Siyasi tutsaklara saldırılar artıyor, aileler duyarlılık bekliyor

 Siyasi tutsaklara dönük baskı ve saldırılar artış gösterirken, aileler duyarlılık çağrısında bulundu. Çoğu cezaevinde hasta tutsaklar da darp ediliyor.

AKP-MHP rejimi, cezaevlerinde düşman hukuku uygulamaya devam ediyor. Aralarında hastaların da olduğu siyasi tutsaklar, rejimin talimatıyla saldırıya ve baskıya uğruyor ancak teslim alınamıyor. Aileler de tutsakların direnişini sahiplenirken, kamuoyundan da duyarlılık bekliyor.

İSTANBUL

Siyasi tutsaklara yönelik fiziki şiddet ve hak ihlalleri ile daha önce gündeme gelen cezaevlerinden Silivri 5 No’lu Ceza İnfaz Kurumu’nda, siyasi tutsaklar, DAİŞ ve adli tutuklularla birlikte revir ya da hastanelere götürülmeye başlandı.

Tutsaklardan Vedat Çelik’in, telefon yoluyla ailesine verdiği bilgiye göre, cezaevi idaresi ile yapılan görüşmelere rağmen herhangi değişiklik olmadı. Tutsaklar ve aileler, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunurken, ailelerin İHD'ye başvuracağı öğrenildi.

BOLU

Bolu F Tipi Cezaevi'nde 20 yıldır tutuklu olan Ergin Atabey’in kardeşi Şilan Atabey, şunları aktardı: “Cezaevindeki koşullar çok kötü. Keyfi olarak odaları aranıyor, dağıtılıyor. Radyoları elinden alınmış. Gazeteler ve dergileri verilmiyor. 15 günde bir telefon açma hakları vardı. Şimdi ona da kısıtlama getirildi. Telefon açtıkları zaman iyi olduklarını söyleyip kapatıyorlar. Tek tipe karşı çıktıkları için işkence görüyorlar. Bazılarının elleri, yüzleri şişmiş ve morluk içinde görüyoruz.

Görüşe gittiklerinde kendilerinin de sorgulandıklarını belirten Atabey, “Giyimimize bile karışıyorlar. Bazı annelerin ayaklarında platin olduğu için içeriye girmeleri engellemek isteniyor” dedi.

Tutukluların tek tipe karşı 1 Ocak-1 Şubat arasında açlık grevi yaptığını hatırlatan Atabey, “Şimdi eylemlerini ‘kapı vurma’ şeklinde sürdürüyorlar. Ağabeyimin görüşüne gittiğimde, ‘bizim buradaki koşullarımızı dışarıda dile getirin. Gerekirse Mazlum Doğan’lar gibi ölüm orucuna gireceğiz’ diyor" diye belirtti.

GEBZE

Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde kızı Şehnaz Şahin'in 12 yıldır tutuklu bulunduğunu belirten Hafize Şahin ise, kızıyla yaptığı görüşmenin içeriğini şöyle aktardı: "Cezaevi yönetimi ağır baskılar uyguluyormuş. Bu baskılarla tek tip uygulaması getirilmek isteniyor. Kızım ve arkadaşları, tek tipi kabul etmeyeceklerini net olarak söylüyor. Biz de tek tip elbisenin dayatılmasını istemiyoruz. Biz sonuna kadar çocuklarımızın kararlarının arkasında duracağız. Bu dayatma ile hem bize hem de çocuklarımıza büyük haksızlık yapılıyor. Tek tip elbise işkencedir. Tayyip Erdoğan insanlara, topluma yaşattıklarıyla Allah'a nasıl cevap verecek?”

Aileler, tutsaklarla dayanışma çağrısında bulundu.

TOKAT

Tokat Cezaevi idaresi, 24 yıllık tutuklu Yazar-Şair Seyit Oktay’ın 2015 yılında basımı yapılan Dağ Kokusu isimli kitabının “örgüt propagandası” içerdiği gerekçesiyle kendisine vermiyor.

Tokat T Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki 24 yıllık tutuklu yazar ve şair Seyit Oktay’ın Dağ Kokusu (Kalbini Arayan, Kavmin Öyküleri) isimli kitabı cezaevi idaresi tarafından kendisine verilmiyor. Ceylan Yayınları tarafından 2015 yılında basımı yapılan kitabın kapak kısmında PKK’li bir kadının fotoğrafı olduğu gerekçesini öne süren cezaevi yönetimi, kitabın 'örgüt propagandası' içerdiği iddiasıyla Oktay’a teslimini engelliyor.

Mezopotamya Ajansı’na (MA) gönderdiği mektupla duruma tepki gösteren Oktay, en son kaldığı Van T Tipi Kapalı Cezaevi’nde de aynı uygulamaya maruz kaldığını aktardı. Oktay, “Amaç tam anlamıyla tutsaklar üzerinde ağır bir tecrit durumu uygulamak” dedi.

ELAZIĞ

Elazığ 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki siyasi tutsaklara ayakta askeri düzende sayım vermeleri dayatıldı. Bu uygulamaya karşı çıkınca üzerinde gardiyan kıyafeti bulunan, ancak cezaevinde daha önce kimsenin görmediği kişilerin saldırılarına uğramışlardı. Hasta, engelli dinlemeden tüm siyasi tutsaklar ağır biçimde darp edilmiş, yaralanan tutuklular hastaneye bile kaldırılmamıştı.

Elazığ Cezaevi’nde kalan 23 yıllık tutuklu Nevzat Demir’in kardeşi Şiyar Demir, her Pazartesi gittiği cezaevi görüşündeki gözlemlerini şöyle anlattı: “Son iki haftadır bu uygulamalar daha çok arttı. Her türlü kötü muameleye maruz kalıyorlar. 3 kişilik koğuşlarda bulunan tutuklulardan ayağa kalkıp, sayım vermeleri isteniyor. 3 kişinin olduğu bir yerde mazgaldan dahi bakılsa görülür. Ancak tutuklulara her türlü işkence yapılması için emredilmiş. Yapılanlar sistematik işkencedir.”

Demir, “Bu baskılar sürdükçe ölümler olur. Yapılan muamele böyle sürmez. Bir yerden patlak verecek. Canını ortaya koyan insanların onlara askerlik etmesi dayatılıyor. Elazığ Cezaevi’nde yeminli bir düşman var sanki. Yemin içmiş oradaki insanlara düşmanlık edip bu uygulamalar yapacağına” diye belirtirken, ölümlerin olmaması için harekete geçilmesini istedi.

HDP Elazığ İl Eş Başkanı Osman Görgülüer ise, Elazığ Cezaevi’nin pilot bölge olarak seçildiğini söyleyerek, "Pilot bölge diyoruz; çünkü bunun tarihsel bir geçmişi var. Asimilasyon politikası devreye konulduğunda da ilk Elazığ pilot bölge olarak seçildi. Kürt halkının asimile edilmesinde ilk pilot bölge Elazığ’dır. Kökleri Cumhuriyet tarihine dayanıyor” dedi.

İHD: ÖLÜMLERDEN HÜKÛMET SORUMLU

İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, cezaevlerinde 357’si ölüm sınırında olmak üzere bin 25 hasta tutuklu var.

İHD Amed Şube Başkanı Raci Bilici, cezaevlerinde bulunan 357’si ağır bin 25 hasta tutuklunun tedavilerinin engellenerek ölüme terk edilmelerinin idam anlamına geldiğini söyledi. Bilici, cezaevlerindeki her ölümden Adalet Bakanlığı’nın sorumlu olduğunu vurguladı.