Seydişehir Cezaevinde ölüm tehdidi ve saldırı

Seydişehir Cezaevinde açlık grevinde olan tutsaklardan Şiyar Fırat, gardiyanlar tarafından ölümle tehdit edildiklerini, saldırıya uğradıklarını açıkladı, halka çağrı yaptı.

Konya Seydişehir T Tipi Cezaevi’nde baskı ve işkenceye karşı 6 tutsağın 6 Mayıs'ta başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi devam ediyor. Eylemdeki tutsaklardan Şiyar Fırat, haftalık telefon görüşmesinde annesi Ayşe Fırat'a maruz kaldıkları hak ihlallerini aktardı. Fırat, oğlunun yaklaşık 4 yıldır Konya Cezaevi’nde bulunduğunu, yaptıkları telefon görüşmesinde sesinin kötü geldiğini ifade etti.

SALDIRI, TEHDİT, HÜCRE...

Fırat, annesine maruz kaldıkları hak ihlallerini şöyle aktardı:
"12 Eylül askeri rejimi uygulamalarıyla karşı karşıyayız. Kaç defa talep ettik, ayakta sayımı kaldırın; bu şekilde sayım vermeyeceğiz diye fakat gelip saldırıyorlar. Ölümle tehdit ediyorlar. En son yaptıkları uygulamadan dolayı açlık grevine başladık. Kaç kez sorunun giderilmesi için diyalog yollarını aradık. Bizimle görüşmeyi reddettiler. Diyalog yerine bize saldırıyorlar. Bize; ‘sizleri öldüreceğiz, elimizdesiniz’ şeklinde sürekli tehdit edip provokasyon yaratmaya çalışıyorlar. En son cezaevi müdürü ile görüştüm. Ama müdürün talimatıyla ellerimi kelepçeleyip beni koğuşa götürdüler. Koğuşta arkadaşlarla konuştuktan sonra açlık grevine başladık. 5 gündür süresiz dönüşümsüz açlık grevindeyiz. Yine aynı gün olan 5 Mayıs'ta koğuşa girip ben ve Önder Korkmaz’ı farklı hücrelere yerleştirdiler. Birbirimizle görüşemiyor ve haber alamıyoruz. Koğuşta 4 arkadaş kalmış durumda fakat durumları nedir ne değildir bilmiyoruz.”

'HALK SESİNİ ÇIKARMALI'

Gardiyanların kendilerini, “Sizi rahat bırakmayacağız. Burası Seydişehir. Size kimse ulaşamaz. Sesinizi çıkarmayın” diye tehdit ettiklerini ve günlük olarak psikolojik savaş yürüttüklerini söyleyen Fırat, "4 gündür 2 arkadaş hücrede bulunuyoruz. Bizi koğuşlarımıza götürün diye talepte bulunuyoruz fakat yetkili kimselerin olmadığını söylüyorlar. Eğer bu şekilde devam ederlerse içinde bulunduğumuz durumdan dolayı süresiz dönüşümsüz açlık grevini ölüm orucuna çevireceğiz. Elimizde bu kalmış durumda. Biz bedenimizi bu şekilde ölüm orucuna yatırmak istemiyoruz fakat 21'inci Yüzyılda bizi ölüm orucuna girmeye mecbur bırakıyorlar. Bu Türkiye için büyük bir utançtır. Şu an bize saldıran zihniyet bizi buna mecbur bırakıyor. Çağrımız o dur ki halk sesini çıkarsın, bu vahşi saldırılara karşı sessiz kalmasınlar. Biz siyasi tutsakların sesinin duymalarını istiyoruz. Anne eğer bu hafta içerisinde ölürsek bil ki bunun sorumlusu cezaevidir.”