kürt sorunu vardır, noktasına gelindi. Ama asıl şimdi yapılması gereken şey çözüm, gerçek kalıcı barış için imkanları ve yolları yaratmaktır. İşte bizler bunun için varız bu ülkenin tümüne demokrasiyi barışı ancak müzakere diyalogla demokratik siyasetle getirebiliriz. HDP bunun öncülüğünü yapmaktadır. Türkiye’nin bütün sorunlarını çözmeye taliptir, hazırdır, adaydır. Bu sorunların temelinde yatan ana kaynak olan Kürt sorunun çözümünde de üzerine düşen her türlü sorumluluğu almaya hazırdır. Bunu gerçekleştirecek gücü samimiyeti kararlılığı ve birikimi vardır.

Şimdi inkarın başka bir evresine geçtik, çözdük diyerek inkar siyasetini sürdürmeye çalışıyorlar. ‘Kürt sorunu vardır’ dediler fakat bunun gerçekliğini kavramaya yanaşmıyorlar. Şimdi de vardır çözdük diyerek inkar siyasetini sürdürüyorlar. Bu çıkmaz sokaktır, iktidarın bunca yıl biriktirdiği dikenli tellerin kendi ayaklarına dolaşmasıdır. Ne diyeceklerini bilemiyorlar, nasıl söz kuracaklarını, siyaset yürüteceklerini bilemiyorlar, savaş inkar imha anlayışından vazgeçemiyorlar ama Kürde de şirin gözükmek istiyorlar. Çünkü iktidarı devam ettirmek için Kürt halkını oyuna ihtiyaçları var, Kürt halkı da bu kadar mücadele ve birikim üzerine bu kadar söze kanacaktır öyle mi?

Yok değerli arkadaşlar bundan sonra Kürt halkı kendi iradesini sonuna kadar savunarak, Türkiye halkları ile birlikte toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile çözümde ısrarını sürdürecektir. HDP bu ısrarın temsilcisidir, bu ısrarın yarattığı sorumluluğun taşıyıcıdır.

Türkiye’nin geleceğini halkların ortak eşit yaşamını demokratik özgür düzen içinde varlıklarını sürdürmeyi sağlayacak bütün yollarda HDP her türlü öncülüğü sorumluluğu ve görevi üstlenecektir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sorumlularının gereğini her zeminde yerine getirmeye devam edecektir."

TÜM KESİMLERE ÇAĞRI

Sancar, şunları da kaydetti:

"Kürt sorununun çözümü sözlerini kullanabilmeniz için geride kalan yıkım yıllarına bir bakın onlardan ne kadar farklılaştığınızın muhasebesini yapın. Yani belki yaparlar diye çağrıda bulunuyorum, iktidar partisinin içinde bu muhasebeyi yapmak isteyenler mesela dönüp 90’lara bakmalarını o dönem yapılanlarla bugün arasında bir kıyaslama yapmalarını istiyorum. Bir muhasebe yapın, vicdanınızla, aklınızla bu muhasebeyi yapın. Şimdi sizin partinizin başında olduğu bu iktidarın politikaları ile o yılların politikaları arasında benzerliklerin ne olduğunu, o yılları ne kadar geride bıraktığınız baskıda, inkarda, tasfiye politikalarında zulümde o yılları aratacak duruma Türkiye’yi getirdiğinizi göreceksiniz. Belki benim söylediklerimi görmeyeceksiniz ama bunun kısmını bile görmeniz yeterlidir. Vicdan sahibi herkes, AKP'de milletvekili ve yöneticiler de dahildir, bu muhasebeyi yaparlarsa varacakları sonuç bellidir.

Biz onlara da çağrı yapıyoruz toplumun tüm kesimlerine çağrı yaptığımız gibi muhasebe yapın. Bu ülkenin eşit yaşamını bir nebze istiyorsanız; şimdi yaptığınız yoldan farklı bir yola ihtiyaç olduğunu göreceksiniz. Gidilen bu yolun yol olmadığını anlayacaksınız. Yeni bir başlangıç çağrımız bütün toplum kesimlerine seslenen bir çağrıdır. Gelin hep birlikte vicdanlı insaflı sağduyu bütün toplum kesimleri bütün bireyler birlikte hareket edelim yeni başlangıcın yolunu açalım bu yol felakettir daha fazla acıdır daha derin yaralar demektir. Her bir adım iyileşmesi ve 10 yılarımıza mal olacak derin yaralar ve ağır tahribatlar yaratmaktan başka bir sonuç doğurmuyor.

İşte biz diyoruz ki toplumun bütün kesimleri ülkenin bütün sorunlarını hep birlikte müzakere edelim. HDP buna hazırdır. Çözüm yolunu burada görüyor. Demokratik, eşit ve ortak yaşamda görüyor. Kürt sorunun demokratik barışçıl çözümünde görüyor. Güçlü demokrasiyi yerelden inşasından görüyor. Emekçinin yoksulun kadınların gençlerin umutların özlemlerini hayata geçirmekte görüyor. Biz bu yolda bu saydığım değerlere bir yerinden tutunmak isteyen herkesle yürümeye hazırız. Demokrasi ittifakı dediğimiz şey budur. Kimse üzümün çöpü armudun sapı demesin, kimse geçmiş alışkanlıkları mahkum kalmasın.

Hiç kimse önümüzde imkanların büyük yolun açık olduğunu görmezden gelmesin. Türkiye'nin demokrasi güçlerine sesleniyorum. Türkiye'de demokrasi, barış isteyen en geniş kesimlerin bir araya gelebileceği bir çağrıyı yapıyorum. Milletvekili seçimlerine nasıl gireceğimizi anlatırken çizdiğimiz çerçevede yer alabilecek en geniş kesimlere hitap ediyorum. Bu yolu birlikte yürümeliyiz, yürüyebiliriz. Bu açmazdan karanlıktan enkazdan bu yolu birlikte yürüyerek çıkabiliriz.

1990’ları aratmayan hatta geride bırakan uygulamalara bir iki örnek vermek zorundayım, geçen hafta milletvekilimiz Tülay Hatimoğluları’nın kapısı zorlandı. Sivil polis olduklarını iddia eden kişiler kapıyı zorlayarak eve girmeye çalıştılar. Hangi karanlık kaosun peşindesiniz. Ne yapmaya çalışıyorsunuz, bizi bu şekilde yıldırmaya çalışıyorsanız abesle iştigal ediyorsunuz. Kaos planlarıyla bu açtığımız güçlü demokrasi ittifakı yürüyüşümüzü durdurabileceğini sanıyorsanız büyük yanılıyorsunuz. Buradan tekrar çağrı yapıyorum; ne sevgili Tülay ne herhangi bir arkadaşımız asla bu karanlık manevralardan korkacak çekinecek hali yok.

Hiçbirimizin de böyle bir ruh yapısında olmadığımızı nasıl anlamıyorlar, yılların bedeli ve birikimiyle ülkeye aydınlık bir gelecek için var gücüyle çalışan ülkenin mensupları sizin bu küçük oyunlarınızdan mı korkacak? Sorumluları, tezgahı ne varsa bu olayın arkasında ortaya çıkarmak bu iktidarın sorumluluğudur. Açığa çıkarmadıkları takdirde sorumlu da kendileridir. Yine geçen hafta Gençlik Meclisi üyemiz Ezgi Orak, Ankara’nın göbeğinde kaçırıldı, üstüne aynı tezgah yine aynı acziyet. Gençlerimizin bu yollarla sindirilebileceğini düşünüyorsanız ya izan kalmamış sizde ya da hiç bir şey anlamıyorsunuz. Vazgeçin çünkü karşınızda ne pahasına olursa olsun bu ülkeye demokrasi özgürlük ve barışı getirmeye azmetmiş milyonlar var.

Hatırlatalım, elbette çözüm bu değil ama bu bir çözülme göstergesidir. Bu politikalar geçmişten bugüne bunları uygulayan bütün iktidarları çözmüştür, çökertmiştir. Çözümsüzlük politikaları iktidarı çözer, çökertir. Ama biz iktidarların çöküşünün halkı boğmaması için mücadele ediyor o çöküşün halkın altında kalacağı bir enkaza dönüşmemesi için mücadele ediyoruz. Deklarasyonumuzun da ruhunda bu vardır. Halk için halklar için bütün inançlar için bu ülkede yaşayan herkes için demokrasi, adalet istiyoruz. Bu mücadeleyi büyütürsek çöküşü halkın zarar görebileceği bir noktadan alıp halkın refah ve huzur içinde yaşayabileceği bir notaya taşıyabiliriz.

'BÜYÜYEREK YOLA DEVAM'

HDP Türkiye’nin bütün sorunlarını çözmeye talip ve hazırdır. Müzakereci anlayışla en güçlü çözüm fikriyatını ortaya koyan çözüm güçlerini buluşturmayı hedefleyen kurucu siyasi güçtür. Muhataptır, çözümün öznesidir. Bunu bu deklarasyonda bir kez daha ortaya koyduğumuz Türkiye'nin farklı kesimleri gördüler ve bu sese kulaklarını daha fazla kabartmaya başladılar. Bu yolda devam edeceğiz daha fazla ses olacağız daha fazla bulaşacak daha fazla güç birikecek ve ülkeye mutlaka barışı ve demokrasiyi getireceğiz. Biz vazgeçmiyoruz acizlik göstermiyoruz teslim olmuyoruz, inancımız kararlılığımızla birikimimizle büyüyerek yolumuza devam ediyoruz.

Mevcut iktidar sorunları yok sayarak, kendi sorumluluğunu gizlemeye çalışıyor, ekonomiden örnekler vereceğim. Barınma hakkından örnek vereceğim ama bugünkü grup konuşmasına bunları sığdırmak mümkün değil lütfen bütün bu hak gasplarını yaşayan toplum kesimleri gençler, esnaflar, çiftçiler bizi mazur görsünler. Esnafın altında yaşayanlar, sokakta yaşamak zorunda kalanlar, bugünkü politikaların sonucudur. Savaşa yandaşa talana sermayeye ranta ayrılan kaynakların yarattığı bir sonuçtur. Yeni yasama yılı başladı çözülmesi gereken çok sorun var, yeni yasama yılında inisiyatif alıp sorunları çözmek için bütün gücümüzü kullanacağız. Halkın da sokağın da beklentisi budur. Her zaman olduğu gibi halkların güçlü sesi, sokağın nefesi olacağız. Yeni yasama yılında var gücümüzle parlamentoyu çözüm zemini müzakere platformu haline getirmeye çalışacağız. 

Bu konuda bütün toplumsal ve siyasal muhalefetin aynı kararlılıkla hareket etmesi gerektiğini bir kez daha hatırlayalım. Yeni bir başlangıç için şartlar ve imkanlar mevcuttur. Başka bir dünya mümkündür çok sevgili yazar, daha 6 yaşında bir çocukken Nazi birliklerinin girdiği şehirde zulme tanıklık etmiş o muhteşem şair yazar İngeborg Bachmann ‘Yeni bir dil olmadan yeni bir dünya kurulamaz’ der. İşte biz de diyoruz ki yeni bir dil ve yeni bir anlayış olmadan yeni yaşam ve başka bir dünya kurulamaz. İnanın buna gücümüz vardır şimdi hep birlikte çalışma ve mücadeleyi büyütme zamanıdır. Hak yardımcımız hızır yoldaşımız olsun.”