'Savunma susmayacak'

Çağdaş Avukatlar Grubu, Demokrasi için Hukukçular, Özgürlükçü Hukukçular Platformu, Çağdaş Hukukçular Derneği, 5 Nisan Avukatlar Günü dolasıyla Taksim Galatasaray Meydanı’ndan İstanbul Barosu’na kitlesel yürüyüş gerçekleştirdi.

Cüppelerle yürüyen hukukçular, siyasi iktidarının OHAL ve KHK’lerle dayattığı faşizm hukukunu ve avukat mesleğine saldırılarını kabul etmeyeceklerini vurgulayarak, “Savunma susmayacak” mesajını verdi.

5 Nisan Avukatlar Günü dolasıyla Galatasaray Meydanı’ndan İstanbul Barosu’na yürüyen hukukçular, “Özgür savunma bağımsız yargı” vurgusu yaptı. ÇAG, DİÇ, ÖHP, ÇHD’nin öncülüğünde gerçekleşen yürüyüşte Bahri Belen gibi duayen hukukçular ön saflarda yerini aldı. Yürüyüşte, Sur’da devlet tarafından infaz edilen Amed Baro Başkanı Tahir Elçi ile tutuklu avukatların fotoğrafları taşındı; “Özgür savunma bağımsız yargı” yazılı pankart açıldı. Charlie Chaplin’in kostümü giymiş bir sanatçının da katıldığı eylemde, “Özgür savunma bağımsız yargı”, “Partili yargı istemiyoruz “Hak hukuk, adalet”, Hepimiz Tahir Elçi’yiz öldürmekle bitmeyiz”, “Devrimci avukatlar onurumuzdur” sloganları atan hukukçulara yurttaşlar alkışlarla destek verdi.

‘SAVUNMA CANLI OLAN HER ŞEYİN REFLEKSİDİR’

İstanbul Barosu önünde varan avukatlar adına ilk konuşma duayen hukukçu Bahri Belen tarafından yapıldı. Avukatların hak arama özgürlüğünün ve savunmanın temsilcileri olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Belen, “Dünyada yargıçlar olmadan, mahkemeler kurulmadan, savunma vardı. Çünkü savunma canlı olan her şeyin ilk refleksidir; ilk davranış biçimidir” dedi. İstanbul Barosu’nun dünyanın en kalabalık ve en güçlü barolarından bir tanesi olduğunu ifade eden Belen, İstanbul Barosu’nun özellikle 1970’lı yıllardan sonra dünya savunma tarihinde önemli bir yer tutuğunu söyledi.

‘SAVUNMA OLMADIĞI BİR YARGIDA ADALET YOKTUR’

Avukatlık mesleğinin önemine dikkat çeken Belen, avukatların sadece halkın hak arama özgürlüğünün ve savunmanın sesi olmadığını, avukatların aynı zamanda yargıya hizmet eden bütün kamu görevlilerinin sesi ve savunması olduğuna işaret etti. Avukatlar olmadığı zaman yargının hiçbir iş yapamadığının ve verdiği kararlarda adalet olmadığının görüldüğünü belirten Belen, “Yargı bugünkü gibi hiçbir dönemde bu kadar zor ve bu kadar adaletten uzak kalmadı. Biz avukatlar olarak adaletin mülkün temeli olduğunu söylüyoruz çünkü mülk Osmanlıda o toplumun, o devletin topraklarıdır. Eğer siz bir ülkede, bir coğrafyada adaleti sağlayamazsınız o toprakları ve coğrafyayı koruyamazsınız. Bu nedenle adalet çok önemli ve adaletin sesi bugün avukatlar” diye konuştu. Bugün Türkiye’de avukatların savunma görevi yaptıkları için tutuklandığını ve bazılarının ise gözaltına alınma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu hatırlatan Belen, böyle bir sürecin hiçbir zaman ülkeye adalet getirmeyeceğinin altını çizdi.

‘YARGI AKP’NİN EN AKTİF SİLAHI HALİNE GELDİ’

Bahri Belen’in konuşması ardından ortak metin Özgürlükçü Hukukçular Platformu İstanbul Şubesi Başkanı İlknur Alcan tarafından okundu. Türkiye ‘de yargı sisteminin AKP iktidarının en aktif silahı ve tahakküm aracı haline geldiğine dikkat çeken Alcan, savunmaya yönelik en ağır saldırıların yaşadığı, en çok avukatın tutuklandığı bir dönem ile karşı karşıya olduğuna işaret etti. Yargıda şu anda darbe girişiminin çok daha ötesinde bir tasfiye ve kadrolaşma olduğunu belirten Alcan, “Kendinden olmayan yargı mensuplarını meslekten atmakla yerine partisinin bürokratlarını atamaktadır. AKP’li yargıda gelinen sonuçtur” dedi.

Avukatlık mesleğine yapılan her türlü saldırı ve hak gaspının esas olarak halka yapıldığını vurgulayan Alcan, bu saldırılarla yetkisiz, güçsüz bir avukat tipi yaratılmak ve halkı savunmasız bırakmanın amaçladığına işaret etti. Bu politika kapsamında avukatların tutuklanmasının 2011 yılından itibaren kitlesel bir duruma dönüştüğünü belirten Alcan, 41 Kürt yurtsever avukatının tutuklandığını; 2013 yılında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu’na (HHB) operasyon yapıldığını, ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile birlikte 9 avukatın tutuklandığını anımsattı.

‘NEREDE DİRENİŞ VARSA ORADA OLACAĞIZ’

Avukatlara yönelik bu saldırıların 2017 yılında da hız kesmeden sürdüğünü dile getiren Alcan, zulmün bilançosunu şöyle açıkladı: “12 Eylül 2017 tarihine HHB’ye, yönelik yine polis baskını düzenlediğini ve çok sayıda avukatın gözaltına alınıp, tutuklandı. Ezilenlerin Hukuk Bürosu’na 19 Ekim 2017 tarihinde yine bir gece yarısı operasyon yapılmış, büro çalışanları ve Özgürlükçü Hukukçular Platformu üyesi avukat dostlarımız Özlem Gümüştaş ve Sezgin Uçar gözaltına alınmıştır, 25 Ekim tarihinde ise tutuklanmışlardır. Cumhuriyet Gazetesi avukatlarından Akın Atalay ise 522 gündür tutukludur. “

Meslektaşlarımızı tutuklayarak ezilenleri, yoksulları, direnenleri savunmasız bırakmak, savunmaya gözdağı vermeyi hedeflediklerini belirten Alcan, bunun beyhude çabalar olduğunun altını çizdi. “Beyhude çabalarını bugün buradan, sokaktan yanıtlıyoruz” diyen Alcan, “Savunmaya yapılan saldırılara bulunduğumuz yer yerden karşı koyacak, cevap vereceğiz. Adliyelerde olacağız, işçilerin, akademisyenlerin, gazetecileri, öğrencileri yalnız bırakmayacağız. Her nereden haksızlığa karşı direniş varsa biz orada olacağız” dedi.

‘KAFANIZI GÖMDÜĞÜNÜZ KUMDAN ÇIKARIN’

Alcan, avukatlık mesleğine sahip çıkmayan Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) de tepki gösterdi. Alcan, TTB’ye şöyle seslendi: “Bulunduğunuz “mevki”leri kaybetmemek uğruna kafanızı gömdüğünüz kumdan çıkarın. Sopa abanın altında değil tepenizdedir. Siyasi iktidar, “uslu çocuklar” olursanız size dokunmaz diye düşünüyorsanız çok büyük bir yanılgı içerisindesiniz demektir.”

Siyasi iktidarın baskı, zulüm politikalarını, OHAL ve KHK’ler ile dayattığı faşizm hukukunu ve avukatlar mesleğine yapılan saldırıları asla kabullenmeyeceklerini vurgulayan Alcan, tutuklu avukatların derhal serbest bırakılmasını istedi.